Adalet; kıldan ince, kılıçtan keskince

A -
A +
Biliyorum, OHAL kapsamında kurulan KHK komisyonları gerekli incelemeleri yapıyor. BİMER ya da CİMER müracaatları alıyor. Öyle ince bir çizginin üzerinde yürünüyor ki, bazen hak ve adalet kavramlarıyla bağdaşmayacak pek çok olay yaşandığı da oluyor.
Şüphesiz mağduriyetler ya da olası mağduriyetler konusunda yazmak, ülkemizde bıçak sırtı bir mesele. Hukuku insanlar arası ilişkileri biçimlendiren, adalet ve ahlaki değerleri gerçekleştirmekle yükümlü bir sosyal kontrol sistemi olarak tanımlayabileceğimize göre, yargı mekanizmasının da hukukun genel kavramları ışığında doğru, adil ve etkin çalışmasını istemek bireylerin hakkıdır.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’ye yönelik operasyonlar nihayet radikal ve kökten bir çözüme yönelik yürümeye başladı. Lâkin FETÖ denen terör örgütü öylesine ahlaksız yöntemleri kullanıyor ve alçakça takiye yapıyor ki bu arada gerçekten mağdur insanlara yönelik de bir güvensizlik ortamı oluşuyor ister istemez. Tarafıma epey mektup gelmekte ve gelen her mektuba zorunlu olarak bu gözle bakıyor ama öte yandan da “Ya gerçekten mağdursa” sorusu insanın beynini kemiriyor.
Hepsi de çok yakıcı sözlerle yardım istiyor. Yaptıkları başvurulara cevap alamadıklarından, bu hain örgütle hiçbir alakaları olmadığından ve FETÖ’cü olarak damgalanmak için hiçbir kritere uymadıklarından söz ediyorlar. 
Bunlardan bazılarını burada yayınladım ve gerçekten de pek çoğu görevlerine geri döndü. Nurulkadir Gündüz gibileri de var. Savcılık süreci bitmiş, suçsuzluğu ispat edilmiş ve takipsizlik kararını Millî Eğitim Bakanlığı’na göndermiş ama hâlâ görevine iade edilmiyor. Nedeni belirsiz. Nurulkadir Gündüz “Fevri konuşmak istemiyorum, sabırla bekliyorum. Devletimizin imtihanı adaletle” diyor haklı olarak.
Gelen mektupların tamamını yayınlamam mümkün değil dediğim gibi. Yüzlerce sayfa tutuyor.
Ancak şunu isteyebilirim.
Aşağıda isimlerini ve iki üç cümleyle yazdıklarını özetlediğim insanların durumuna yeniden ya da acilen bakılabilir. Şüphesiz kurulan komisyonlar çalışıyorlar ama bu zor görevin üzerlerine yüklediği büyük bir sorumluluk da var.
Manisa’da polis memuru olan İBRAHİM KALMAZ 6 aydır açıkta olduğunu, FETÖ örgütüne hiçbir şekilde bulaşmadığını söylüyor.
Sözleşmeli subay olarak 2014 yılında göreve başlayan, 17-15 Aralık konusunda farklı düşündüğü anlaşılınca FETÖ'nün şok mangalarından geçen ÖMER TAŞKAN, okuldan ayrılmak zorunda kalmış; ama 2015 yılında polis akademisine girmiş. Darbe gecesi Gölbaşı’nda Özel Harekât Daire Başkanlığındaymış. “Bu adi heriflerle mücadele için and içerek göreve başladım ama bir FETÖ mağduru olarak mesleğimden ihraç edildim” diyor.
TALİP ÖZKAN Adana’da öğretmen. 15 Temmuz sonrası açığa alınmış, üç ay sonra görevine iade edilmiş ve iki ay görev yaptıktan sonra yeniden açığa alınmış. Geçmişte Bank Asya’da hesabının olduğunu ama FETÖ ile hiçbir bağının bulunmadığını yazıyor.
ALİ ÖZLÜ Giresun’da tarih öğretmenliği yaparken 14 Ekim’de açığa alınan 2400 öğretmenden biri. FETÖ’ye ait hiçbir gazete ve dergiye aboneliğinin bulunmadığını, bankalarında hesap açtırmadığını, bu yapının denetimindeki sendikalara üye kaydı yaptırmadığını ve hiçbir toplantılarına katılmadığını, çocuklarının onların okullarına gitmediğini, hiçbir bağış da yapmadığını belirttikten sonra açığa alınmasını anlayamadığını yazıyor.
Ankara Üniversitesi DTCF sosyoloji bölümü mezunu bir komiser yardımcısı NAHİT AVCI. O da 4 aydır açıkta. Mektubunda “ByLock, eagle, himmet hiçbiri yok bende-olamaz da zaten ancak bu zor dönemde AK Partili olmasam bile seçilmiş hükûmetimin-demokrasinin yanında olan ben açığa alınıyorum. Gerçekten çok saçma ve garip” diyor.  
Açığa alınan memurlardan biri olan KEREM YÜKSEL Denizli İli Göç idaresi Müdürlüğünde uzman yardımcısı olarak çalıştığını anlatıyor. Kerem Yüksel 15 Temmuz sonrası 1 Ekim 2016 tarihinde ihraç edilmiş. Suçlamalardan aklanınca iade edilmiş 17 Ekim’de; ama hâlâ adının iade listesinde olmadığını anlatıyor ve zaten hiçbir kritere uymadığını söylüyor.
Samsun’dan ŞABAN SAĞLAM yıllarca taşeron şirketlerde işçi olarak çalıştıktan sonra düzenli bir işi olması için bankalara başvurmuş güvenlikçi olarak. 2012 yılında Bank Asya’dan cevap gelmiş ancak orada da 8-9 ay çalıştıktan sonra ayrılmış.  Örgütle hiçbir bağlantısının olmadığını aktarıyor Şaban Sağlam. Kurs, sendika, himmet, okul, telefon; hiçbiri. Ancak o vakitten beri çalıştığı infaz koruma memurluğundan ihraç edildiğini belirtiyor ve adalet istiyor...
30 yıllık din ve ahlak öğretmeni olan AHMET YALÇINKAYA da bu örgütle hayatının hiçbir döneminde, hiçbir biçimde ilintisinin olmadığını uzun uzun anlatıyor.
Bilecik’ten RECEP ALKANAT çok uzun bir mektup yazıp mağduriyetini anlatmış.
AYŞE KIZILER Sağlık Bakanlığı’ndaki görevinden kendisini ihraç ettirenlerin isimlerini veriyor ve onların FETÖ ile bağlantılı olduklarına dair bilgileri aktarıyor. Ve tabii durumunun düzeltilmesini istiyor.
ÜNAL YETKİN sadece tek cümle yazmış:
“Hiçbir kritere uymadığım hâlde üç aydır açıktayım...”
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi meslek yüksekokulunda tarih okutmanı olarak görev yapan DERYA DÜNDAR 29 Ekim 2016’da ihraç edilenlerden. İhraç edilme sebebinin ise FETÖ ile bağlantısı bulunmayan bir dershanede çalıştığı sırada maaşlarının bu kurum tarafından Bank Asya’dan ödenmesi olduğunu söylüyor. Bu örgütle uzaktan bile ilişkisinin bulunmadığını belirterek yardım istiyor.
ALPER ÇAKIROĞLU ise 2007’de Dış ticaret Müsteşarlığının sınavlarını kazanarak uzman yardımcısı olarak göreve başlamış ve 2011-2015 yılları arasında Tahran’da Ticaret Müşavir Yardımcısı olarak görev yapmış. Ülkeye döndüğünde Başbakanlık Sektörel İzleme ve değerlendirme Birimi’ne atanmış. Annesi gazeteci Perihan Çakıroğlu’nun Bugün gazetesinde köşe yazarı olması hususu kullanılmış bu atamada. Annesinin FETÖ ile ilgisi olmayan, gazeteye kayyum atandıktan sonra da çalışmaya devam eden gariban bir gazeteci olduğunu belirten Alper Çakıroğlu 15 Temmuz’a dek sayısız başvurularda bulunmasına rağmen eski görevine iade edilmediğini, darbe girişimi sonrası da ihraç edildiğini anlatıyor. Alper Çakıroğlu kendisine bu muameleyi yapanlar hakkında ilginç iddialar da dillendiriyor bu arada.
2013 yılında taksitle bir ev alan ve taksit ödemelerini inşaat şirketi hesabı bulunan Bank Asya’ya yapmak zorunda kaldığını belirten Komiser Yardımcısı SAVAŞ DEMİR masum olduğunu ve FETÖ’yle hiçbir bağlantısının olmadığını belirtiyor.
SONUÇ
Çok hassas bir süreçten geçiyoruz. Kurumlar için de zor bir dönem. Ama yapılacak bir şey yok. Herkes elini taşın altına koyacak. Tek bir haksızlık bile altından kalkılamayacak kadar büyük bir sorumluluk omuzlarımızda...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.