Devlet’in Paralel’le imtihanı ve MHP’nin kızgınlığı

A -
A +
Önce durum tespiti yapalım, bomba haberler alttaki satırlarda.
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin MHP’de olağanüstü kongre yapılması gerektiğine dair “oy birliğiyle” verdiği karar muhalefeti tam sevindirdi derken Devlet Bahçeli rest çekti ve 26 Haziran ya da 10 Temmuz tarihlerinde seçimli kongreye (Tüzük değişikliği kongresi değil, dikkat!) gidileceğini açıkladı.
Ortada yanıtı belirsiz bir durum var.
Muhaliflere göre kongre çağrısını ancak Çağrı Heyeti yapabilir.
Genel Merkez Çağrı Heyeti’ni hükümsüz buluyor.
Muhalifler tüzüğe göre önce tüzük değişikliği kongresine gidilmesi gerektiği kanısında.
Genel Merkez ise seçimli kongre için tarih vermekle kalmadı, salonun kiralandığını bile duyurdu.
 
MHP’DEN AK PARTİ’YE SUÇLAMA
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin oy birliğiyle verdiği kongre kararı MHP Genel Merkezi’ni kızdırmış görünüyor. Bunun sebebini biraz kurcaladım.
Tepkilerinin sebebi Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nde alınan kararda Ak Parti ile Cemaat arasında bir işbirliği yapıldığı kanısı.
Bu iddialarının delili olarak sundukları argüman şu:
“Kararı alan Yargıtay üyelerinin üçü Ak Partili, diğer ikisi Cemaatçi. Oy birliğiyle alınan bir karar sonuçta”.
Bu iddia bana açıkçası afaki geldi. Hele mevcut konjonktürde eşyanın tabiatına aykırı. Ortada belli ki bir Paralel Yapı darbesi var ve büyük bir tezgâh dönmekte. Çok ilginçtir ki Paralel Yapı’nın desteklediği ayan beyan olan Meral Akşener de MHP Genel Merkezi de Ak Parti’yi suçluyor. Oysa Ak Parti başından beri bu meseleye mesafeli durdu ve “MHP’nin iç işidir” dışında hiçbir görüş belirtmedi.
Öte yandan Yargıtay üyelerinin net olmayan siyasal eğilimi ne kadar belirleyici olabilir? Bu tartışılabilir çünkü Cemaatçi yargı mensupları hukuku o denli aşındırdılar ki insan şüphe etmiyor değil.
 
AYNI DURUMDA OLAN CHP’YE SADECE İHTAR VERİLMİŞTİ
MHP’deki kaynağıma “MHP tüzüğünün açık hükmü zaten böyle bir kararın ipucunu vermiyor muydu” diye sorunca bana 27 Temmuz 2005 yılına ait çok çarpıcı bir Anayasa Mahkemesi kararı gönderdi.
Evet, bu karar CHP hakkında.
Bakın aynı durumdaki CHP için Yargıtay-Anayasa Mahkemesi denkleminin verdiği karar ne:
Cumhuriyet Halk Partisi’nden toplam 348 delege Haziran 2004 tarihinde “Tüzük değişikliği talebiyle” noterden posta aracılığı ya da doğrudan müracaatla Parti’nin olağanüstü kongreye çağrılmasını istedi. Talep tarihinde CHP’nin büyük kongre delege tam sayısı 1294’tü. Yeterli sayıda delegenin olağanüstü kongre talebini işleme almayan Parti 12. Olağanüstü Kongre çağrısı yaptı ve 3 Temmuz 2004 tarihinde toplanarak Genel Başkan (Deniz Baykal) için güven tazeleme oylamasıyla sona erdi.
Tüzük değişikliği istekleri ise hiç gündeme alınmadı. Bunun üzerine iki partili, Yargıtay Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Yargıtay Başsavcısı ise konuyu ilgili olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne iletti.
SONUÇ: Anayasa Mahkemesi 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası gereğince büyük kongre üyelerinin beşte birinin talebi üzerine tüzük değişikliği için olağanüstü kongre yapmayan Cumhuriyet Halk Partisi’ne kararın tebliğinden itibaren altı ay içinde bu aykırılığı gidermesi için aynı Yasa’nın 104. Maddesi gereğince ihtarda bulunulmasına oy çokluğuyla karar verdi.
 
YARGITAY’IN KARARI HUKUK CİNAYETİ Mİ?
MHP’liler işte bu karar ortadayken Yargıtay’ın önceki günkü kararını Hukuk Cinayeti olarak tanımlıyorlar.
MHP’li hukukçular da sadece CHP ile ilgili değil onlarca karar örneğiyle birlikte verdikleri savunmada Yargıtay’ın Sulh Hukuk Mahkemesinin kararını bozarak bu konuda Anayasa Mahkemesi’nin yetkili olduğunu belirten bir karar vermesini beklediler. Bu yüzden de çok öfkeliler. Ak Parti’ye yüklenmelerinin sebebi belki de bu.
Kısaca Türkiye’de bir hukuk ve yargıç sorunu olduğunu bir kez daha idrak ettik bu kararla.
Lâkin bir başka sonuç da şu:
MHP’deki kriz sadece Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin değil, Devlet’in de sorunu hâline gelmek üzere. Özellikle Kırmızı Kitap’ta terör örgütü olarak nitelenen Paralel Devlet Yapılanması’nın MHP’yi ele geçirme operasyonu söz konusuysa.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.