Cambaza bak referandumu

A -
A +
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün 7 ay önce söylediklerini yine tekrar etti: “Bizimle istişare etmeden, danışmadan böyle bir işe kalkıştılar” Aslında referandumdan iki ay önce Neçirvan Barzani bir parlamento heyeti ile birlikte Türkiye’ye gelmek istemiş ve randevu talep etmişti Ankara’dan. Ama cevap alamadı. Sebebi çok açıktı: “Bana haber vermeden düğün yapmaya karar vermişsin, davetiyeyi iletmek üzere yanıma gelmek istiyorsun.” Peki, Barzani referandum kararını açıklamadan önce yıllardır IKBY ile iyi ilişkilerin mimarı olan Erdoğan’la bu fikrini istişare etseydi ne olacaktı? Erdoğan ona “İyi düşünmüşsün kardeşim. Bir an önce yap, ben arkandayım” mı diyecekti? Şüphesiz hayır. Acaba Barzani ve arkadaşları Cumhurbaşkanı’nın 21 Mayıs 2015 tarihinde ATV-a Haber ortak yayınında söylediklerinden yola çıkarak mı bu kararı “Kendi kendilerine gelin-güvey olarak” almışlardı? Rudaw Tv bunu “Erdoğan Bağımsız Kürdistan’a yeşil ışık yaktı” diye verdi. Ancak devlet işlerinin basın üzerinden yürümediğini en iyi Barzani bilir ve bu ihtimal dışı. Erdoğan o programda Mehmet Barlas’ın yönelttiği “Mesud Barzani'nin açıklamaları ve Amerika'nın Kuzey Irak'ın bağımsızlığına yeşil ışık yakması sizi Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak düşündürmüyor mu?" soruyu tam olarak şöyle yanıtlamıştı: "Bu olayı biraz detaylı ele almak lazım. Şu anda bunu Irak'ın birinci derecede kendi iç meselesi olarak değerlendirmek gerekiyor. Yani Irak, kendi içinde eğer böyle bir eyaleti bu şekilde bölünme ile neticelendiriyorsa bu onun iç sorunudur, bizi ilgilendirmez.” Ben de tam bu görüşteyim, ama öte yandan Erdoğan’ın bugün, o zamanki düşüncesine ters gibi görünen tutumunun da doğru olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki; Altında, tüm dünyanın, özellikle de küresel kurtların paylaşmak için birbirini tırmalayıp devletleri parçaladığı petrol yatakları bulunan belalı bir coğrafyada oturacaksın, hemen yanı başında DEAŞ ve PKK terörünün cirit attığı ve hatta bir terörist devletin (PYD-YPG) kurulmak üzere olduğu, iç savaşın devam ettiği bir komşuyla sınırdaşlığın olacak ve sen bağımsızlık referandumu işine paldır küldür girişeceksin. Sonra da “Ben yaptım, oldu, hadi beni destekle. Aramızda bu kadar iyi ilişki var” diyeceksin. Olmaz! Bu senin hakkın ama şimdi olmaz. Böyle bir kararı, komşun ve iyi ilişkin olan Türkiye’nin sınırlarını tehlikeye atmak pahasına tek başına veremezsin. Bu yüzden diyoruz ki Barzani yıllardır kendisiyle ve ülkesiyle geliştirilen iyi ilişkilerin, dostluğun ve verdiği sözlerin hatırına, gelip bu fikrini Tayyip Erdoğan ile istişare etmeliydi. Etseydi ve “Ne yapabiliriz” diye sorsaydı Erdoğan’dan hangi yanıtı alırdı? Muhtemelen şöyle: “Tamam kardeşim. Bu sizin hakkınız olabilir. Daha önceden söylediğim gibi bu Irak’ın iç sorunudur deriz. Amma velâkin şu anda ortalık kan gölü. Belalı bir coğrafyada oturuyorsunuz, oturuyoruz. Sınırlarımızın ötesinde neler olduğu ve ülkemizi nasıl tehdit ettiği ortada. Bu referandum ülkemizin aleyhine bir durum oluşturur ki biz buna tahammül edemeyiz. Kaldı ki bağımsızlığınızı kazansanız ne olacak? Ne kadar bağımsız olacaksınız? Petrollerinizin sahibi siz misiniz misal? Ekonominiz dışa bağımlı. Topraklarınızdaki PKK ile baş edemediğinizi kendiniz söylüyorsunuz. Bağımsız olunca mücadele edebilecek misiniz? Bu bize yönelik terör tehdidini daha da artıracak. Gelin bunu gündeme getirmeyin ve ileriki tarihte her şey rayına girdiğinde ve bölge daha güvenli hâle geldiğinde buna birlikte karar verelim.” Gelgelelim, Barzani bu istişare için başvurmasa bile biz onu çağırıp bu kararın nelere mal olacağını ona söyleyemez miydik, o da ayrı bir mesele.    ŞİMDİ NE OLACAK? Olmadı ve ilişkiler bu noktaya geldi. Durum böyleyken Türkiye ne yapmalı? Bir kere bu referandumun bir odak değiştirme operasyonu olduğunu görmeliyiz. Diğer ülkelerin tepkilerine hiç aldanmayalım. ABD desteklemiyor gibi görünüyor ama Erbil’de yıllardır büyükelçilik binası inşa ettiriyor. Hem de Türk müteahhitlere. İran deseniz yazar İlhami Işık’ın deyimiyle zehirli sarmaşık. Ekonomik ve askerî yaptırımlar için tüm seçenekler ve parametreler hesaba katılmalı ve birkaç hamle sonrası masada olmalı. Biz ekonomik yaptırım uygularız onlar Kuzey Irak’ı İran mallarıyla doldurur. Keza İsrail alesta bekliyor. Biz Katar için hava koridoru oluşturmadık mı? Oradan pay biçelim. Ya ABD Suriye koridorunu PYD ve YPG'yi kullanarak  açarsa? Vanayı kapatmak etkili olur. Fakat petrol akmadığında dünya petrol fiyatları nasıl etkilenir ve diğer ülkeler buna ne der? Fiyat artışlarından Türkiye etkilenmez mi? Düşünmeliyiz. Bizi içeride en çok kim kışkırtıyor bir de ona bakalım; Hürriyet, Sözcü, Yeniçağ, Aydınlık, Fox Haber, Kanal D haber vd. Meselenin bir de insani boyutu var. Geriye bize küskün bir Kürt halkı bırakmamalıyız. Söylediğim gibi. Türkiye Afrin’i konuşur ve müdahaleye hazırlanırken ve hemen burnumuzun dibinde YPG devleti kurulurken biz Barzani ve Kuzey Irak’a odaklandık. Farkında mısınız, Şam rejimi de YPG’lilere mesaj gönderdi, bağımsız devlet olmanızı görüşebiliriz diye. Cambaza bak referandumu dememin sebebi bu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.