Bizim dizilerin eli niye armut topluyor?

A -
A +
Amerikan ABC televizyonunda yayınlanan Designated Survivor adlı diziyi çok konuştuk geçen hafta. Türkiye ve Erdoğan karşıtı, ABD Başkanı’na Fetullah alçağının saygın bir bilgin-din adamı olduğunu söyleten bir dizi bu. Algı çarpıtmalarıyla ve operasyonlarıyla dolu olan son bölümü Türkiye’den büyük tepki aldı.
Her zamanki gibi bunun nasıl olabildiğini sorduk.
Hâlâ kabullenmekte zorlandığımız konu şu.
ABD’de medya ve sinema sektörü büyük oranda devletin (CIA, Pentagon, silah kartelleri, FBI vb. olarak okuyun) denetimi altındadır. Gerektiği zaman Amerikan devletinin ve sermaye gruplarının çıkarlarını seslendirirler. Kolaylıkla hatırlayacaksınız, ABD Irak’ı işgal etmeden önce filmleri çevrildi, fos çıkan kimyasal silah iddiaları dillendirilmeden önce bunun senaryoları yazılıp Hollywood’da çektirildi, işgalden sonra da Amerikan askerlerinin kahramanlık destanları ve o ülkeleri nasıl büyük tehlikeden kurtardıkları, aslında ne kadar insancıl oldukları anlatıldı. Sanki Ebu Gureyb Hapishanesindeki ahlaksız işkenceler yokmuş, 1 milyona yakın insan onlar tarafından katledilmemiş gibi.
Aynını Afganistan’ın işgalinde, daha geriye gidin Vietnam’daki o korkunç savaşta görürsünüz.
Hemen sazan gibi atlayacak çokbilmişler için söyleyelim.
ABD Vietnam bataklığına boğazına kadar gömülüp, binlerce askerinin ölüm haberleri ve cenazeleri, yaralıları gelince Amerikan halkı sokaklara döküldü savaş karşıtı protestolarla. O vakit derhal diğer derin devlet aklı devreye girdi ve “onurlu bir geri çekilme” için hazırlıklar başladı. Önce Hollywood’a, savaş karşıtı filmlerin siparişleri verildi. O filmler seyirci rekoru kırdı. Hair filmi onlardan biriydi. Tepkiler arttıkça arttı ve sonunda Paris’te Ho Şi Minh ile anlaşma imzalandı. Daha sonra da bu sürece bir krema atılıp “Doğum Günü 4 Temmuz” filmi çektirildi.
Kısaca Hollywood Amerikan devlet mekanizmasının eğlence sektöründeki aparatıdır.
Medyası da aynı şekilde. Bugün ABD’de aleni şekilde iki medya görüyoruz. İki Amerikan devleti arasındaki savaş nedeniyle. Biri fake news, yani Trump karşıtı olanlar, diğeri de Cumhuriyetçi, yani demokratların karşıtı olanlar.
Onlar da boş durmuyor. Trump karşıtı ne kadar Hollywood demokratı varsa hepsinin taciz ve tecavüz vakaları ortaya çıktı ve diz çöktürüldü. Artık Trump karşıtı “Demokrat Hollywood”un itibarı yerlerde sürünüyor.
Ama aynı ABD sineması ve medyası ülke çıkarları için tek beden olurlar.
Aynını Avrupa için de düşünün. Bakınız aşağılık Alman medyasına. Çirkefliğin batağında yüzmeye çalışıyorlar ve her geçen gün daha da batıyorlar.
Bu yüzden bizler bunlara KIZMAK YERİNE KARŞI HAMLELERİMİZİ yapmalıyız.
Şimdi gelelim başlıkta ipucunu verdiğimiz meseleye.
 
BİR MİLYAR İNSAN TÜRK DİZİLERİNİ İZLİYOR
Dünya artık Türk dizilerini seyrediyor, bu günümüzün çarpıcı ve sevindirici bir gerçeği.
Türkiye dünyada dizi ihraç eden en büyük 10 ülkeden biri konumunda şu anda. Bunu biz söylemiyoruz, dünyada izlenme oranlarını belirlemek üzere kurulmuş olan ve 100 ülkede 5 bin 500 kanalı takip eden Euro Data TV World Wide verileri anlatıyor. Sıralamada Türkiye, Rusya’nın önünde ve ABD’yi yakından takip etmekte.
Kısaca 80’den fazla ülkeye Türk dizileri gidiyor.
Meksika’da Brezilya dizileriyle başa baş durumda Türk dizileri. Avrupa’nın tam 19 ülkesi Türk dizilerini izliyor. Hem de reyting rekorlarıyla.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Türk dizilerinin dünyada bir milyara yakın izleyicisi var.
Bunun ne denli büyük bir imkân olduğunu anlatmak için sanırım daha etkili bir veri olamaz.
O hâlde bu etkili alanı aynen ABD ve Avrupa gibi değerlendirmek gerekmez mi?
Bakın, aynen ABD gibi, senaryonun gidişatı zorunlu kılıyormuş gibi ya da alttan alta subliminal mesajlar verebilmenin binbir türlü yolu vardır.
Hollywood bunu çok iyi yapar.
Örneğin, şöyle bir sahneye rastlayabiliriz Hollywood filmlerinde.
Birbirine âşık bir kadınla erkek kıskançlık nedeniyle kavga ederken kızın bir anda ağzından “Müslüman mı olmaya karar verdin, beni eve mi kapatacaksın? Dediğini yapmazsam dövecek misin?” sözleri “öylesine” dökülüverir. Evin oğlu savaşa gitmeye kalkıştığında çıkan tartışmada annesine babasına “Orada masum insanları öldürüyorlar, vicdani sorumluluklarım var” der. Sanki o savaşı ABD’nin çıkardığı, onlar yüzünden milyonlarca masum insanın öldüğü bilinmiyormuşçasına.
Kısaca onlar YALAN üzerine kurarlar algı mekanizmalarını, bizler ise DOĞRULARIMIZI ANLATAMIYORUZ ya da bu konuda istekli değiliz her nedense.
“O işler öyle olmuyor” diyen o “çokbilmiş”lerin sesini duyar gibiyim.
Tek söyleyeceğim var:
Hadi canım sen de!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.