Eski yoldaşlarımdan "Demokrasi Dersi" alıyorum

A -
A +

Dün Fatih Altaylı'yı okuduktan sonra, onun eskiden olduğu gibi, insan hakları aktivisti Avukat Eren Keskin'e "seni gördüğüm yerde taciz edeceğim" ya da başörtülü genç kızlara "f..." diyememesinin Türkiye'deki basın özgürlüğü ortamını ne denli olumsuz etkilediğini bir kez daha idrak ettim. Freedom House bu meseleye de el atsaydı da Fatih Altaylı'nın küfredebilme ve taciz etme özgürlüğünün elinden alındığını kayıtlara geçseydi. Biz de bunu Mustafa Akyol'un alternatif yorumuyla okuma fırsatı bulurduk hiç olmazsa. Ama neyse dün verdiği bilgilerle aydınlandık. Freedom House Mısır basınının da özgür olmadığını bildirmiş. Hem ABD 30, İsrail ise 62. sıradaymış.
Ne güzel.
Bu kadar "doğru bilgi" arasında Türkiye ile ilgili olanların da doğruluğunu kaçınılmaz olarak kabul etmek gerekiyor.
Rahat uyuyabiliriz artık.
Soğuk Savaş yıllarında istihbarî amaçlarla kurulmuş bir teşkilat yalan uyduracak değildi ya...
1990 öncesinde Sovyetler'in de vardı karşı propaganda yapan güdümlü kuruluşları. Onlar da fena sayılmazlardı bu tür faaliyetlerde. Misal, Vietnam'daki My Lai katliamıyla ilgili bilgiyi Sovyet yanlısı basın yerine, hırslı gazeteci Seymour Hersh'e sızdırıp Amerika'da yayınlatacak kadar da doğru akla sahiplerdi. Adam Pulitzer ödülü kazandı nitekim. Lakin rezil olmak için aradan yılların geçmesi gerekecekti ve bu da Türkiye hakkındaki yazısı sebebiyle oldu.
Tabii "gazetecilik" deyince benim aklıma en çok Emin Çölaşan'ın "minik kuş"u geliyor. Askerî vesayet ortadan kalktığından beri Çölaşan'ın kuşu uçup da haber getirmez oldu. Danıştay'daki kuş da emekli olunca kötü yola düşmüş kuşlara bağladı ümidini Emin Çölaşan. Twitter onlardan biriydi.
Bu zamane çocuklarına güven olur mu? Hepsi "yar bana eğlence" modunda. İstanbul'daki bir meslek lisesi öğrencisi genç, tutmuş "bize böyle bir takdirname verildi" diye aşağıdaki görüntüyü yayınlayıp arkadaşlarıyla paylaşmış. Herhalde pek eğlendi hazırlayıp yayınladığında ama nereden bilsin kuş sıkıntısı çeken Emin Çölaşan amcasının kurtulamadığı paranoyasıyla ciddiye alıp bunu köşesinde yayınlayacağını.
Ortalık ayağa kalktı ama neyse mesele anlaşıldı...
Emin Çölaşan'a geçmiş olsun. Üzülmesin, Banu Avar'dan daha kötü durumda sayılmaz.
Basın özgürlüğü ve demokrasi mühim mesele.
Eski solcu ve komünist arkadaşlarımın hepsi bugün demokrat olduklarından bazı şeyleri onlardan öğreniyorum. Sosyal medya aracılığıyla kendilerini hissettirip bana laf atıyorlar basın özgürlüğü üzerine. Biri geçen gün "patronların sana iyi para veriyorlar mı?" diye sordu.
Geçmişte kendisiyle aynı politik yapılanmanın içindeydik. Ben yine gazetecilik yapıyordum kendi çapımda ve sosyalist bir işçi dergisi çıkarıyorduk.  O sıralarda Bulgaristan'daki sosyalist kardeşlerimiz yeni bir uygulama başlatmışlardı. Türklerin adlarını "ikna ederek" değiştiriyorlar, değiştirmeyenleri de "daha rahat" düşünmeleri için Belene adasındaki misafirhaneye tatile yolluyorlardı. Sonuçta hepsi Bulgar adı almak zorundaydı.
O vakitler nedense tuhaf fikirler edindiğim için "Bu uygulama sosyalizme de insanlığa da aykırı" demeye başlamıştım. Onların aslında Slav kökenli olup Osmanlı döneminde zorla Türkleştirildiğini söylediler yoldaşlarım. Gelgelelim Bulgaristan'daki Türkler gibi ikna olamıyordum bir türlü.
Her şeyi burjuva basınından öğreniyordum onlara göre. Ben ise delicesine ısrar etmekteydim:
"Tamam burjuva basınıysa eğer, açsın kapıları herkes gerçeği görsün."
Aralarında fısıldaşıyorlardı. Aklım karışmıştı onlara göre. Benimle daha çok ilgilenmek gerektiğini söylüyorlardı. İlgilendiler de. Ruhsal problemlerim olduğunu da düşünmüşlerdir eminim.
Fazla uzatmayayım.
Sonunda aralarından çıkardılar.
Ayarım bozulmuştu çünkü.
Ne tuhaf, geçmişte ırkçı uygulamaları bana "demokrasi" diye dayatan eski yoldaşlarımdan bugün demokrasi dersi alıyorum.
Tabii, evvelkinin adı sosyalist demokrasiydi.
Bugünkü demokrasi niyete bağlı.
Mısır'da başka, Ukrayna'da başka, Türkiye'de başka...
Bambaşka.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.