Başbakan'ın güvenliği ve tuhaf şeyler

A -
A +

Belki çok hassas dönemlerden geçildiği için bir algıda seçiciliktir benimkisi, bilemiyorum.
Eskiden doğal olanlar bugün tuhaf da kaçıyor olabilir ama yine de bana anlaşılmaz gelen bir şeyler var.
Üç gün önce Soma'da yaşanan olayda dikkatimi çekti.
Başbakan Tayyip Erdoğan kontrol edilemeyen bir faşist-Kemalist grubun içinden markete kadar yaya olarak yürütüldü.
Subjektif niyetleri sorgulamıyorum.
Ama nesnel olarak dışarıdan bakıldığında görünen şu:
Başbakan her türlü provokasyona, saldırıya açık.
Bir şey olursa da söylenecek laf belli:
"Hay Allah! Keşke o kalabalığın içine koruma ordusunun şaşkınlığı arasında tek başına girmeseydi Başbakan."
Sonra marketteki itiş kakış, Aydın Doğan'ın medyası tarafından kullanılan Taner Kuruca adlı ne idüğü belirsiz birinin kolundan çekiştirmesi ve sonradan itiraf ettiği üzere "Başbakan bana vurmadı, tersine beni korumalardan korudu" demesi.
Dün TİKA'nın toplantısının bitiminde de aynı şey.
Başbakan Tayyip Erdoğan, yüzlerce genç insanın arasında âdeta sürüklendi. Kimi kolundan çekiştirirken, kimi de selfie peşindeydi. Resim çektirmek isteyen gençlerin sahneye çağrılmasıyla ortalığın karışması, korumaların birbirine girmesi de cabası.
Ben mi çok vesveseliyim bilmiyorum. Ama bu işte bir terslik var.
Âdeta Başbakan'ın etkinliklerinde bu durum bir alışkanlık ve olağan hâle gelmeye başlıyor.
Hangi ülkenin lideri, üstelik yurt içinde ve yurt dışında üzerinden nefret kampanyası yürütülen Tayyip Erdoğan gibi böyle savunmasız ve korunmasız ortamlara terk ediliyor. Yani, sözde savunmasız bir anı mı yakalanacak? Bu mudur amaçlanan? Başbakan'ın doğru dürüst bir ön kontrolden geçmemiş yüzlerce gençle selfie çekinmesi şart mı?
Dünyada bu tür şeyler seçilmiş insanlarla ve sembolik olarak yapılır...
Kısaca, büyük harflerle DİKKAT diyorum.


İŞ YERİ GÜVENLİĞİ BİR YAŞAM BİÇİMİDİR
Geçen hafta Perşembe günü TV Net'teki Kum Saati programımda A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı Cengiz Göztepe ile Genar Başkanı Mustafa Şen konuktu.
Soma faciası üzerine pek konuşulmayan güvenlikle ilgili meseleler ele alındı. Cengiz Göztepe'nin tespitleri ve sözleri çok çarpıcıydı. Birkaçını sizinle de paylaşayım istedim.
-Öncelikle iş güvenliği bir yaşam biçimidir. Günlük ve hatta anlık olarak, her saniye teyakkuzda olmayı gerektirir.
-Özellikle de yer altı maden işlerinde eğitim son derece önemli ama bilgi sahibi yaparken insan davranışını değiştirmeye odaklanmalı. Mesela benim uzmanlık yaptığım iş yerlerinde "Bir şey olmaz" demek yasaktır.
Mustafa Şen ise "insan davranışını değiştirmek" tanımından bir başka mühim tanım üretti:
İş yeri güvenlik kültürü...
Ve Cengiz Göztepe'den sendikaların iş güvenliğine bakışıyla ilgili çok çarpıcı bir söz:
"Benim uzmanlık yaptığım iş yerlerindeki sendikaların hiçbir temsilcisini hiçbir toplantıda görmedim, iş güvenliğiyle ilgili hiçbir taleplerini de işitmedim."
Bu kadarı bile durumu açıklamaya yeterli sendikaların Türkiye'deki gerçeğiyle ilgili.

HÜRRİYET KAVRAMI HİÇ BU KADAR KİRLETİLMEMİŞTİ
Soma'da plastik mermi kullanıldığını yazdılar, yalan çıktı.
Başbakan'ın markette Taner Kuruca adlı genci yumrukladığını iddia ettiler yalan çıktı.
Sonra çark edip "Hayır yumruk değil tokattı" dediler yalan çıktı.
Kemalist SA örgütü TGB'nin elemanlarından birinin madenci eşi rolüne girip, berbat bir dramayla giderek çirkinleşen BBC adlı "saygın ve tarafsız" yayın kuruluşuna verdiği röportajı yayınladılar yalan çıktı.
Yazarı "AK Parti mitinglerine giden Somalı madencilere bu ölüm müstahak" dedi sustular.
Hürriyet sözcüğü hiçbir dönemde bu kadar kirletilmemişti. Hiç bu kadar aşağılanmamış ve insanlıktan çıkanların ayaklarının altında paspas olmamıştı.
Hürriyet sözcüğü yalanlarla, çirkefliklerle, aşağılamalarla, ırkçılıkla, darbecilikle asla yan yana getirilmemesi gereken bir kavram.
Hiçbir haberine güvenilmeyeceği defalarca kanıtlanan bu gazeteye ve haberlerine hâlâ inananların 50 yıldır ders almamalarını da yine kendi yazarlarının deyimiyle adlandırmak gerekiyor.
"Sizler müstahaksınız."
Neye olduğunu sormayın, altını siz doldurun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.