Bir yılbaşı ertesi

A -
A +
O da her çocuk gibi yılbaşı gecesi kar yağmasını bekledi. Memur bir babanın maaşıyla geçinmeye çalışan hepsi de erkek üç çocuklu ailenin en küçük ferdiydi; tekne kazıntısı.
Bütün gece camdan dışarıya baktı. Bir yandan şehrin rengârenk ışıklarında eğlenceli yılbaşı gecelerini hayal etti. Zengin ailelerin ışıltılı kıyafetler içindeki genç kızları ile smokinli adamlar, onlara eşlik eden anlayışlı ve yine çok şık anne ve babalar. Verilen hediyeler, atılan kahkahalar. Noel çamlarının camlara vuran ve yanıp sönen parıltısı gözlerini aldı. Kendi bahçelerinde ninesinin bir vakit diktiği biçimsiz çam ağacını süslemeyi önermişti babasına ama babası sanki umulmadık bir şey duymuş gibi davranmıştı.
O yılbaşı gecesi tek umudu kar yağmasıydı bu yüzden. Bembeyaz bir örtüyle kaplanmış yeryüzü kadar çekici gelen hiçbir şey yoktu. Üstelik babası kardan adam yapmayı çok severdi.
Gözlerini açtığında sabah olmamıştı. Usulca kalkıp her zamanki gibi namazını bitirmiş tespihini çeken annesinin kucağına başını koydu. Annesi dua okuyup yüzüne tatlı tatlı nefesini üflerken yine uykuya daldı.
Tekrar uyandığında içine bir aydınlık doğdu sanki. Gerinirken eli bir şeye çarptı; yaldızlı bir paketti. Sonra kendisine gülümseyerek bakan annesi ve babası gözüne ilişti. Heyecanla "bu ne" diye bağırdı. Babası "Açıp baksana" dedi. Yırtarcasına paketin içine daldı; bir çift eldiven, hem de tam istediği gibi. İçi yünlü, dışı deri olanından. Çok güzeldi. Babasıyla annesinin boynuna sarıldı. Annesi başını cama doğru çevirdi "Bir de dışarıya bak" dedi. Bu kadarı olamazdı. Kar yağmıştı. Sobanın üzerinde fokurdayan çaydanlığın içinden buharla yayılan kokuyu içine çekerken, anne ve babasını o gün çok güldüren sözleri dudaklarından döküldü:
"Yeni yıl dediğin böyle olur işte!"

Şaka gibi savcı

Şimdi geçen yılın sonundan kalan bir absürt komedi, diğeri bir polis vahşeti olmak üzere iki acı hikâye var önümüzde. Dileriz bu olaylar yeniden yaşanmaz.
İlk kahramanımız Çetin Bozkurt, tekvando hocası ve aynı zamanda da Ford fabrikasında çalışıyor. Geçen hafta Çetin Bozkurt'a savcılıktan bir kâğıt geldi.
"Kaçak imam çalıştırdığınız için hakkınızda soruşturma başlatılmıştır. Gelip ifade veriniz!"
Çetin Bozkurt neye uğradığını şaşırdı. Galiba savcı şaka yapıyordu. Ama kötü bir şaka. Çünkü aynı savcı Çetin Bozkurt'a 2010 ve 2012 yılında yine "kaçak imam" çalıştırdığı iddiasıyla soruşturma başlatıp suçlamada bulunmuştu. Bozkurt her defasında avukat tutmuş ve aklanmıştı. Hatta savcı o zaman kendisine bir özür mektubu da göndermişti.
İyi de iki hafta önce neden aynı olayı yaşıyordu? Bir nevi deja vu. "Benim ne camim var ne de kaçak imam çalıştırıyorum" diye ağlamaklı Çetin Bozkurt. Üstelik kendisine isnat edilen suçlamanın cezası 9.5 milyon Euro.
Evet, bu olay Türkiye'de değil Almanya'da geçiyor. Almanya'nın Köln kentinde, hakikaten tekvando hocası olarak salonu bulunan Çetin Bozkurt dediği gibi Ford fabrikasında çalışmakta.
Bir yandan da şüpheleniyor "Acaba avukatlarla savcı ortak mı çalışıyorlar" diye. Öyle ya 9.5 milyon Euro nasıl bir ceza tutarıdır ki? Sonuçta tutacağı avukata yüzde 1'ini ödemek zorunda; yani 100 bin Euro.
Çetin Bozkurt "Hukuk devleti sandığım koskoca Alman devletinin içine düştüğü hâli görünce bir yandan üzülüyorum da" diyor.

BİR DE ALMAN POLİSİ VAR

Bir de Alman polisinin vahşi uygulamalarının mağduru olanlar var. Holzminden kentinde danışmanı olarak bulunan bir görevliyle tartışıp kendini evinin bir odasına kapatan şizofreni hastası 28 yaşındaki Emrah Kara'yı "etkisiz" hâle getirmek için 20-30 kişilik Alman polis ekibi geldi. Kapıyı kırarak Emrah Kara'nın üzerine polis köpeklerini saldılar önce. Emrah korkuyla eline geçirdiği küçük bir çakı bıçağıyla kendini köpeklerden korumaya kalkınca, Alman polisleri tarafından kurşun yağmuruna tutulup katledildi.
Emrah Kara, geçen hafta memleketi Merzifon'da toprağa verildi.
Bana kimse "Batı demokrasisi"nden örnek vermesin son zamanlarda.
Hiç kaldıracak hâlde değilim kısacası.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.