Kimyasal Kadri mi yoksa Spiker Keser mi?

A -
A +
Âdeta “Kırk satır mı kırk katır mı?” sorusu.
“Suriye’ye müdahale edildi, siz farkında değil misiniz? Kimyasal silahtan arındırıldı, artık sadece Klorin atıyorlar ki çok da öldürücü değil diyen Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Kadri Gürsel mi yoksa “Sivil öldürmeye niyetimiz olsaydı Cihangir, Etiler, Nişantaşı ve TBMM’den başlardık” diyen, şimdi öğrendiğime göre istifa etmiş olan Akit Tv Spikeri Ahmet Keser mi.
Şaka değil, biri İdlib’de 500 sivili katleden CL2 gazından, yani Klorin’den “Çok da öldürücü değil” diye övgüyle söz ediyor. Sanki Hitler’in çürümüş bir zombi olarak zuhur eden kişiliği. Diğeri de alt bellekten bir katliam mesajı veriyor.
Melih Altınok’un deyimiyle Kimyasal Kadri ile Ahmet Keser birbirini tamamlıyor.
İkisinden birini seçmek zorunda mıyız? Böyle örnek çok var. Aşağıda sıraladığım çiftlerden hangisi size hitap ediyor, bir düşünün.
Misal, asansörde halvet üstadı Nurettin Yıldız mı yoksa “16 Nisan’da Evet çıkarsa hepinizi yeniden denize dökeriz” diyen CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt mu?
“Erkek kadından ayrılmak için sakal bırakmalıdır. Yoksa yakınına gelene kadar onu kadın zannedersin. Allah muhafaza bir sürü düşünceye girersin” diyen Saffet Umul adlı “Hoca”yı mı yoksa 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerle mücadele eden halkı boğaz kesmekle suçlayarak “Tekbir getirerek, boğaz keserek mi demokrasi mücadelesi verilir. İnandığınız Allah’ınız belanızı versin” sözleriyle aşağılayan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu mu bağrımıza basmamız gerekir?
"Kadınlar öldürülüyor diyorsunuz. Ne yapalım öldürüyorsa, polis yakalayıp, cezasını veriyor” diyen Çorum İl Genel Meclisi Başkanı Halil İbrahim Kaya mı yoksa “Hiçbir şeyden tiksinmiyorum şehitler ölmez vatan bölünmez lafından tiksindiğim kadar” diyen, bazen de kapının önünde oynayan çocukların üzerine kızgın yağ dökmeyi ya da ezan okuyan imamı kesmeyi planlayan CHP Parti Meclisi Üyesi Sera Kadıgil mi?
Trabzon’un Of ilçesinde afet ve acil durumlarla ilgili eğitim veren müftülük çalışanı Ayşe Yılmaz’ı “Sen kimsin de bize vaaz veriyorsun? Bizim kadınlardan alacağımız eğitime ihtiyacımız yok” diyen Belediye Başkan Vekili Halil Alireisoğlu mu yoksa KHK’daki “Darbeye direnen sivillere cezadan muafiyet” maddesiyle ilgili olarak “Bu düzenleme, benim bir sürü itim var, bunları salarım sokağa ve af bile getirebilirim mantığıdır” diyerek 15 Temmuz şehitlerimize “it sürüsü” hakaretinde bulunan CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan mı?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan için buraya aktaramayacağım çirkinlikte sözler kullanıp hakaret eden CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan mı yoksa "Kızlar'ın pantolon giymesinin, kaşlarını aldırmasının, üniversiteye gitmesinin günah olduğunu" söyleyen ilahiyatçı İhsan Şenocak mı? 
Minibüste başörtüsü taktığı için bir genç kızı darbeden CHP üyesi kadın mı yoksa yine dolmuşta şort giydiği gerekçesiyle bir genç kızı döven maganda mı?
Hangisini alırsınız?
Dikkat ederseniz bir tarafta insan hayatlarını dizayn etmekle alakalı sözler ve şiddet içeren davranışlar var. Öte yanda da âdeta bir Hitler rejiminin korku ve sefaletini özleyen Kemalist ve faşistlerden müteşekkil bir güruh.
Muhalefet, medyası ve siyasetiyle ikinci gruptaki faşistleri başarıyla görmezden gelip diğerlerini öne çıkarmayı çok iyi beceriyor. Bundan dolayı hiçbir vakit utanç duymuyorlar. Öyle ki iktidara gelirlerse bugün hükûmet yanlısı olarak niteledikleri tüm gazeteleri ve televizyonları kapatacaklarını söyleyebilen CHP Milletvekili Gürsel Tekin kadar pişkinler.
Aslında iki tarafı yazmak da riskli. Murathan Mungan’ın şiirindeki gibi “Ya içindesindir çemberin ya da dışında” durumu.
Ben bu yüzden “adam” olamıyorum! Yıllar önce arkadaşlıktan tardettiğim eski bir solcu 5 sene sonra bir mesaj atmış bana ve şöyle diyor:
“Hâlâ farkında değil misin, kimseye yaranamıyorsun. Bu yaptığın yalakalıklarla Cumhurbaşkanı’nın dizinin dibinden ayrılmaman gerekirdi, neredesin?”
Bari birilerine yaran değil mi?
Ne acı ve acıklı. Bir insanın yurt sevgisi ve fikri inancını “Birilerine yaranma ya da dizinin dibinde olma” koşuluna dayalı olarak inşa etmesi ve bu argümanı bir eleştiri malzemesi diye kullanabilmesi.
Keşke tüm bu saçmalıklardan başımızı kaldırıp ruhumuzu okşayan, bizi gururlandıran başarılara odaklanabilsek. Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin’in duyurularından öğrendim ben de haberi:
“Samsun Ayvacık Anaokulu Müdiresi Nurten Akkuş öğretmen Global/Küresel Öğretmen Ödülü’ne (Global Teacher Prize) 173 ülkeden yapılan 30.000 başvuru arasından seçildi ve dünyanın en iyi 10 öğretmeni arasına girdi. Bunu bizzat Bill Gates duyurdu.”
Ne kadar övünsek yeridir ama asıl mesele bu başarıları yenileriyle çoğaltmak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.