Almanya'nın malları

A -
A +

Son yerel seçimlerden önce, Almanya'daki Türkiyeliler heyecan içindeydi. Başbakan Tayyip Erdoğan, 24 Mayıs tarihinde Almanya'nın Köln kentinde konuşacaktı.
Ama tuhaf şeyler oluyordu. Aynı gün Alevi dernekleri ve neo-nazi gruplar da gösteri yapacaklardı. Alman devleti bu gösteriler için, Erdoğan'ın konuşma yapacağı Köln Lanxess Arena'nın yakınındaki yerleri göstermişti. Amaç apaçık ortadaydı. Daha günler öncesinden Alman istihbarat teşkilatı BND'nin güdümündeki Alman medyasının ayarı bozulmuş, ağza alınmadık hakaretlerle Erdoğan'ın Köln'e gelmemesini istiyorlardı. Alman hükümeti ise resmî açıklamalarında Erdoğan'ın "usturuplu konuşması"nı isteyecek kadar terbiyesizlikte ileri gidiyorlardı. Oysa daha birkaç gün önce Türkiye'ye gelen Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck aldığı özel görevin gereğini yerine getirmiş, AK Parti hükümeti hakkında ileri geri konuşmuş, bol bol Gezi güzellemeleri yapmıştı. Cehalet diz boyuydu. Ama aynı Gauck Hamburg'da üç koca semti girilmesi yasak bölge ilan ettiren olaylar ve polis şiddeti üzerine dut yemiş bülbüle dönmüştü.
Merkel hükümeti en çok Almanya'daki Alevilerden ümitliydi. Ellerinden gelen tüm desteği vermekteydiler. Onların gösterileri Erdoğan'ın konuşması ve yankılarını önemsizleştirecekti akıllarınca. Ama biraz daha teşvik edilmeye ihtiyaçları vardı. O teşvik, büyük bir tesadüf eseri Erdoğan'ın konuşmasından bir gün evvel, bir cinayetle geldi.
Hatırlayın, 22 Mayıs'ta, Okmeydanı'nda Almanya'dan beslenen grupların Türkiye'deki orijinalleri bir eylem düzenlediler ve ortalığı birbirine kattılar. O gün, Uğur Kurt adlı genç, Okmeydanı'nda cenaze için gittiği cemevinin bahçesinde vurularak hayatını kaybetti.
Hayatta hep böyle acayip olaylar olur, biz de bunlara tesadüf der geçeriz.
Oysa okumalarımız, tarihsel tecrübelerimiz, istihbarat teşkilatlarının cibilliyeti ve acımasızlığı bize pratikte öğretmiştir ki ülkelerin kendi çıkarları için ölenlerin hiçbir kıymeti yoktur.
Twitter'dan, bu cinayetin arkasında BND'nin komplosu olabileceğini yazdım. Uğur Kurt'u vuranın bir polis olduğu ortaya çıktı. Sonradan öğrendik ki bu polisin, polis olan babası da olay yerindeymiş. Yargılaması sürüyor.
Bu kadar şeyi yazdıktan sonra "Ee, ne olmuş, neyi ispat edebilirsin ki?" diye sorabilirsiniz.
Cevabımı söyleyeyim: "Hiçbir şeyi"
Ama bazı tesadüfler ispat edilemez zaten. Misal, artık paralel yapı denen cemaat mensubu polislerin geçmişte ürettiği belgelere dayalı tesadüfler de böyle bir şeydi...
Gelelim iki gündür manşetlerden inmeyen habere. Alman istihbarat servisi olan BND'nin Türkiye'yi dinlediği ortaya çıktı. Hem de 2009'dan beri dinliyorlarmış. Hükümetin başı Angela Merkel de bunu kabul etti ve özür dilemek yerine pişkin pişkin "Türkiye, ABD veya İngiltere değil. Türkiye ile ilgili her gelişme içişlerimizi yakından ilgilendirir" dedi ve gerekçe olarak da Türk hükümetinin siyasi hedeflerini Almanya'daki Türk dernek ve sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştirmek istemesini gösterdi.
O vakit, Uğur Kurt'un ölümüyle ilgili olarak BND'ye işaret etmemi "komploculuk" olarak niteleyen bir köşe yazarı, Almanların Erdoğan'ın Köln mitingini sabote ettirmek gibi bir niyetinin olamayacağını ispata girişmişti uzun uzun. Üstlendiği görev zor, biliyorum. Dahası karnında bol miktarda cemaat gazı da var.
Hep söylüyorum, Almanya bir polis ve istihbarat devleti. Orada yaşayan Türklerle Kürtler bunu çok iyi biliyorlar. Zaten ne kadar tehlikeli ve pervasız oldukları neo-nazi cinayetleriyle ortaya çıktı.
Aslında Merkel hükümetinin dinleme gerekçesi olarak dillendirdiği "Almanya'daki Türk dernekleri ile siyasi amaç gerçekleştirme" hikâyesi tam bir martaval. Gerçek hedefin Türkiye'nin dünyada ve bölgede artan gücü olduğunu herkes biliyor.
Ancak bunu Türkiye'de en üst düzeydeki insanların da iyice bilmesinde fayda var. Tüm bu olup bitenlerden sonra bazı kritik alımlar için (ne olduğunu biliyorsunuz, açıklamayalım) hâlâ Alman firmasıyla anlaşma yapıyorsanız, Alman malları size helâl olsun derim, başka da bir şey demem.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.