BAŞKA KAPIYA KEMAL BEY!

A -
A +
CHP'nin yeni sloganını biliyorsunuz.
"En düşük emekli maaşı 1500 lira olacak."   
Geçen gün bir uzak akrabamız geldi. Memur emeklisi kendisi.
"Anam babam, en düşük memur emeklisi maaşı 1400 lira. Onların sayısı da az zaten. Ortalama 1800 lira. Buradan CHP'ye mama çıkmaz, 100 lira için vatanını satacak emekli yok" dedi.
Sık sık kızdırırım onu, sordum "Peki, kaç lira için CHP'ye oy verip vatanı satarsınız?" diye. Daha da kızdı:
"Lafın gelişi işte, anladın sen onu. Şöyle diyeyim ben sana; bir milyon tane oyum olsa, CHP'den de başka parti olmasa gider çöpe atarım daha iyi..."
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olduğu yıl, bir televizyon programında sunucu Kemal Kılıçdaroğlu'na sormuştu:
"SSK Genel müdürlüğü görevine geldiğiniz 1991 yılında SSK kâr eden bir kuruluştu. Ancak sizinle birlikte 1999 yılına dek hep zarar etti ve bu zarar ortalama yüzde 350'yi buldu. Bunu nasıl açıklarsınız?"
Cevabı şöyleydi:
"SSK kâr-zarar hesabı yapmaz. Açığın giderilmesi nasıl yapılır? Kanunları kim yapar erken emeklilik için? Hükümetler yapar. O vakit sorumluluk kime ait?"
Böylece topu erken emekliliği getirip milleti 35 yaşında emekli eden dönemin hükümetine atmıştı.
O vakit hükümet DYP-SHP koalisyonu.
Yani aslan sosyal demokratlar ve onun lideri Erdal İnönü Başbakan Yardımcısı olarak iktidarda.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı da SHP'den; Mehmet Moğultay.
İyi de hükümete, bakana söyledin mi sen "Erken emeklilik kararı kurumu zarara uğratır" diye?
Mehmet Moğultay "Hayır söylemedi" diyor.
SHP biliyorsunuz CHP'nin yerine ikame edilmiş bir parti.
SSK, SHP ve Kemal Kılıçdaroğlu yüzünden 1 katrilyon lira zarar etti ve bir daha da belini doğrultamadı. Yaptıkları ucuz popülizmin bedelini sandığa gömülerek ödediler. Çünkü satın alma gücünü öylesine düşürdüler ki para pul oldu.
Şimdi aynı mankurtluk devam ediyor.
Emeklilere yılda iki kez bir maaş ikramiye de vaat ediyorlar.
Noterden de onaylatarak garanti vermişler.
Türkiye bütçesine maliyeti 30 milyar lira.
Nereden karşılayacaksın?
Tısss...
Babasının mirasını har vurup harman savuran, kart yaz zamparalarının ruh hâli.
Amaçları iktidar olup Türkiye'yi ele güne muhtaç eder hâle getirmek, sonra da küresel karanlık odakların kucağına oturtmak.
Kemal bey için orası sıcak bir yuva olabilir ama Türkiye insanı Allah'tan müptezel değil.
Kaşıkla verileni kepçeyle aldığınız günlerden bu millet şerbetli.
Başka kapıya!
Next?


"MAHALLENİN YENİ SAKİNLERİ"

Onlardan biri de benim muhakkak.
Bizim gibilerin adları "yeni gelenler""yolda görülüp selam verilenler" ya da "mahallenin yeni sakinleri" diye geçiyor o terminolojide.
Onlar ise cefasını çekmiş, yoksulluğu yaşamış, tek göz odalarda sobalarla ısınıp mücadeleden vazgeçmemiş olanlar.
Gel gör ki her yerde onlar var.
Yani, Mahallenin Yeni Sakinleri...
Söz konusu edilenlerin sayısı da bir elin parmaklarını geçmez.
Bir süredir her olayın faturasını onlara kesmek de spor hâline geldi. Bülent Arınç'ın o vahim çıkışı ile başlayan gerginliğin sorumlusu da kimilerinin gözünde belliydi:
"Mahallenin yeni sakinleri."
Üstelik Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı "samimi biçimde" uyarıyorlar ama Cumhurbaşkanı kendilerini dinlemek yerine hep "Mahallenin yeni sakinleri"ni dikkate alıyor. Demek ki Cumhurbaşkanı onların nezdinde sürekli yanlış yapmakta.
Nedir bu peki?
Bir nevi "onu alma-beni al" sendromu mu?
AK Parti'nin kendi ahir evvellerindeki gibi bir çekirdek homojen parti olarak devam ettiğine dair saplantılı fikir mi?
AK Parti'nin muhafazakâr ama merkez bir partiye dönüştüğünü, geniş kitlelerden oy alabilmesini de buna borçlu olduğunu unutma hâli mi?
Aslında tamamı birden.
Ama öte yanda sanırsınız Gezi'de ortaya çıkmayan, 17-25 Aralık'ta "Acaba cemaat mi yoksa hükümet mi kazanacak" diye bekleyip ona göre pozisyon alan, bu süre zarfında börtü böcek yazıp durumu idare eden onlar değildir. En sonunda Erdoğan'ın "Niye yazmıyorsunuz, neden örgüt demiyorsunuz, korkuyor musunuz?" isyanının muhatabı olsalar da ne gam.
Bu tuhaf ruh hâlinin sebebi kendine güvensizlik mi?
Ne yazık ki bu tür lüzumsuz konuları dert eden böyle bir insan kaynağı sorunu var Türkiye'nin. Aynı kişilerin "yeni sakinler"e geçmişte en çok teveccüh gösterenler arasında olması ise işin şakası besbelli.
Artık bir Karar verin.
Suçlamak yerine meseleleri fikir bazında konuşmak gerekmez mi?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.