CHP-BND, Baykal kasedi, Kemal ve Gürsel beyler…

A -
A +
CHP cephesinde günlerdir Steven Soderbergh'in Cannes film festivalinde Altın Palmiye kazanan "Seks, Videoteyp ve Yalanlar" filmine nazire yapan bir durum yaşanmakta.
Cidden, günlerdir merak ediyorum.
Sabah ve Takvim gazetelerinin bir haftadan beri yayınladıkları habere tatmin edici bir açıklama getirmeyen, yalanlamayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in durumunu.
İki hafta sonra kurultayları var.
Soruyorum, Deniz Baykal'ın yüzüne nasıl bakacaklar?
Gürsel Tekin, ağzına geleni söyleyip hakaretler yağdırıyor ama bir türlü "Ben Almanya'da BND ajanlarıyla görüşmedim, Baykal'ın görüntülerinin olduğu CD'nin pazarlığını da yapmadım" diyemiyor.
Okumadınızsa minik bir özetini vereyim.
Habere göre Kılıçdaroğlu 2008'de Almanya Federal İstihbarat Teşkilatı'nda (BND) görevli ajanlarla Almanya'da buluştu. Randevuyu A.K. adlı bir Tuncelili sağladı. Kılıçdaroğlu, 2009'un Mayıs ayında Gürsel Tekin'i de Almanya'ya gönderdi. Tekin, yine A.K. aracılığıyla Frankfurt'taki Kempinski Oteli'nin lobisinde BND ajanlarıyla bir araya geldi. Tekin'e, Deniz Baykal'la ilgili bir video kaydının bulunduğu söylendi. Söz konusu kayıt, daha sonra A.K. aracılığıyla Ankara'ya gönderildi. A.K.'nin Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç olduğu ileri sürüldü. CHP, 30 Mart'taki yerel seçimlerde Maltepe'nin mevcut Belediye Başkanı olan Prof. Dr. Mustafa Zengin'i tekrar aday gösterecekti. Ancak Kılıç, adayların belirlendiği son gece, saat 04.30'da genel merkezi aradı. Ve Maltepe Belediye Başkanlığı koltuğunu istedi. Genel Merkez tereddüt edince, "Elimdeki belgeleri açıklarım, yer yerinden oynar. Ne CHP kalır, ne de Kılıçdaroğlu" diye tehdit etti. Bunu göze alamayan Kılıçdaroğlu ve heyeti, Kılıç'a "Sus payı" verdi. Maltepe Belediyesi'nin koltuğuna aday gösterdi.
Gazeteler Gürsel Tekin ile BND ajanları arasındaki konuşmaları bile yayınladı. Neler yok ki.
Tekin bu konuya açıklık getirmek yerine CNN ekranlarında, daha önce Can Dündar tarafından servis edilen sahte Erdoğan caps'leriyle muhalefet yaptığını sanıyor.
Oysa bu iddialara doğru dürüst cevap veremiyorlarsa istifa etmeleri gerekirdi.
Tayyip Erdoğan'ın "Bunlar iktidar olmak için değil, muhalefette kalmak için mücadele ediyor" sözlerini geçen gün Emine Ülker Tarhan tamamladı:
"Bu gidişle muhalefette bile tutunamayacağız."


SİYASETTE VE İŞ DÜNYASINDA KADIN EFEKTİ

Üzeyir Garih ile İshak Alaton, on yıllarca süren başarılarını, dostluklarını ve ortaklıklarını neye borçlu olduklarını anlatırken bir noktanın özellikle altını çiziyorlardı. Bu, ABD'de de uygulanan bir yöntemdi. Her ne şekilde olursa olsun, eşleri ile birlikte görüşmüyorlardı. Çünkü, görüştükleri takdirde eşler arasında "Onun otomobiliydi, bunun kürküydü, şu bana iyi davranmadı, o kim oluyor da bana selam vermiyor" gibi sebeplerle hır çıkacağından, işin sonu kötüye gideceğinden endişe ediyorlardı. Kıskançlık ve kapris yarışı başlamaması için de katı bir önlem almışlar ve iş ile özel yaşamı tamamıyla birbirinden ayırmışlardı. Hatta bu konuda eşlerin samimi olmamalarını, birbirlerinden uzak durmalarını sağlayacak kadar ileri gitmişlerdi.
Siyasal partilerin üst yöneticilerini de ülkeyi idare etmekle ilgili hedefleri doğrultusunda bir çeşit ortak olarak nitelemek yanlış sayılmaz. Dünyanın hemen her ülkesinde, kadın ya da erkek; eşlerin politikaya burunlarını sokmaması tercih edilir. Aksi halde en hafifinden istihza ile karşılanır. Eğer tartışmalara yol açmışsa mesele daha da tatsız hâle gelir.
Mehmet Barlas ne güzel ifade etmiş önceki gün, "konseri başlandığı gibi bitirmek gerek" diye. Malum, akortsuz sesler hoş bir sada bırakmıyor semada.
Dikkat edin, aksiyon filmlerinin erkek kahramanları tehlike durumlarında, yanlarındaki kadın partnerlerinin ağızlarını kapatırlar. Çünkü kadın en ufak bir ses karşısında çığlık atar ve bir anda her şey biter.
Aslında kadının çığlığı doğası gereğidir ve bazen hayat kurtarır ama bazen de her şeyin sonu olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.