Gülen’den cemaatine: “Tımara ve biçilmeye ihtiyacınız vardı”

A -
A +

Tapındığınız ve her sözünü Allah’ın kelâmının önüne koyduğunuz bu adamın size lâyık gördüğü muamele bu işte.

Şöyle diyor son konuşmasında:

“Allah’ın ektiği tohum; o bitiyor. Siz “bitirdik” diyorsunuz; tıpkı çayırlar gibi, o yeniden arkadan yeşeriyor. Zaten olduğu gibi kalsalar kuruyacaklardı. Onun için hafif bir budamaya, tımara ihtiyaçları vardı. Bir bağ ki görmezse terbiye, tımar / Çalı çırpı sarar, hâristan olur.  Bir yönüyle Hâristan, yani diken tarlası olmaması için Allah zalimler eliyle biçti sizi.”

Değeriniz buymuş.

Zaten kuruyacakmışsınız, iyi bir tımara, terbiyeye ihtiyacınız varmış, tüm çalı çırpılar gibi.

Bağa dadanan Süne zararlısı yerine kondunuz. Yayılıcı, dikenli otlar olarak nitelendirildiniz.

Adamınız, hocanız, bir taneniz, nur taneniz sizi kolayca gözden çıkarmış meğer.

Demek ki biçilmeniz gerekiyormuş.

Sizi biçmeselermiş geriden taze çayırlar gelmezmiş. Allah öyle bir ceza vermiş ki, “Zalimler eliyle” sizi biçtirmiş.

Beğendiniz mi size uygun görülen sıfatları ve vasıfları?

Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Baransu, Ramazan Akyürek, Hidayet Karaca, Ömer Köse, Yurt  Atayün, Nazmi Ardıç, Yakup Saygılı, Ali Bilkay, Mehmet Ali Şevik, Hacı ve Memduh Boydak, Halit Dumankaya, Ayhan Büyükkaya, Mustafa  Vural, Muammer Çalışkan, Hasan Uzun, Zihni Aldırmaz, Göksel Işık, Ferda İleri, Taner Aydın, Emir Ağbaş ve isimlerini yazamadığım yüzlerce Cemaatçi Paralel Yapı mensubu.

Derdinize yanın. Müstehak size.

İşte böyledir bu hastalıklı tipler.

Müridlerini hiç acımadan ölüme gönderir, ardından gözyaşı dökerler. Öyle ki ölüme gönderdiklerini bile inandırırlar bu cezayı hak ettiklerine.

Ne yazık ki bu sakat zihin yapısı bir virüs gibi sirayet etmiştir hepsine.

SİZE BİR ÖNERİM VAR PDY’Lİ TUTUKLULAR

Bakın Paralel Yapı’nın dikenli çalıları. 

Benim yine de bir önerim var size. Hazır cezaevinde vaktiniz bolken bir araştırın, Paul Schafer ya da tarikatındaki bilinen adıyla Piuskim diye. Diyelim bulamadınız, yönetimden isteyin, size Colonia Dignidad(Asalet Kolonisi) adlı filmi izlettirsinler. Film, din-siyaset ilişkilerinin kirli ve kanlı tarihinden bir gerçeğin, farklı ve bilinmeyen bir yanını anlatıyor.

Paul Schafer adlı ruh hastası bir Nazi rahibin Şili’de kurduğu tarikat kampındaki korkunç olaylar ve Alman asıllı kocasını Colonia Dignidad tarikatındaki işkencecilerin elinden kurtarmaya çalışan Lufthansa hostesi Lena'nın gerçek hayat hikâyesi.

İzleyin bakalım, sizin o yere göğe koyamadığınız Pensilvanya Sâkini ile Paul Schafer arasında nasıl benzerlikler kuracaksınız.

Bu arada söylemeden geçmeyelim. General Pinochet diktası muhalif gruplara yönelik işkence ve insanlık dışı yöntemlerini uygulamak için Asalet Kolonisi'ni tercih etti. Yeraltı tünelleri açılarak, sığınak benzeri yerler işkence odalarına dönüştürüldü.

NAZİ RAHİBİN MÜRİDLERİNDEN FARKINIZ YOK

Filmde Schafer'ın Şili’nin faşist generallerinesilah ve sarin gazı sattığını öğreniyoruz.  Generallerden biri kampa gelip Schafer’ın getirttiği yeni silahı eline alır ve “Nerede deneyeceğiz bunu” diye sorar. Schafer ona saf, Allah yolundan gittiğine inandırdığı müridlerinden birini denek olarak tahsis eder. Ruh hastası general, yeni silahın şarjörlerini o zavallı adanmış müridin üzerine boşaltır.

Lena ve eşi Daniel kamptan kaçmayı başaran beş kişiden ikisidir. Ve kaçtıktan sonra Santiago’daki Alman büyükelçiliğine sığınır ama Paralel Nazi Devletinin hâlâ Almanya’da hüküm sürdüğünden habersizdirler. Alman elçiliğindeki büyükelçi dâhil Paralel Naziler, Lena ve Daniel’i Schafer’a teslim etmeye hazırlanmaktadırlar.

Filmin tamamını anlatmayacağım, merak etmeyin. Ama mutlaka görün.

Paul Schafer uç bir örnek. Filmi izledikten sonra “Bizimki bu kadar da değil canım” diye avunabilirsiniz. Bu belki size iyi gelir ama sonuç değişmez.

Sonunda sizin de Schafer’ın yeni silahın üzerinde denenmesi için adadığı o zavallı müridden farkınız yok.

Fethullah Gülen eliyle biçtirildiniz, budandınız, tımar edildiniz. Koşullar elverişli olsa ölüme de gönderilecektiniz.

Bu kadar basit. Cezaevi düşünmek için iyi bir fırsat size.

Bu subay böyle durmadan konuşacak mı?

Şehit Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze töreninde artistlik yapan ağabeyi Jandarma Yarbay Mehmet Alkan’ı hatırlarsınız. Tabutun başına kalabalığı yara yara gelip görüntüyü çekecek olan adama “Hazır mı” diye sorduktan sonra, kiralanmış ağıtçı kadınlar gibi yırtınmaya başlamış “Alim, Alim” diye çığırarak siyasi propaganda yapmıştı. Bu gösterinin nasıl bilinçli bir tezgâh olduğu video görüntüsüyle ortaya çıktı ama o Yarbay ile ilgili uyarıdan başka hiçbir işlem yapılmadı.

Aynı Yarbay bu kez yine çenesini tutamamış. Ama bakın kimden sonra.

Tabii, Fethullah Gülen’den sonra. Gülen yukarıda da sözünü ettiğim son konuşmasının bir yerinde PKK’nın silah ve bomba mühimmatlarını yerleştirmesine atıfta bulunarak “Oralara silaha yerleştirmek bilmeyerekse ahmaklıktır, bilerek yerleştirilmişse ihanettir” demiş. Sanki bilmiyor PKK’nın Güneydoğu’daki Paralel Çete elemanlarının sayesinde yığınak yaptığını.

Yarbay Mehmet Alkan da dün durumdan vazife çıkarmış adeta askerin moralini, inancını, birliği ve vatan sevgisini zehirleyici sözler sarfediyor. Tam da Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın “Teröristlerin tamamı etkisiz hale gelinceye kadar aynı azim ve kararlılıkla devam edilecektir” dediği gün.

Bol bol ajitasyon yapıp akan kandan hükümetin sorumlu olduğunu ve bedel ödemeleri gerektiğini söylüyor.

Bu adam siyasetle ilgileniyorsa üniformasını çıkarsın, hocasının yanına gitsin, kurs alıp ders görsün sonra ne yapacaksa yapsın.

Ama yeri neresiyse bilsin.

Her asker onun gibi yapacaksa işin sonu gelmez.Bizden söylemesi.

 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.