"ALEVİ AMA BAKMA, İYİ BİR İNSAN"

A -
A +
Her Muharrem ayının onuncu gününe doğru başlıyor. Evimizde pişiyor, komşularımızda pişiyor ve sonunda bendeniz en az on kâse aşureyi mideye indirmiş bulunuyorum.
Seviyorum Muharrem ayını ve Aşûre gününü.
Bir arada yaşamayı, komşuluk anlamında da cam cama, can cana olmayı seviyorum.
Yanlış hatırlamıyorsam 1996 yılında Cem Radyo'nun müdürlüğüne geldiğimde başladı tanışıklığım. Yol uzaktı, 7 ay sonra üzülerek ayrıldım. Yıllar geçti. 2002'de Cem Vakfı Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan beni tekrar aradı. İnsanı gülümseten muzip ses tonuyla "Bizim Aleviler Çerkesleri sever, gel şu radyonun başına yine geç" deyince, bir buçuk yıl daha bir arada yaşadım Alevilerle.
Türküleri orada dinledim, deyişleri orada anladım. Cem ibadeti nedir öğrendim, Aleviler nasıl insanlardır tanıdım.
Güzel günlerim oldu. Hatıralarım da.
Ramazan ayında yönetim kurulu üyelerinin ve radyo çalışanlarından bazılarının oruç tuttuğunu görüp çok şaşırdığımı anımsıyorum. Cuma namazlarına gidenler de vardı. Muharrem orucunun hikmetini ve tarifsiz acılar bırakan hikâyesini dinleyip okuduğumda nasıl bir eğitim tedrisatıyla yetiştirildiğimizi tekrar idrak ettim. Aleviler sanki yoktular ülkemizde. Onları daha evvel tanımamış olmama hayıflandım.
Yüzlercesiyle sohbet ettim. Yaşadıklarını, başlarına gelenleri anlattıklarında dehşete düştüm. Hepsi de Alevilerin korkunç ve acımasız iftiralarla aşağılandıkları dönemlere ilişkin. Susmuşlardı, kendilerini kendilerinden bile saklamışlardı. Hakaretlere sessiz kalmışlardı. Ve haklarını arayamamışlardı.
Anlatıyordu:
"Lisede en yakın arkadaşlarım Kızılbaşların ana baba, bacı-gardaş bilmediklerini söylüyor, ben susuyordum."
Anlatıyordu:
"Muharrem'de komşuma aşûre götürdüm, gözümün içine baka baka kapısının önündeki çöp kutusuna boşalttı. Alevi'nin elinden çıkan yenmezmiş. Bütün gece ağladım."
Anlatıyordu:
"Din dersi hocam Alevilerin aslında İslam dışı olduklarını söylüyordu. Dudaklarımı ısırıyordum."
Anlatıyordu:
"Saklamıştım sevdiğim çocuktan Alevi olduğumu. Öğrenir öğrenmez beni bıraktı."
Anlatıyordu:
"Alevi olduğumu öğrenmişlerdi arkadaşlarım. Doğru mu diye sorduklarında sırtımdan boşalan ter bir kovayı doldururdu herhâlde. Ne desem bilemedim. Mırıldanarak 'evet, doğru' dedim. Koca okulda yapayalnızdım artık."
Katliamları, saldırıları es geçiyorum acıları deşmemek için.
Bu ve benzeri yüzlerce yaşanmışlığı dinleyerek geçirdim Cem Radyo dönemini.
Son yıllarda "Bizim çocukluğumuzda Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Müslüman-Hıristiyan ayrımı yoktu. Kimse 'ben Aleviyim, ben Kürt'üm' demezdi. Şimdi insanları bölmeye çalışıyorlar" diyenlere bu yüzden çok kızgınım.
Bir de "Alevi ama bakma, çok iyi bir çocuk" ya da "Alevi ama sağlam adam" gibi laflara ifrit oluyorum. Allah'tan artık pek yok bu tarz konuşmalar. Sanırım.

ALEVİLERİN TALEPLERİ VE HÜKÜMET

Niye yazdım biliyorsunuz bunları.
Bir Alevi açılımıdır gidiyor. Çalıştaylar toplandı toplanacak tantanası.
Bu çalıştaylardan önce Alevilerin yüzyıllardır gasbedilen haklarını teslim etmek gerek. Din dersi meselesi, cemevlerinin ibadethane sayılmasını çözerek başlamaya ne dersiniz? Çalıştaylar bu hakları teslim ettikten sonra pratik sonuçları elde etmeye yönelik olarak düzenlenmeli. Mesela nedir?
1-Diyanet İşleri'nde temsil, bütçe ve finansmanından istifade.
2-Diyanet'te kadrolar ihdas edilmesi.
3-Din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, seçmeli olarak da Aleviliği anlatan tasavvuf derslerinin konması.
4-Alevi-İslam inancı ile tasavvuf üzerine yüksekokullar ve meslek liseleri açılması.
Bunlar yapılmayacak şeyler değil. Üstelik toplumu birbirine kaynaştırır. Diyanet'in ve devletin artık "Müslümanların ibadet yeri camidir" deyip sürekli olarak Alevileri camiye çağırmaktan vazgeçmesi gerek. Bu bir demokratik hak. İslami referanslarla tartışmak çıkmaza götürür.
Mevcut talepler zaten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta "Muharrem Aşı" iftar davetine katılan önemli Alevi önderleri tarafından dillendirildi. Cumhurbaşkanı'nın bu talepleri 3.5 saat dinleyip uzun uzun not aldığını da biliyorum.
Biliyorum da artık bekliyorum.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.