Adaletin terazisi bu bilirkişilerin elinde mi?

A -
A +
Muhammed İsa Soysal, 2.5 yıl önce otelcilik stajı için Bodrum'da bir otelde staj yapmaya başladı. Henüz 16 yaşındaydı. Hayatı 3 Mayıs 2011'de otelin lojmanında gece uyurken mazotla çalışan sıcak su kazanının tahliye bacasından sızan karbonmonoksit gazıyla son buldu. Anne ve babası otelin işletmecisi aleyhine 500 bin liralık tazminat davası açtı.Mahkemenin bilirkişisi İsa'nın 65 yaşına kadar ömrü olabileceğine, hayatında hep asgari ücret kazanacağına hükmetti ve 47 bin liralık tazminat çıkardı.Hayatımın bir döneminde iş müfettişliği de var. Bağlantılı olarak bilirkişilik yapmıştım. Biraz bilirim bu işi.Aileye ödenecek tazminat, İsa'yı geri getirmeyecek ama bu kadarı da insanın canını acıtıyor.Bu çocuğun ömrü boyunca asgari ücret alacağına "kaderini okuyarak" mı karar verdiniz?Hiçbir hatası olmayan ama hayatını kaybeden bu gencin kendi evladınız olduğunu hiç düşündünüz mü?Baba Ömer Soysal rapora itiraz etmiş. Umarım adalet, bilirkişi terazisine terk edilmez.Yoksa daha nice İsalar daha "çarmıha" gerilecek kifayetsiz bilirkişilerce.
 
Uzun uzun kavaklar, dökülüyor çocuklarKızım geçen akşam daha eve girer girmez "Babaaa, babacığım! Ödevim var, hem de çook! N'olur bana yardım et" diye çığlık çığlığa yanıma koştu.Kızım 7 ya da 12. sınıfta değil, yanlış anlaşılmasın. Daha anaokulunda.Sevgili hocamız; Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı söylemişti hani. Ardından bu doğrultuda çalışmalar yürütüldüğü açıklandı. Ders çantaları hafifleyecek, öğrenciler ilköğretimde fazla yorulmayacaktı. Bakan Avcı "Çocuklar biraz gülüp oynasınlar, çocukluklarını yaşasınlar" mealinde konuşmuştu.Ama bırakın ilköğretimi, anaokulunda bile her hafta iki üç ödevle karşılaşınca insan şaşırıp kalıyor.Hani çocuklara yüklenilmeyecekti? Üstelik 4-5 yaşlarındaki çocuklardan söz ediyoruz. Yeğenim aradı dün. Çocuğa "uzun uzun kavaklar" diye bilinen "Atam" şiirini öğretiyorlarmış. Anaokulundaki öğretmeni istemiş.Bir kere daha anlaşılıyor ki andımızı kaldırmak tek başına yeterli değil. Müfredatı da tümden gözden geçirmek gerekiyor artık.

 
Bugün roket başlığı ve rampası üreten yarın ne yapar?Bu torna atölyelerinde yakında nükleer başlık üretilirse hayrete düşmeyin.Belki abartılı ama şaka değil. Türkiye'nin torna tesviyede hep dâhiler barındırdığına inanmışımdır. İki yıl önce İkitelli'de bir atölyede insansız hava aracı (İHA) üretildiğini öğrenmiştim. Atölye sahipleri TSK'ya başvurduklarını ancak Genelkurmay'ın İsrail ile anlaşmayı tercih ettiğini söylemişti.Haberini yapmak istediysem de ısrarlarıma rağmen kabul etmediler.Sonra öğrendim. Meğer Aselsan'daki uzmanların akıbetine uğramaktan korkuyorlarmış.İsrail'in ve Mossad'ın saldığı korkuya bakın.MİT'in dış operasyonel örgütlenmesini ve yetkisini yıllar boyu ortadan kaldıranlar biraz olsun utanır mı acaba?Bence ürettiği roket başlığı için "ben sondaj başlığı sanmıştım" diyen tornacıyı hapsetmek değil koruma altına almak gerek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.