Sosyologlardan mektup var

A -
A +
Önce bir sosyologdan gelen şu mektubu okuyalım:
"Ben bir sosyoloğum, kadınım, anneyim. Herkes gibi emek verdim, mücadele ettim. 4 yıllık okulumu bitirdim. Hayallerim vardı, vatanıma ve milletime hizmet etmek istiyordum. Tam 2 sene KPSS kursuna gittim. 84 puanım var. Sıralamam çok iyiydi. Allah yüzümüzü güldürecek diye seviniyorduk. Adalet Bakanlığı'nın 370 adet sosyolog ilanını görünce acayip heyecanlandık. Sözlü sınav da vardı ama olsun kendime güveniyordum. Kendimi her yönden oraya adapte ettim. Sözlü sınavda soruların hepsini güzelce cevapladım. Sonuçlar açıklandı ancak tam bir hayal kırıklığı yaşadım. Mülakatı geçememiştim. Günlerce ağladım, halen aklıma geldikçe ağlıyorum. Torpille atananlara hakkımı helal etmiyorum, edemiyorum. Benim bulunduğum şehre benden 9 puan düşük alan 2 kişi atandığını görünce isyan ettim. 73 puan alanlar bile atanmış..."
Öyle böyle değil, çok dertliler. Sosyoloji bilim dalının ülkemizde mağdur edildiğini düşünüyorlar.
Peki, sosyologların "Bakan"ı hangisi? Bana kapsamlı bir dosya gönderen sosyologlar -sanırım bu dosya çeşitli devlet kurumlarına da gönderilmiş olmalı- bu bakanlığın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olması gerektiğinde hemfikirler. Aynen şöyle diyorlar:
"Bakanlığın sosyal politikalar üretmesinde ve 2023 vizyonunu yakalamasında sosyologlara da büyük görev düşüyor. Ancak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın 2011 yılı Faaliyet Raporuna göre Bakanlıkta sadece 86 sosyolog çalıştığını görüyoruz."
Önerileri şöyle:
1-Sosyolog kontenjanı artırılabilir
Misâl, Adalet Bakanlığı'nın elinde hâlâ 732 kişilik daha kadro var. En azından son alımda mağdur edilenler atansın.
2-Öğretmenler sosyoloji mezunlarından seçilmeli
Öğretmen boş kadro sayısı 1482'dir. Bu kadrolara alım yapılırken Sosyoloji mezunları tercih edilebilir.
3-Mülâkat sistemi gözden geçirilmeli
4-Cezaevlerinde sosyolog olmalı
Suçlunun toplumsal yaşamda karşılaştığı sorunlara çözüm bulma, suçun sosyolojik boyutuyla da ele alınıp incelenmesi ve toplumsal yaşamda bireylerin suça yönelme sebeplerinin incelenmesi açısından.
Öneriler böyle. Bakanlıklardan konuya ilişkin gelecek cevaplara da bu sütunlar açık.



 
Bir mahkûm eğitmeninden çarpıcı notlar
Sosyologlar cezaevlerinde görev almak isterken çok denk düştü. Kocaeli Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Tümay Mercan, kendisinin de çeşitli resmî kurumlarda ve özellikle de son 2 yıldır cezaevlerinde; memur, yönetici ve mahkûmlara yönelik "İletişim" eksenli gönüllü eğitimler verdiğini yazmış. Aslında mektubunun nedeni salı günkü yazımda "sosyal sorumluluk" konusundaki bireysel çabalara değinmem.
Ben mahkûmlara yönelik eğitimleri çok merak ettim. Numarasını yazdığı için telefon edip sordum, o da cevapladı:
-Nasıl bir eğitim bu? Neler öğrenmek istiyorlar sizden?
Mahkûmlar kendi aralarında iletişim kuramıyorlar. Dün bir eğitim yaptım. Mahkûmlar dinledikçe "biz koğuşun içinde daha iyi anlaşabilirmişiz" demeye başladı.
-Hangi tür sorunları var genellikle?
Dinlememe problemleri var. Kendilerine göre kafalarında hayal kurup ona inanıyorlar. En çok iletişim kurdukları kişiler arasında ziyaretçileri ve yöneticileri var. Onların da bazen bir bilgi ya da olumsuz duygu olarak geri dönüşü oluyor. Böylesi negatif yüklenmelerin faturası bir koğuş arkadaşına ya da infaz memuruna çıkabiliyor.
-Ne kadar sürüyor eğitimler?
Normalde bana söyledikleri 50 dakika. Ama bazen bir buçuk saati buluyor. Aktif olarak da katıldıkları için sıkılmıyorlar.
-En çok nelerden şikâyet ediyorlar?
Konumuz iletişim olduğu için yanlış anlaşabilme problemi var.
Her şey insanlar için tabii Ama "Bizim çocukluğumuzdan itibaren öyle ortamlarımız oluyor ki keşke bunları evvelden bilebilseydik" diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Kısaca özgürlüğün kıymeti cezaevinde çok daha iyi anlaşılıyor.
-Kadınlar da katılıyorlar mı?
Kadın mahkûmlar pek istekli değil. Onlar erkeklere göre daha kabullenici ve daha kolay iletişim kurabiliyor, belki ondan.
Tümay Mercan ceza infaz memurlarına da eğitim verdiğini sözlerine ekledi. Ama o ayrı bir yazı konusu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.