Darbeyi kimden öğrendin?

A -
A +

Yine aynı sual ama bu kez halka sorulmuş.

Araştırma şirketi KONDA demokrasi nöbetlerine katılanların profilini araştırmış. Bu araştırma arada kaynadı gitti. Oysa çok önemli sonuçları içeriyordu. Aynı zamanda da darbe girişimine karşı gösterilen refleks hakkında da ciddi ipuçları vermekteydi.

Kısıklı, Taksim ve Saraçhane’de 1874 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmada katılanların ezici çoğunluğu Ak Parti’yi destekliyor.

Araştırmada çok önemli bir soru var:

“Darbe girişimiyle ilgili ilk haberi nereden aldınız?”

Televizyondan öğrendim- Yüzde 62

Arkadaş, eş dost, tanıdıktan öğrendim- Yüzde 24

Sosyal medyadan öğrendim- Yüzde 9

İnternet sitelerinden öğrendim- Yüzde 3

Yaşadığımız darbe girişimi, demokratik kuruluşlar, siyasal partiler ve partilerin gençlik kolları için inisyatif gösterebilmek ve hazır olduğunu, kriz yönetebileceğini kanıtlamak bakımından turnusol kâğıdı işlevini gördü.

Araştırma sonuçlarına bakıldığında halkın yüzde 86’sı darbe girişimini televizyondan ve eş dosttan öğrenip, neredeyse ayaklarında terliklerle sokaklara fırlamış. Sosyal medyanın buradaki rolü ise sadece yüzde 9.

Ağırlıklı bir bölümü Ak Partili olan her yaşta insan; partili-partisiz gençler, esnafı, işçisi, işvereni, öğrencisi, kadını, erkeği ve çocuğu; hepsi darbe gecesi sokaklara atmıştı kendini. Onların her birinin hikâyesini okuyoruz, hiç bitmeyecek acıyla, hüzünle, öfkeyle.

Peki, bu refleks organize miydi yoksa kendiliğinden mi gelişmişti.

Yine KONDA’nın araştırmasından öğrendiğimize göre darbe gecesi köprüye ve sokaklara çıkanların yüzde 53’ü Cumhurbaşkanı’nın “Halkımızı sokaklara, meydanlara demokrasimize sahip çıkmaya davet ediyorum” açıklamasından sonra harekete geçmişti. Yüzde 27’siise bu çağrıdan önce.

Ak Parti gençlik teşkilatından 5 gençle konuştum. Onlara “Darbe girişimi başladığında, teşkilat yöneticilerinizden erken saatlerde olayı bildiren, ‘Hazır olun, sokaklara çıkıyoruz, meydanlarda, köprülerde, gazete binalarının, televizyonların önünde olacağız, mesajlarımızı bekleyin’ tarzında bilgi geldi mi?” diye sordum.

“Hayır, gelmedi” dediler.

Kendi inisyatifleriyle, demokrasi inançlarıyla çıkmışlardı sokaklara ve tankların karşısına.

“Bu iyi bir ders olur mu?” diye soracağım ama anladığım kadarıyla teşkilat yöneticileri böyle şeylere kafa yormak yerine son günlerde “Demokrasi nöbetlerinde neden 15 Temmuz devrimini yansıtan ufuk açıcı pankartlar, resimler, karikatürler sloganlar, marş ve müzikler yok?” diye soran Yazar Salih Tuna’yı linç etmekle iştigal ediyorlar.

Tabii, şehitlerin arkasına sığınarak bunu yapmaları ayrıca hüzün verici.

Salih Tuna’nın üç oğlu o meydanlardaydı.

Öyle hakaretler savruldu ki “Bunu yapmayın” diyecek oldum.

Sıra sana da gelecek” tehdidi ile karşılaştım.

Demek gençlik teşkilatı yöneticiliği böyle bir şey.

 

Meral Akşener, Sinan Oğan ve MHP

Yeni Birlik
gazetesinde ilk yazısı yayınlanan Yunus Göksu, MHP genel başkanı olmayı hayal ederken artık partiden ihraç edilme noktasına gelen Meral Akşener’in Çengelköy’deki evinde15 Temmuz gecesi ışıkların geç saatlere kadar ışıl ışıl yandığını, gelenin gidenin sıraya girdiğini ve bu konut trafiğinin de “kutlama amaçlı” olduğunu yazmış.

Artık Meral hanım tellere tırmanamayacağına göre torununu alıp dağa tırmanır.

Ama ondan rica edeceğim.

Meral hanım, lütfen vefakâr eşinizi bu kızgınlık ve öfkeyle azarlayıp durmayın. O sizin hep yanınızda durdu. Başınızsa bir şey gelse yine sizin yanınızda olacak.

Bu arada Sinan Oğan ne yaptı merak ettim. Twitter hesabına baktım 15 Temmuz gecesi, darbe girişimi başladıktan tam 3,5 saat sonra, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konuşmaya başlamasının ve halkın sokaklara çıkmasının ardından “Demokrasi tek çaredir. Demokrasinin alternatifi yoktur” diye bir tweet atmış. Sonra “Yazık ülkeme, asker polis, kardeş kardeşi vuruyor” ya da “Allahım sen ülkemi koru” diye ortaya karışık tweetler. Nereye çekersen çek hesabı. Ve Meclisi bombaladıklarında “TBMM’yi, özel harekatı vuruyorlar. Bunlar Türk subayı olamaz kim bunlar” diye anlamaza yatıyor. Zaten cevabını da Necla Genç adlı takipçisi “Sizi kullanan Pensilvanya papazı ile ABD’nin CIA ve derin devletinin kalkışmasıdır. Konuyu bilmiyormuş gibi davranma” diye yazarak veriyor.

Ve sabah olmuş, erken saatlerde Boğaziçi’ndeki darbeci askerlerin teslim olma görüntüleri düşmüştür ekranlara. Sinan Oğan da bu arada kemale erip ilk kez FETÖ lafını ediyor:

“Feto çetesi 2011'de MHP'ye kaset operasyonu yaptığında ardından Ergenekon ve Balyoz operasyonları yaptığında bunlar devlet için tehdit dedik”

İlahi Sinan bey!

Artık bol bol Turan illerine gidin diyeceğim size. Belki orada bazı okullarda öğretim üyeliği yaparsınız. Kalanlarında tabii.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.