Üzgünüm ama Merkel’e diz çöktüren Erdoğan değil

A -
A +

Alman medyasının bu tür manşetlerinden derin bir haz duyduğumuz muhakkak.

“Erdoğan, Merkel’e diz çöktürdü”
Gururumuz okşanıyor.  Öyle ya, yüzyılların kolonyalistine, koskoca Almanya’ya diz çöktürüyoruz, daha ne olsun.
Ama artık o derin uykudan uyanma vakti geldi.
Haberiniz olsun.  Bir darbe de Almanya’da Merkel’e karşı yapıldı. Hem de aylar öncesinden. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gibi “kontrol edilemeyen” bir ismi normalize etmek gibi “ağır suç” işleyen Merkel bir baktı ki koskoca Cermen İmparatorluğunun medyasını küresel güçler yönetiyor. Alman medyası bulvar gazetesinden sağına, solundan sosyalistine ve yeşiline kadar tamamı Erdoğan ve Türkiye karşıtı yoğun bir kampanya başlattılar. Buna televizyonlar da eşlik etti. Öylesine alçakça, haince ve şerefsizce bir kampanyaydı ki bu tamamen yalan ve çarpıtma üzerine kurulmuştu.
Sadece o değil. Hatırlayın, Merkel’in Almanyası, Rusya ve Putin ile ilişkileri nedeniyle, BMW, Volkswagen, Münih’teki terör fragmanlarıyla da vuruldu.
Ama en kullanışlı malzeme Türkler, Türkiye, Erdoğan ve Müslümanlardı. Hızla ırkçılık üretimine geçildi. 15 Temmuz darbesi Alman medyasını Erdoğan devrilemedi diye üzdü. Bu yüzden darbeyi yapan alçakların hakkını ve hukukunu sorgulamaya başladılar.
Köln’de darbe karşıtı gösteri yapanların etrafı tanklarla ve keskin nişancılarla kuşatıldı. Mitinge katılan 100 bin kişi “20 bin Erdoğan yandaşı” diye küçümsendi. Erdoğan’ın video konferans yapmasına izin verilmedi.
Bir de PKK’nın geçtiğimiz pazar günkü mitingi için Bild’in attığı manşete bakın:
“Aile festivali gibi miting”
Ellerinde 'keleşler' ve üzerlerinde PKK kıyafetleriyle 8-10 yaşlarındaki çocukların boy gösterdiği, Öcalan posterleri, PKK bayraklarının salındığı miting için söylüyor bunu Bild. Diğerleri ise PKK’yı es geçerek “Kürtler Erdoğan despotizmini protesto etti” diye manşetlerle çıktı.
Adamlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar.
Bu yüzden “Erdoğan Merkel’e diz çöktürdü” gibi başlıklar uyuşturucu bir etki oluşturuyor zihinlerde. O başlığı atanlar aslında Merkel’e diz çöktürüp ona Türkiye konusunda istediklerini yaptırmak amacındalar. O da ayakta kalabilmek için Ermeni soykırımı yalanından tutun da “Türkler Alman Devleti'ne sadakatle bağlı olmalı” türünden laflara kadar çuvallayıp duruyor. Lakin yine de işe yaramıyor. Irkçılık öylesine yeniden üretildi ki, daha fazla ırkçı ve Türk düşmanı olmanın ona bir faydası yok. Nitekim Mecklenburg Vorpommern eyaletindeki son seçimlerde AfD adlı ırkçı parti oylarını yüzde 22’ye çıkardı. Merkel’in partisi CDU yüzde 4, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ise yüzde 5 oy kaybetti.
Bu, çok tehlikeli bir yükseliş.
O hâlde biz, Almanya özelinde tüm Avrupa’da devam eden Türkiye, Erdoğan ve İslam karşıtı kampanyaya karşı ne yapıyoruz? Siyasi kurumlar, STK’lar ve medya olarak örneğin.
Önce medyadan başlayalım. Alman medyasının Türkiye’de 50’ye yakın muhabiri ve yazarı var. Peki Türkiye’nin? Bir elin parmaklarını geçmez. Peki, Türk gazeteciler Alman siyasetçilerin basın toplantılarına, konferanslarına katılıp soru soruyor mu, onlarla konuşuyor mu? Hayır. Buradaki Alman gazetecilerin küstahlıkları ile karşılaştırıldığında öyle uslu çocuklar ki. Konfor, maaş terk edilemiyor tabii.
Peki devlet olarak oradaki STK’larla iş birliği yapılarak kuşatıcı bir siyaset ortaya koyabiliyor muyuz? Küresel güçlerin oyuncağı hâline gelen Alman medyasının algı operasyonlarına karşı onların hedeflediği kitleye yönelik bilgilendirme kampanyası yürütebiliyor muyuz?
Hayır.
Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığından(YTB)sorumlu bakanımız Tuğrul Türkeş örneğin, hangi gelecek projeleriyle karşımıza çıktı? Orada yaşayan son iki nesil artık kaybolmak üzere kültür, dil ve din olarak. Ne yapıyoruz? Ana dil eğitimi konusunda hangi adımları attık? Şu anda birinci nesil torunlarıyla konuşamaz hâle geldi, haberiniz var mı?
Alman Gençlik Dairesi Jugendamt, son 30 yıldır Türk çocuklarını (her yıl binlerce) sudan nedenlerle ailelerinden koparıp Alman ve Hristiyan ailelere veriyor ve kültürlerinden, dillerinden ve dinlerinden koparıyor, farkında mısınız? Bu konuda bir çalışmanız ve hazırlığınız var mı?
Dışişleri Bakanlığı ve ona bağlı yurt dışı temsilciliklerimiz ayrı bir yazıyı hak ediyor. Onlara sonra geleceğim.  Ama şu kadarını soruyorum şimdilik:
Dışişleri Bakanlığına bağlı elçilik görevlilerinin üçte birinin ki bu yaklaşık 1.000 kişiye tekabül ediyor; FETÖ’cü oldukları yolunda bilgiler var. Ne yapıldı şimdiye dek?
O yüzden bırakın artık diz çöktürdü hikâyelerini.
Diz çökmek üzere olan biziz, aklınızda bulunsun. Oradaki insanlarımız ve STK’larımız ellerinden geleni yapıyorlar. Siz ise Türkiye’den onları tüketiyorsunuz.

FUAT UĞUR'UN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI

Fetullah, şakirtlerine neden medya yasağı getirdi?
İsviçre’deki FETÖ yapılanmasına ilişkin açıklama
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.