KÖTÜLÜK KENDİNİ VURUR MEHMET BEY!

A -
A +

HSYK seçimleri kimilerinin ayarlarını iyice bozdu.
Tehdit ve suçlamalar gırla. Kimi Cemaat mensuplarının insanlık değerlerinden uzaklaşma pahasına kötülüğü sıradanlaştırmalarını izlemek, insan kimyasının nasıl bozulabileceğine dair eşsiz bir deneyim sunuyor.
Önceki günkü yazımın öznesi değil sonucuydu aslında Mersin'deki Hâkim Mehmet Tank. Hâkim, savcı ve avukatların sicil numaralarıyla girebildikleri adalet.org adlı sitede yazdıklarıyla meslektaşlarından büyük tepki almıştı. HSYK seçimlerine aday listesi sunan Yargıda Birlik Platformu taraftarlarına yönelik yazısının bir bölümünü Gazeteci-Yazar Elif Çakır aktarmış ve ben de alıntılamıştım.
Mehmet Tank şöyle diyordu:
"Eyy Yargıda Birlik Platformu'na destek verecek olanlar! Saray'dan memnunsanız size diyeceğim bir şey yok. Ama yarın bir gün duyulmasını istemediğiniz bir şeyleriniz varsa aman ha anahtar deliklerinizi sıkıca kapatın!.. Eyy Yargıda Birlik Platformu'ndaki arkadaşlar, aman dikkat! Her ailenin, her sarayın bir yatak odası olduğu gibi sizin de vardır elbet."
Aynı gün bir açıklama göndermiş Mehmet Tank. Lüzumundan fazla uzun ve içi tuhaf benzetmelerle dolu bir yazı. Herkesin malumudur, insan çok fazla sözcük ürettiğinde, bunların başkaları için ne kadar anlam taşıdığına ilişkin duygusunu da yitirir. Bana yönelik hitabındaki ve Elif Çakır için "Onun kredibilitesini ölçtünüz de mi peşine takıldınız?" derken takındığı üslupsuzluğu, hadsiz böbürlenmeyi bir kenara bırakıyorum. Ama açıklamasına "Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri" adlı hayli açık saçık bir filme göndermede bulunarak "Elif Çakır'ın Gündüz Düşleri" başlığı koyması, tehdit içeren müstehcen metaforlara düşkünlüğünün bir parçası. Bunu "bir hâkime yakışmayacak üslup" diye geçiştirmek dahi mümkün değil.
Mehmet Tank beni yazısının tamamını okumamakla, yukarıdaki bölümü genel bağlamından koparmakla suçluyor.
Dediğine bakılırsa "yatak odası"ndan kastettiği gizli sırların (ne demekse) konuşulduğu yerlermiş. Mehmet Tank meramını "Yatak odası bazen bir telefon hattının iki ucudur, bazen bir gazete ofisidir, bazen özel seçilmiş hâkimlerin toplandığı bir öğretmenevidir,  polis evidir... istihbarat kurumlarından getirilen listelerin paylaşıldığı, yargıç ve cumhuriyet savcılarının keyfi şekilde fişlendiği yönetim kurulu toplantılarıdır" sözleriyle anlatmaya çalışıyor.
Sayın Hâkim'in her tarafa çekilebilmesi için gayret gösterilmiş açıklamalarının ve perdeleyici benzetmelerle döşeli yazısının tamamını yayınlayacak kadar yerimiz yok. Zaten verdiği cevap Zaman gazetesinde "Mehmet Tank Elif Çakır'ı ti'ye aldı" manşetiyle "büyük" bir haber oldu. Kardeşi taltifli Ekrem Dumanlı ağabeyi ona gereken kıyağı yaptı beklendiği üzere.
Tabii ki yazısının ve açıklamasının her satırını, tamamını dikkatle, defalarca okudum. Anladığım şey açık. Tevil etmek için gösterilen gayret nafile çaba.
Sayın Hâkim tepki çeken yazısıyla ilgili olarak durumu kurtarmaya çalışırken bile "özrü kabahatinden büyük" bir eda içinde.
Mehmet Tank'ın hem açıklamaları, hem de yazısından yeterince belli bir yapının ipuçlarını alıyoruz zaten. Misal Saray'dan neyi kastettiğini de tahmin ediyoruz, saray gözdeleri, ak hâkim ve savcı tanımlarıyla ne demek istediğini de...
Açıkça söylemek gerekirse bir hâkimin bu kadar politize olması hiç alışık olduğumuz bir durum değil. Üstelik üsluptaki fütursuzluk hayli ürkütücü.
Anlıyorum, bazı insanlar daha korkusuz ve pervasız olabilmek için dostlara ihtiyaç duyar. Büyüklenmelerini, efelenmelerini o "dostlarının" önünde talim ederler. Cemaatler böyleleri için biçilmiş kaftandır. Ama yine de merak ederim. Bir insan hukuk diye öğrendiklerini bir kenara bırakarak ne kadar bir kör inancın peşinde sürüklenebilir ve onun desteğine ihtiyaç duyabilir? İçinde bolca tehdit barındıran ve "muğlâklık" süsü verilmiş yazılar cemaatçi de olsa bir hukukçuya yakışır mı?  
Kötülük kendini vurur Mehmet bey.
Bizler hâkimlere geleceğimizi teslim ediyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.