Suçlu Seda Sayan, ayağa kalk!
Sosyalist geçmişimin idol kitaplarından biri de Bulgar devrimcilerinden Mitka Gribçeva'nın özyaşam öyküsünü anlattığı "Seni Halk Adına Ölüme Mahkum Ediyorum" adlı romanıydı. Sosyalistler uzun yıllar süren iktidarlarında on binlerce, yüz binlerce insanı "halk adına" ölüme mahkûm ettiler. Kıyıcı diktatörlükleriyle sosyalizm adını da kirletip, nazilere nazire yaptılar adeta.
Günümüzün post modern dünyasında, demokrasi ve özgürlüklerle donanmış ülkelerde bu türden fiziki tasfiyeler yok. Onun yerini sosyal linçler, medyatik yoketme kampanyaları, keşfettikleri tabulara dokunanları dünyayı dar etmeler aldı. Artık sosyal ve medyatik linçler öylesine yaygın yapılıyor ki doğruyu yanlışı tartışıp konuşabilmek imkânsızlaşıyor. Hele bu kampanyaların kuyruğuna takılan Aylin Nazlıaka tarzı pop star adayı siyasi karikatürler de işin içine girince olaylar iyice çığırından çıkabiliyor.
Tahmin ettiğiniz konudan söz ediyorum. Seda Sayan, Show TV'deki sabah kadın kuşağı programına, geçtiğimiz günlerde, iki karısını öldüren ve buna rağmen 5 kere evlenen, hatta bununla da yetinmeyip bir evlenme programına katılıp kendisine münasip eş arayan Sefer Çalınak adlı eski mahkûmu programına çıkardı. Adamı programda azarladı, teşhir etti, bu arada "Bu adam nasıl serbest bacım" diye hayretlerini dillendirdi. Kadınlara da kızdı bir yandan; "Niye evleniyonuz gız bu adamlan" diye.
Türkiye'de kadına yönelik şiddet var ya, her meseleyi olduğu gibi bunu da bir tarafından anlayan güruh derhal harekete geçip bir linç kampanyası başlattı Seda Sayan'a karşı. Neden kadın katili adamı ekrana çıkartıp övüyor ve şiddeti özendiriyor diye. Kampanyayı da Doğan medyası yürütüyor. Kanal rekabeti, programı yıpratıp Show'da gedik açmak amaç.
Halkın sorunlarını sadece sosyal medyadan öğrenen siyasi zavallılığın adı olan CHP ise yine ne olduğunu anlamadan bir ucube kampanyanın peşine takıldı.
Kanaat "ortak"tı ve halkın kararıydı. Seda Sayan büyük bir suç işlemişti.
O halde önce masum ve suçsuzlar kim onlara bakalım.
On yıllar öncesinden kadına yönelik şiddeti önleyecek yasaları çıkarmayanlar, yaptırım koymayanlar suçsuz.
Bu adamları her türlü "iyi hal indirimi"ni uygulayarak serbest bırakan hâkimler suçsuz.
Bu katiller ve benzerlerini çıkardıkları af yasalarıyla(Rahşan Affı) serbest bıraktıran iktidarlar ve onlara destek veren siyasetçiler suçsuz.
İki karısını da öldürdüğü halde Sefer Çalınak ile evlenecek kadar gözü dönen kadınlar ve onları evlendiren aileleri, destekleyen eş-dost ve akraba suçsuz.
Kızlarını "ne olursa olsun mutlaka iyi bir koca bul ve evlen" diye formatlayan anne ve babalar, bu yüzden tanışıp evlenmeye karar verdiği kimi gençlerin psikopatlıklarını ısrarla görmezden gelen kızlar suçsuz.
Erkek çocuklarını sürekli pışpışlayıp şımartarak "Benim aslan oğlum nice genç kızların canını yakacak" diye yetiştiren ve bu sayede topluma her istediğini elde eden bol miktarda manyak kazandıran kadınlar suçsuz.
Televizyon dizilerinde "Hayatın gerçeği bu, saklayamazsınız" safsatasıyla dizi kahramanı erkeklere başrol oyuncusu kızları pata küte durmadan dövdürterek topluma "değerli rol modeller" sunan tv programcıları ve senaristler suçsuz.
Kendi kızlarının başına geldiğinde sanığın anasından emdiği sütü burnundan getiren ama çıkarılan onca yasaya rağmen karısını 42 yerinden bıçaklayan adamı serbest bırakmayı başarabilen, bu konuda mikroskopla yasa maddesi aramakta mahirleşen hâkimlerle savcılar suçsuz.
Ve birkaç örnek. Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca, Abdullah Öcalan, Turgut Özal'a suikast düzenleyen Kartal Demirağ ve son olarak geçen ay iki askerin şehit edilmesinin ardından PKK liderlerinden Cemil Bayık ile konuşanlar gazetecilik yapıyor ki gerçekten öyle, ama bir katili ekrana çıkarıp teşhir eden ve "Bu adamlar nasıl serbest kalabiliyor" diyen Seda Sayan suçlu.
Tamam o vakit.
Suçlu Seda Sayan, ayağa kalk!
Seni halk adına ölüme mahkûm ediyoruz.