Erdoğan Rusya’ya giderken ülkesini halkına emanet etti

A -
A +
Pazar günü Yenikapı’daki görkemli “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”nde son konuşmayı yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan meydanlarda devam eden demokrasi nöbetlerinin çarşamba gecesine kadar uzadığını duyurdu. Alandaki milyonlara da “Mutabık mıyız?” diye sordu. Cevap yine onlardan geldi; milyonlarca ses ve milyonlarca yürekten:
“Eveeet!”
Sosyal medya anında çalkalandı. Bir yandan “Ne oldu ki şimdi?” diye soranlar, “Tehlike geçmedi galiba” diye endişe belirtenler gırla gitti.
Çok ağır günlerden geçiyoruz.
Resmen direkten döndük.
Darbe bastırıldıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin bu alçak ve hain girişimdeki rolü her geçen gün daha fazla sorgulanır hâle geldi. Yanıtsız kalan sorular o kadar çok ki?
Henri Barkey adlı CIA ajanı ile ajan arkadaşları darbe gecesi Büyükada’daki Splendid Palace Oteli’nde neden toplandılar? Aslında bunlar Taksim’de bir otelde kalırken toplantıyı hangi saikle orada yaptılar? O toplantıda neler konuşuldu?
Christian Amanpour adlı karanlık CNN muhabirinin darbe girişiminden iki gün önce ekibiyle gelip İstanbul’da üs kurması neyin nesiydi? Darbe başarılı olamayınca palas pandıras tasını tarağını toplayıp gittiği bildiriliyor. Gezi olaylarında da arz-ı endam eden bu kadın bile darbeyi önceden haber alabilmişse bizim istihbaratımız kış uykusunda mıydı?
 
O ADAM JOHN BASS DEĞİLSE KİM?
 
ABD Büyükelçisi John Bass olduğu söylenen kişinin darbe girişimi gecesi İstanbul Çengelköy’de birlikte yemek yedikleri üst rütbeli bir subayla fotoğrafı ne ifade ediyordu? John Bass’ın ve ABD elçilik temsilcilerinin kendisinin İstanbul’da olup olmadığına dair çelişkili açıklamalarının tutarlı bir yanıtı var mı? Bass o fotoğrafta ona inanılmaz derece “benzeyen” kişi için “Ben değilim” diyor? Peki, o adam kim? Dahası yanındaki üst rütbeli subay kim?
Fethullah alçağının iplerini elinde tutan CIA’in eski Türkiye masası şefi Graham Fuller’in de Türkiye’ye o gün geldiği ve Yunanistan’a kaçırılan helikopterde olduğu sanılıyor. Bu konuda ABD yetkililerinden ve Fuller’den neden bir yanıt gelmedi?
Ya İncirlik hava üssünde olan bitenlere ne demeli. Koskoca iki tanker uçak havalanıyor ve yakıt ikmali yaparken oradaki ABD’li komutanlar izliyorlar. Türkiye NATO üyesi bir ülkeyse komutanlık kademesi bu darbe tehlikesinden neden haberdar edilmedi?
Sorular çok. ABD resmî açıklamalarına bakılırsa Türkiye’den yükselen “Darbe girişimin ardında Amerika var” sesleri “ciddi bir rahatsızlık” oluşturuyor. Ancak iki ülkenin ilişkilerine bakıldığında tek taraflı olarak o kadar çok yalan var ki tüm bu sıraladığımız olaylardan bazıları doğru olmasa bile artık içimize bir şüphe girdi. Nitekim darbe girişiminin başı olduğu aşikâr olan Fethullah Gülen adlı şarlatanın iade talebine kanıt istemeye devam ediyorlar. Ankara’da 2008-2010 yılları arasında görev yapan eski ABD Büyükelçisi James Jeffrey’e kulak verseler yeterli ama niyetleri yok. Çünkü Jeffrey FETÖ’yü meşru olmayan bir güç olarak tanımlayıp “Gülen örgütü darbenin arkasında, bu konuda hiç şüphem yok” diyor.
Sonuçta çok kritik bir noktadayız.
Çin ile füze anlaşması yapmaya kalkıştığımızda neler olduğunu gördük. Faili meçhul mü bu şimdi? O vakit Sincan-Uygur özerk bölgesinde bir kargaşa çıkmış ve Çin derin devleti acımadan girmişti oraya.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşecek. Sanki Türkiye’nin tavrı değişmiş gibi Kırım Türkleri meselesini ısıtıyor Batılı mihraklar. Yakında Kırım Türkleriyle ilgili bir hadise olursa hiç şaşırmayın.
Ama hepsinden de önemlisi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile görüşmeye giderken ülkeyi halka emanet ediyor.
“Meydanlarda olun ve demokrasiye sahip çıkın” diyor.
İşte meydanlardaki demokrasi nöbetlerinin çarşamba günü gecesine dek uzamasının sırrı bu.
Tedbirli olmak gerek. Çünkü deşifre olan o kadar çok kesim var ki!
Onlar kendilerini biliyor, biz de onları. Kısaca ortada bol miktarda herkesin bildiği sırlar var.
İşte bu yüzden bu meydanlar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Rusya’dan dönünceye kadar halkın denetiminde olmaya devam edecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.