Lanetliler Bahçesi ve Altın Post

A -
A +
Nasıl bir coğrafyada gözlerimizi açtık?
Üzerimize lanetler yağdıran bu ses kime ait?
Ama neden?
Kardeşinden kurtulmak ve onu yok etmek mi amacın?
Peki ya başaramaz ve yüzyıllarca beraber yaşamak zorunda kalırsan? Yoksa büyük bir savaş mı çıkaracaksın?
O savaşın sonunda adın Lanetliler Bahçesi'ndeki kara taşların üzerinde, nesiller boyu teşhir edilmeyecek mi?
Truva Savaşı'nın çıkışı, antik Yunan efsanelerinin iki lânetli ailesi; Atreus ve Laios üzerinedir ve efsanevi Altın Post'a kadar uzanır.
Oysa Altın Post üzerinde yaşadığımız bu topraklar değil mi? Kıymeti anlaşılamayan, ama değeri başkaları tarafından çok iyi bilinen topraklar.


Bir iş adamının sıcacık, kalpten gelen sözleri
BU MEKTUP ÜLKESİNİ SEVEN İNSANLAR İÇİN...

Size "Bu ülke için yeni bir şey üretmek istemiyorum, çünkü korkuyorum" diyen patent alma ve markasını koruma mağduru iş adamı Faruk Yılmaz'ı 17 Aralık'ta tanıtmıştım.
Ondan yine bir mektup aldım.
Faruk Yılmaz, yüreği ülkesi için çarpan, vatansever bir iş adamı. Geçtiğimiz yıllarda bir jeneratör sistemi kurarak, hem aydınlatma, ısıtma ve sıcak su, hem de klima için kullanılabilen bir minibüs üretip Kızılay'a vermiş. Haberi de çıkmış çeşitli gazetelerde.
Faruk Yılmaz "Felaket ve savaş bölgelerinde canını dişine takan kurum için önemli bir imkân olacaktı" diyor.
Ancak gelgelelim Kızılay Başkanının değişmesiyle beraber minibüs depoya kaldırılmış.
Faruk Yılmaz'ın mektubu şöyle devam ediyor:
"İyi ki zamanın Kızılay Başkanı biz aracı teslim eder etmez sipariş vermemiş. Çünkü birkaç ay sonra görevi bıraktı. Yeni gelen yönetim yüzde doksan dokuz ihtimalle eski Başkanın verdiği siparişi iptal edecekti!"
Faruk Yılmaz duygularıyla da iletişim kurabilen biri. Enerjisi yüksek bir iş adamı. Kendisiyle ilgili yazının çıktığı gün, 17 Aralık'ta başlayan o karanlık operasyonla ilgili yaşananlar öylesine etkilemiş ki onu, isyanını kelimelere dökmüş.
"Oysa bakın, ne güzel gidiyordu her şey.
Barış Süreci, Demokratikleşme, ilerlemesi duran Cari Açık, Marmaray, Üçüncü Köprü ve Çevre Yolu, Havaalanı, Kanal İstanbul, Hızlı Tren, İzmir Otobanı, Tüp geçit...
Bu ülkede Başbakan'dan daha yenilikçi bir adam var mıdır?
Onun bile başına bunlar geliyorsa, bize sadece şöyle söylemek düşer: Otur oturduğun yerde.
Ama yine de size söz veriyorum, eğer bu badireler atlatılır, temizlikler yapılır ve ülke yine önünü görmeye başlar ise, hem yeni süt poşeti projemin, hem acil ikram aracı projemizin hayata geçmesi için -gençlik günlerimdeki hevesle- mücadeleye başlayacağım. Dilerim bu verdiğim sözleri bana hatırlatacağınız günler gelir."



Bir günün hikâyesi

Kış aylarındayız malûm. En çok da çocuklar hastalanıyor. Üstelik sıkıntılarını anlatamıyorlar kolay kolay.
Çocuk öksürüyordu. Telaşlıyımdır da biraz. 
Artık "en iyi teşhis özel hastanelerde ya da özel doktorlarda konulur" düşüncesini epeydir terk ettiğimden aileden biri hastalandığında İstanbul'da keşfettiğim bazı devlet ve vakıf hastaneleriyle oralardaki hekimlere gidiyorum.
Apar topar hemen İstinye Devlet Hastanesi'nden randevu aldım internetten. Ertesi sabah yarım saat önceden oradaydım. Kalabalıktı ama itiş kakış yoktu. Hatta bize 15 dakika önce sıra geldi. Gözlemlerim şöyle:
1-Doktorlar her hastaya en az 10 dakika zaman ayırıyor.
2-Sorulara sabırla cevap veriyor ve çocukların dilinden çok iyi anlıyorlar.
3-Artık "Al şu antibiyotiği kullan" devri geçmiş. Fazla ilaç vermek de yok.
4-Film çektirelim, tomografiye sokalım ısrarları zorunlu olmadıkça doktorlardan karşılık bulmuyor. Doktorlar belirtilere ve stetoskoptan işittiklerine güvenmeyi tercih ediyor.
5-Özellikle mevsimsel hastalıkların dinlenme, beslenme ve bitkisel desteklerle geçirilmesini daha çok öneriyorlar.
6-Ancak devlet hastanelerinin bakımsızlığı hâlâ devam etmekte. Örneğin İstinye Devlet Hastanesi'nin girişi açık hava gibi ve soğuk. Çalışanlar paltoyla oturuyor.
Sonuç: Hastaneye girişimiz, çıkışımız, ilacı eczaneden alışımız; hepsi 40 dakika.
Farklı düşünenler olabilir ama benim deneyimim bu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.