Sözü, söyleyene sorgulatabilmek
İletişim dili ve uzlaşma kültürü

A -
A +
Çok konuşmamıza rağmen kendimizi ifade etmeyi sevmeyiz bu toprağın insanları olarak. Bizler için güvenli bir mecra değildir böylesi. Samimi duyguların, fikirlerin dışavurumu "itici bir aşmışlık hali" olarak algılanır toplumda.
"İncinsen de incitme" hitabetin kelâmına hapsedilmiştir sanki. Yaralarımızı inciterek onaracağımızı sanırız.
Farklı kültürlerde, "Çok üzüldüm, kırgınım" ya da "Beni bir arkadaş olarak kaybetmeyi göze alıyorsun" gibi sözlerle insana ait duygular öne çıkar.
Bugün en fazla yapabildiğimiz susmak. Tehlikeli bir suskunluk. Karşılığında "Bunun bir bedeli var, susmam bu yüzdendir" mesajını da içerir, "Zaten umurumda değildin, her şeyi unut gitsin" hissiyatını verip, eyvallah diyebilme konforunu da.
Yaşayan bilir, birine artık yük olarak geliyorsanız, sizin en küçük siteminiz karşısında bile suskun kalmayı yeğler.
Kişisel ilişkileri sıcak, coşkulu, abartılı, debdebeli ve gürültülü olan barok bir toplumun fertleriyiz. İşte, sokakta, trafikte, statta ve mecliste; kısaca hayatın her alanında bu özelliğimiz kendini gösterir.
Sebeplerine fazla girmeye gerek yok ama değişemez, değiştirilemez bir hususiyet değil bu.
Siyasetin dili de aynı dertten mustarip. Uzlaşma kültürünün önüne bariyer olan üslubun yerini, diyalog kapılarını açan bir anlayışın alması gerek. Yargılamayan, hakaretamiz söz bile olsa bundan kendisinin nasıl etkilendiğini anlatabilen, ağızdan çıkan sözü, söyleyenin kendisine sorgulatmayı başarabilen, nefret üretimine katkı sunmayan bir iletişim dili olmalı bu.
Tabii sözüm politikacılara ama aynı zamanda kendimize de. Ben dâhil, aslında kimse azade değil bu sorundan.

 
Gözler kalbin aynasıdır/Yalan nedir bilmez onlar
Şivan Perwer konuşurken ağlamadım mı?
Ağladım.
Erdoğan konuşurken, keza yine.
Ama barışmanın, ne kuvvetli bir his olduğunu kalbime doğrudan enjekte eden tek bir görüntü var artık. Erdoğan'ın yanına koşup, "Başbakanım barış istiyoruz" diyerek sarılan Erganili gencin kıpkırmızı olmuş gözlerinden taşan gözyaşları.
O gözleri artık unutmam mümkün değil.
O gözyaşlarından daha kıymetlisi yok artık benim için bu hayatta.
Son yıllarda sık kullandığımız eski sözcüklerden biri var. Yaşadığım galiba bu; tevafuk. Sabahın erken saatlerinden itibaren dilime takılan şarkının bir sebebi varmış demek ki.
Gözler kalbin aynasıdır, yalan nedir bilmez onlar.
Anadolu Ajansı'ndan Kayhan Özer'i kutluyorum bu değerli anı kayıtlara geçirdiği için.


 
Ses telleri nankördür İbo
İbrahim Tatlıses'in Şivan Perwer'le o muhteşem düetinde üzülerek fark ettim ki ünlü sanatçı rahatsızlığı ve müzikten uzak kalması nedeniyle ses renginden de epey uzaklaşmış. Dinlediğimiz ses, o berrak, gürül gürül akan İbrahim Tatlıses'e ait değildi.
Ses telleri nankördür ama İbrahim Tatlıses gırtlağındaki o eşşiz enstrümanı eminim ki en kısa zamanda akord edecektir.
Şivan'ın ise maşallahı var. Bozuk mikrofonuna rağmen işitebildiğimiz kadarıyla o ses, o güçlü duygu hâlâ yerinde.


Reytingin yeni efendileri
Çeşitli şaibelere adı bulaşan AGB ölçüm şirketi çekildikten sonra iki reyting kuruluşu; SBT ve TNS ölçüm yapmaya başladı televizyonlar için.
Tuhaf ama reyting şirketleri anlaşma yapmadığı televizyon kuruluşlarını ilk 100 listesinde göstermiyor.
Geçtiğimiz günlerde TNS önemli bir karar aldı ve TRT Çocuk ile el sıkıştı. Sözleşme devreye girer girmez de gündüz kuşağındaki kadın ve eğlence programlarından pek çoğu ya ilk 100 listesinden düştü ya da alt sıralara indi.
TRT Çocuk'ta yayınlanan Köstebekgiller'den tutun, Pepee'ye ve Arı Maya'ya dek tüm çizgi filmler İlk 100'de boy gösterdi. Milyonluk isimleri bir araya getiren yemek, kadın, magazin programları'nın hayal kırıklığı ise büyük. Üstelik bu programlarla karşılaştırıldığında çok düşük maliyetlerle yayına sunulan çizgi filmler karşısında yaşanıyor bu hezimet.
Eskiden reytinglerin efendisi saat 10.00 kadınları diye nitelendirdiğim televizyon seyircisiydi.
Onlar artık iktidarlarını çocuklara terk etti. Çocuklar zaten evlerin de efendisi değil mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.