Acılardan ayrılık duvarları örmek

A -
A +

O hüzünlü ve kalbe işleyen unutulmaz şarkının sözlerinde olduğu gibi, bazen daha fazladır her şey ve bir eşikten atlar insan.

Akşam eve beklediğiniz ve sofrayı hazır ettiğiniz eşiniz, oğlunuz ya da kızınızın ölüm haberini almak mesela. Durup dururken. Sırf, yoldan geçen ve patlamaya ayarlı bir bombalı aracın yakınında olduğu için, Ya da Karanfil Sokakta, o çiçekçiden aldığı yılın ilk karanfilleriyle sevdiğine giderken, Bir pazar gününün akşamında; o son tatil demlerinin keyfini çıkardığı kafeden kalkıp, tatlı bir ertesi iş günü telaşının ortasında eve dönerken, hayattan koparılmak... Geçen Şubat’ın 17’sinde yaşananları, farklı bir yerde ama çok yakınında, Mart’ın 13’ünde yeniden yaşamak. Daha doğrusu yaşadığının bile farkına varamamak. Nasıl bir acı ve derin bir sızıdır bu... Bir an gözlerimi kapatıp, sevdiklerini paramparça bulan insanların yerine koyuyorum kendimi. Saniyelik tahayyülü bile akla ziyan. Bir de onları düşünün. Nasıl dayanılır ki? Dayanıyor işte insan. Allah o gücü veriyor. Ama bazen gerçekten fazla geliyor her şey. Acılar biriktikçe duvarlar örülüyor. Amaçlanan da bu. Duvarların örülmesi; ayrılık duvarları. Çimentosu bizi acıtanları kanatma duygusuyla karılıyor ve üst üste diziliyor tuğlalar. Bu, terörün insanda tetiklemeyi hedeflediği iki şeyin; çaresizliğin ve öfkenin ortaya çıkardığı bir duygu. Ama yine de, yaşamın yüzüne bakmadığı, anlamın azaldığı bu anları atlatabilmenin bir yolunu bulabilmeliyiz. Çünkü ayrılık tohumları atıyorlar yüreklerimize. Komşumuzun, arkadaşımızın ve akrabamızın yüzüne bakamaz hâle getirmek istiyorlar hepimizi. Bizi Ruanda’nın Tutsileri ile Hutuları yerine koyuyorlar arsızca, alçakça. Her canlı bomba ile hayatlarını kaybeden onlarca masumun gözlerindeki o bakışı bize unutturacak bir intikam zehirini yüreğimize damla damla akıtıyorlar. O zehirin panzeri bizde. Şarkıdaki gibi, zehiri dışarı atmadan yürek yıkanmayacak. Dostlukla, komşulukla, birlikte yaşama arzusuyla, kardeşlikle ve barışla yıkayacağız yüreklerimizi. Çünkü aramıza sapı kanlı bir bıçak sokarak ayrılık duvarları örmemizi istiyorlar. Oysa bir halk adına cinayet işleyenler ve işletenlerin amacı bu. Her kanlı katliamdan sonra kulaklarımıza “Kürtler senin düşmanın. Tüm bu katliamların sebebi onlar. Onlardan ayrıl, onları yok et” diye fısıldayanlar, aynını, özneyi değiştirerek Kürtlerin kulaklarına üfürüyorlar. İşte atlamanı istedikleri eşik bu. Etme, atlama oradan. O halk ki kendi adına savaştığını söyleyip karanlık odaklar adına çalışan ve insan kanı içen kanlı katillerin, sindikleri ve kahpece vurdukları hendeklerden sökülüp çıkarılması için yaşadıkları şehirlerini, evlerini bırakıp gidiyor. Devlete “Artık sana güveniyorum. Beni bunlardan kurtar” diyorlar acıların ve yoklukların tam ortasından. O Kürt kardeşimiz ki artık katletmekten başka hiçbir tutarlı amacının kalmadığını anladığı, yıllardır baskıyla, silahla kendisini inim inim inleten, yaka silktiği PKK adlı kanlı örgütü bu topraklardan kazıyarak söküp atması için, devletinin yanında yer alıp birlikte yaşama iradesini ortaya koyuyor. Artık korkmadan, çektiği acılara göğüs gererek bunu yapıyor. PKK’nın meclisteki işbirlikçilerinin aylardır yaptığı 173 kez  “Sokaklara çıkalım” çağrılarının hiçbirine uymayarak hem de. Bunun için kuduruyorlar ve masum insanlarımıza saldırıyorlar. Öfkeden deliye dönüyorlar. Kiminiz yeminli Tayyip Erdoğan düşmanı, biliyorum. Bunun için sana yem atıyorlar, “Erdoğan giderse seninle anlaşabiliriz, katliam da olmaz” diye.  Yeme bunları. Bu nedenledir ki yaşadıklarımız Çanakkale Savaşının günümüzdeki versiyonudur, başka bir şey değil. Kürt-Türk, Çerkes-Arap-Laz, AK Partili, MHP’li ya da CHP’li… Fark etmez. Bu saldırılar, katliamlar sana ayrılık duvarları ördürmesin. Yaşananların üstesinden gelebilmek ve terörü yalnızlaştırabilmek için, yeni bir şanstır bu bize. Acıyı bal eylemeli, sabrımızı bilemeliyiz. Ama, tuzaklara düşmeden ve yan yana durarak...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.