Dışişleri’nin edinilmiş çaresizliği

A -
A +
Şu anlatacağım iki olay bile dünyayı ayağa kaldırmaya yeter de artar bile ama Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Almanya’dan, özellikle güdülenmiş Alman medyasından Türkiye’ye yönelik algı operasyonlarına karşı herhangi bir atak geliştirecek feraseti, aklı bulamıyor bir türlü.
Biri Stuttgart’tan, diğeri Hamburg’dan iki dram.
Stuttgart’ta Emin Esen ve Sibel Esen çiftinin üç çocuğu, anne Sibel Esen hasta olduğu için (gerekçeye bakar mısınız?) Jugendamt (Alman Gençlik Dairesi) tarafından ellerinden alındı. Baba “Ben çocuklarıma bakarım” dediyse de sonuç alamadı. Devreye Umut Yıldızı Derneği girdi. Bir avukat tutuldu. Anne hastaneden çıktı ve Alman Mahkemelerinde görülen dava sonucunda çocukların aileye iade edilmesi kararlaştırıldı.
Bu olay 6 ay önce yaşandı. Ancak asıl amacı Türk çocuklarını asimile etmek olan Jugendamt adlı kripto Nazi örgütü, o zamandan beri, mahkeme kararına rağmen çocukları bir türlü aileye geri vermiyor. Üstelik çocuklar teslim edildikleri aileler ve yurt görevlileri tarafından pazar günleri kiliseye götürülerek Hıristiyanlaştırılıyor. Aile perişan. Baba Emin Esen bana sürekli yazıyor, yetkililere yalvarıyor ama herkes duvar gibi.
Bu olayı defalarca dile getirdim.Peki, sonuç ne? Çocuklar yasa dışı olarak aileye verilmiyor. Kiliseye götürülüp Hıristiyanlaştırılıyor. Bunun tersinin bir Alman çocuğa yapıldığını düşünsenize, Almanya’da kıyamet kopmaz mı? Siz niye ayakta uyuyorsunuz?
 
BU DA İKİNCİSİ, AMA ÇOK DAHA CAN ACITICI
 
Bu kez Hamburg’dan bir olay.
H.B. ve eşinin 11 yaşındaki kız çocuğu öğretmenleriyle yaşadığı tartışmalar sonucunda okulundan kaçar. Çocuk ergenlik dönemine girmiştir ve malum olduğu üzere çeşitli sorunları vardır. Okul yönetimi aileye psikolojik yardım alması gerektiğini söyler. Ama okul yönetiminin haberdar ettiği Jugendamt akbaba gibi devreye girer ve kendilerinin görevlendirdiği psikolojik danışmanı çocuk ve ailesiyle görüştürür. İşler hep böyle yürür ve istikamet bellidir. Çocuk ailenin elinden alınarak bir Heim’a, yani yurda yerleştirilir.
Çocuk Jugendamt’ın yurdunda kalırken iki yıl sonunda anne ve babasıyla görüştürülmemeye başlanır. Aileye “çocuk sizi istemiyor” derler.
Hazır olun şimdi.
Ama bir gün çocuk yurtta intihara teşebbüs eder çünkü bir yurt görevlisinin tecavüzüne uğramıştır. Sonra da yurttan kaçar. Jugendamt görevlileri ona “Baban seni öldürecek” demişlerdir. Oysa baba ve anne çocuklarına sahip çıkmak için onu bulurlar. Çocuk korku içindedir. Ama gel gelelim eve götürmek isteyince Jugendamt yine engel olur. Hatta evin kapısına polisleri diker.
Ne yurda gitmesine, ne de evde kalmasına izin verilen çocuk tamamen başıboş kalmıştır. Sonunda kendinden 7 yaş büyük bir göçmen gence sığınır ve ondan bir çocuğu olur.
 
KÜÇÜCÜK KIZI SOKAKTA BIRAKAN ACIMASIZLIK
 
Jugendamt küçük kızın doğurduğu çocuğu derhâl elinden alır ama kızı yine sokakta bırakır. Aile ise hem kızlarını hem de kızının çocuğunu istemekte.
Nasıl, içiniz şişti değil mi?
Buna benzer yüzlerce olayın televizyonda haberini yapmış, gazetede yazmış biri olarak benim hâlimi düşünün...
Ama bakıyorum, Türk Dışişleri gayet soğukkanlı.
Elçilikler, konsolosluklar gayet sakin. Zorlamalarla artık avukat filan görevlendiriyorlar. Hamburg Konsolosluğu da bu olay için avukat görevlendirmiş. Ama konsolosluk avukatı ailenin Alman avukatıyla “anlaşamayıp” işi bırakmış. Suçlu aile tabii(!) kim olacak?
 
ZALİMİN ZULMÜ VARSA…
 
Yahu harekete geçmeniz için illa bir Türk çocuğunun eşcinsel çifte verilmesi mi gerekiyor? Bu mudur kritik eşiğiniz ve kırmızı çizginiz?
Soyumuz kurutuluyor beyler Almanya’da ve Avrupa’da.
Yukarıda anlattığım iki dram bir insanlık suçu, insan hakları ihlali.
İki lafın sonunda mangalda kül bırakmayanlara soruyorum özellikle.
Neden elleri kolları bağlı duruyorsunuz? Nedir bu çaresizliğin sebebi?
Zor işler tabii. Konuşmak nasılsa daha kolay.
O vakit “Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var” deyip geçelim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.