Ölüm unutkanlığı ve HDP

A -
A +
Bize her an kendini hatırlatacak kadar yakın olan ölüm üzerinde neredeyse hiç düşünmüyoruz. Bireyler bir araya gelip "toplumsal dayanışma" başladığında, yan yana olmanın verdiği güçle ölümü kendilerinden uzak tutuyor.
Geçmişi unutmaya meyilliyiz.
İşin tuhafı iki yıla varan ve adına Çözüm Süreci de denen çatışmasızlık döneminde, 40 yıl öncesinden başlayarak bu ülke insanının zihinsel kodlarına kadar işleyen cinayet, işkence, ölüm, toplu katliamlar ve cenazeleri bile yavaş yavaş unutmaya başlamışız.
Oysa hiç aklımızdan çıkmaması gerekirdi.
HDP'nin Başkanı Selahattin Demirtaş ile arkadaşlarının nereden baksan tutarsız ve ahmakça olan Kobane gerekçesinin ardına sığınarak PKK'lıları sokağa çağırması ve 18 kişi öldürülmesine sebep olmaları, ister istemez geçmişi unutmaya yatkınlığın nasıl bir şey olduğunu düşündürtüyor insana.
Görünen fotoğraf şu:
Türkiye'de bir iç savaş provası yapılmakta. Örgütün avuçlarının içinden kayıp gitmesini istemeyen Öcalan da bu kalkışma rüzgârını arkasına almaya çalıştı. Ama aynı zamanda ilginç de bir uyarısı vardı. Kobane nedeniyle Türkiye'de darbeye yol açabilecek bir süreç başlayabilirdi.
Bunu sağlayacak tek yol iç savaş çıkarmaya yönelik kışkırtmalardı.
Selahattin Demirtaş öldürülen vatandaşlar için değil ama binalardan atılan Atatürk büstleri için özür diledi. Batı'daki laikçi kesimden geldiğini varsaydığı oyların hatırına. Kemal Kılıçdaroğlu da 18 vatandaş için tek kelime etmeden hükümetin dış politikasına yüklendi. Bu arada o da Atatürk büstlerinin atılmamasını, Türk bayrağının yakılmamasını istedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli ise tersine, provokasyonlara gelinmemesi için halkı sağduyuya çağırdı. Bu sözler cemaatçilerin hiç hoşuna gitmedi. Önde gelen isimleri "Bahçeli sağduyu çağrısı yapmaktan sorumlu genel başkan gibi, Erdoğan ne derse onu yapıyor" diye akıl almaz tweetler attılar.
Bu tavır ve hayal kırıklığı sebepsiz değildi.

BUGÜN OLANLARIN HABERCİSİ SES KAYDINDA
Çünkü aşağıdaki konuşma ve ses kaydı son iki gündür yaşanan olaylardan sonra daha da anlamlı hale geldi.
Paralel Yapı diye adlandırılan malum örgütün İsrail bağlantılı lobiler ve finans dünyasıyla ilgili işlerinden sorumlu ismi Süleyman Hamit Müftügil ile Cemaatin illegal yayın organı Sözcü'nün bir muhabiri arasında geçiyor konuşma. Geçen Ocak ayında bu ses kaydı epey tartışılmıştı.
Kayıt 20 Ekim 2013 tarihine ait. Müftigil, Öcalan'ı bertaraf edip barış sürecini sonlandırma ve Türkiye'yi kan gölüne çevirme projesini şöyle anlatıyor: 
"Pazartesi Washington'da BDP'nin ABD bürosu açılıyor. Selahattin Demirtaş ve bütün Kürt diasporası oraya geliyor. İmralı'dakinin karşısında olan dünyadaki herkes. Amerika resmi olarak oranın en büyük kongre salonunu verdi. Koruması altına aldı. Amerika, ben ülkemde buna müsaade ediyorsam, kongreye destek veriyor ve himaye ediyorsam resmen tanıyorum demek istiyor. Sonra bizim güneyde bir ülke var ya hani benim sevdiğim ülke (İsrail), onlar da destek oluyor. Burada üçlü, yani güneydeki ülke (İsrail), ABD ve bizim Kürt kardeşlerimiz, birlikte bir dayanışmayı organize edecekler. Bu da bir şekilde İmralı'nın bertarafı anlamına geliyor aynı zamanda. İmralı'nın şeyi bitti yani, hükmü bitti. 
Bundan sonra tekrar silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor. Çünkü İmralı hapiste olduğu için yandaş olmak zorunda. Ama öbürleri de bunu kabul etmek zorunda değiller. Öleceksen de öl diyorlar, s... git artık yeter...  Bir de önemli olan şu. Barzani'nin bertaraf edilmesi gerekiyor. Geri adım yok. Onun da (Erdoğan'ın) bertaraf edilmesi şart."
Selahattin Demirtaş... Ve arkadaşları...
Ölümü göze almak ile ölümü oyuncak kılmak arasındaki farkı biliyorlar mıdır?
Bir de şu sözü:
"İhanet insanların hoşuna gider ama hainler iğrençtir"
İspanyol romancı ve şair Miguel de Cervantes'e ait. Hani şu Don Kişot'un yazarı. Ne bileyim, belki "yel değirmenleri" bir şey ifade eder onlara.
Sonuç? Söyleyeyim size ama rehavete kapılmayın, hep teyakkuzda olun.
Hükümet, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kriz yönetmekte defalarca test edildikleri için Türkiye bu badireyi de atlatacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.