YEP umut verdi ama bu sorunlar da çözülecek mi?

A -
A +
Bugün ilgimi çeken ve gündemle ilgili okur mektuplarına yer ayırdım. Son 4 aydır dövizi bir enstrüman olarak kullanan küresel çetenin oyunları ile ekonomik türbülansa giren ülkemiz için güzel adımlar atılıyor. Dün de Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı, Orta Vadeli Plan olarak da adlandırılan Yeni Ekonomik Plan’ın (YEP) detaylarını öğrendik. Ama YEP’ten önce zaten birtakım adımlar atılmıştı dövizle ilgili işlemlere yönelik. Onlardan biri de ihracatçılarımızın döviz gelirlerini Türk Lirası’na çevirmesiyle ilgiliydi. Lâkin, çıktığında “Bravo, çok iyi düşünülmüş” diye alkışladığımız kararnamede bir sorun vardı. Bunu bize hatırlatan da İSTOÇ’tan ihracat yaptığını bildirenAdnan Çetintaş adlı orta ölçekli bir iş adamı. Önce söz konusu kararnameyi hatırlayalım: “Türkiye’de yerleşik kişiler tarafından gerçekleştirilen ihracat işlemlerine ilişkin bedeller, ithalatçının ödemesini müteakip doğrudan ve gecikmeksizin ihracata aracılık eden bankaya transfer edilir veya getirilir. Bedellerin yurda getirilme süresi fiilî ihraç tarihinden itibaren 180 günü geçemez. Söz konusu bedellerin en az %80’inin bir bankaya satılması zorunludur.” Gerçekten de Türk parasının değerini koruma ve dövizle ticareti asgariye indirme açısından olumlu olarak nitelenebilecek bir tebliğ ama bir sorun var. Dediğim gibi bunu ismini verdiğimiz iş adamından öğrendik. Adnan Çetintaş, bu tebliğin bankalara yeni kazançlar, kendilerine de kayıplar getirdiğini ifade ediyor. Çünkü bu düzenleme nedeniyle dövizini Türkiye’ye getirip Türk lirasına çevirecek olan ihracatçı, ihracatına aracılık eden bankadan bu işlemi yaptıracak zorunlu olarak. Ve banka da bu işlemi günlük kurdan aşağı bir bedelle gerçekleştirecek. Bu durum ihracatçı için İLK KAYIP olarak eksi hanesine yazılacak. İkinci kayıp ise ihracatçı iş adamı üretim için yeniden ithalat yapması gerektiğinde, yeniden döviz satın almaya kalkıştığında yaşanacak. Alış ve satış arasındaki fark da bankanın kâr hanesine yazılacak. Bu arada dövizdeki olası oynaklıklar da ihracatçı iş adamının hanesine kayıp olarak girecek. Tabii ihracat bedelinin yüzde 80’i denebilir ama Adnan Çetintaş, bu oranın üretim için yeni ithal ara mal getirtme söz konusu olduğunda çekirdek parası bile sayılamayacağını ifade ediyor.   GÖÇ İDARESİNDE İNTERNET SORUNU VE SÖYLENTİLER   Aşağıdaki mektup da okur ve izleyicilerimizden Maksat Kurbanoğlu’na ait. Olduğu gibi yayınlıyorum: Merhaba Sayın Fuat Bey,Uzun süredir köşe yazılarınızı takip ediyorum. Kaleminiz ülkemizin önemli konularına dokunuyor. Bunun için size bir vatandaş olarak içtenlikle teşekkür ediyorum.Bir vatandaş olarak ülkemizde karşılaştığım sorunu sizinle paylaşmak istiyorum. Benim ailem yabancı ülke vatandaşı ve yıllardır aile ikameti ile ikamet etmekte. Bu işi son yıllarda Göç İdaresi’ne devrettiler. Daha önce Emniyet Müdürlüğü’nün birimi bakıyordu. e-Devlet uygulamaları ile beraber bu hizmet dijital hâle getirildi. Bir bakıma iyi de oldu. Yalnız her işin bir FAKAT'ı var maalesef. İşte yine mevcut ikametin yenileme zamanı geldi.Göç idaresinin https://e-ikamet.goc.gov.tr/Ikamet/Basvuru/UzatmaBasvurusayfasındaki https://e-ikamet.goc.gov.tr/Ikamet/UzatmaGecisGiris/UzatmaBasvuruformunu doldurarak ilerlemek istedik. Fakat bir türlü işlemimiz olmadı. Teknik olarak bilgisayarı, tarayıcıları değiştirdik. Farklı cihazlardan günlerdir defalarca denemeler yaptık fakat nafile. Herhangi bir hata belirtisi almadığımız gibi sonuca da ulaşamadık. En sonunda 157 destek hattını aradım. 10 dakika müzik dinledikten sonra bir bayan görevli cevap verdi. Sorunu anlattım. Cevap olarak dediği şu:“Sistemde bakım var, dolayısı ile işlem yapamazsınız.”Bakımın ne zaman biteceğini sorunca da kesin cevap yok, süre belirsiz. “Siz sürekli arada bir deneyin” diyor. Dedim ki “Madem bakım var, bunu ilgili sayfadan neden duyurmuyorsunuz?”Bu sorum da cevapsız tabii ki. Oysaki “Vatandaşı Bilgilendirme Yasası” gereğince bildirim olması gerek. Peki, dijital değil de doğrudan kuruma gelip evrakları teslim etsem. “Yok, önce online başvuracaksınız” diyor. Ee, sayfanız çalışmıyor, ne olacak peki? Bizim de süremiz bitiyor bu arada. Süre bitip cezaya kalırsak ne olacak? O zaman gecikme cezası ödeyecekmişiz. Şikâyetimi ilgili sayfanın on line şikâyet formuna da yazıp ilettim. Maalesef herhangi bir dönüş yok, çözüm de yok.Şu an bizim gibi çözüm arayan çok aile var. Söylenti de çok tabii. Kimileri sizin daha önce yazdığınız gibi devlet birimlerinde işlerin bilerek aksatılması yönünde, kimisi de mevcut ekonomik zorluklarda bir şekilde kaynak aranıyor. Bu şekilde bizim gibi insanları bilerek cezaya bırakıp, miktarı ne olursa olsun, para toplamak gibi.Sebebi ne olursa da şu an mağdur durumdayız. Mağdur bir vatandaş olarak sizinle paylaşmak istedim. Bilginize, saygılarımla... Okurumuz Maksat Kurbanoğlu kendini çok iyi ifade etmiş, ben ekleyecek bir şey bulamadım. Umarım bu konuda aksayan hususlar giderilir.
  MASLAK ACIBADEM HASTANESİNDE YAŞANANLAR   Aşağıdaki mektup da 16 Eylül tarihinde geçirdiği kaza sonucu yakını tarafından en yakın sağlık kuruluşu olan Acıbadem Maslak Hastanesine kaldırılan Emine Seçim Cotton’dan. Emine Hanım o gün hastanenin acil servisine giriş yapıyor. Oradaki görevliye önce SGK emeklisi olduğunu iletiyor ve nüfus cüzdanını uzatıyor. Almıyorlar ve “Bizde kaydınız var” deyip onu acil odasına sevk ediyorlar. Sonra da Ortopedi Uzmanı Dr. Mehmet Selçuk Saygılı muayene edip “Kırık yok” diyor ama yine de RÖNTGEN istiyor.
Devamını Emine Hanım anlatsın:
“Faturada yazdığına göre 3 yönlü sağ elröntgeni çekildi. O sırada röntgen servisinden bir telefon geldi, oraya gidip döndüğünde “Bir çatlak olduğunu düşünmüştüm ama klinik muayene bunu göstermiyor” deyip durumumu nazikçe izah etti. Bana yapmam gerekenleri tek tek anlatıp ATEL taktı.
Sonra da benden ödeme istediler. Onlara acil geldiğimi ve SGK emeklisi olduğumu tekrar hatırlattım ama faturayı önüme uzattılar.İstedikleri ödeme beni ve eşim Bernard Cotton’u çok şaşırttı.
Röntgen 614 lira, Neopren el bilek ateli 42 lira olmak üzere KDV ile birlikte toplam 701,53 TL.
Ben ve eşim şoke olduk. Basit bir el röntgeni ve atel için istenen para aşırıydı. Sordum ama “bizde böyle” dediler. Üstelik ben ısrarla SGK emeklisi olduğumu, acil servise geldiğimi ifade etmeme rağmen “Bağlı olduğu kurum” şıkkının karşısına KURUMSUZ yazmışlar.
Ben rahmetli duayen bir gazetecinin68 yaşındaki kızı, millî ve vatansever bir kadın olarak size açıklamak mecburiyetinde olduğuma karar verdim. Ülkemizde azımsanmayacak bir sağlık turizmi bulunmakta. Bu gibi tutumlar bir süre sonra turizme darbe indirecektir. Ben ülkemi, ikinci vatanım olan Fransa’da şerefle temsil eden bir kadınım. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın vatandaşlardan beklentisi doğrultusunda başıma gelenleri gerekli kurumlara bildirdim. Saygılarımla...”   DEVLETİN ÖZEL OKUL YARDIMLARI HANGİ KRİTERLERLE VERİLİYOR?   Mektubun sahibi Mithat Kama. İki oğlunu okutuyor ve işsiz. Eşi 18 yıllık bir öğretmen ve özel bir eğitim kurumunda öğretmenlik yapıyor. Gerisini o anlatsın: “Karım 18 yıllık öğretmen ve 3000 TL maaş alıyor. Maaşının dörtte birinde haciz var. Yani 2250 TL eline geçiyor. Çünkü oğlumuzun birini bu yıl, bu özel okula kaydettirdik. Seneye daha iyi liseye girebilsin diye. Okul, karım kurumda çalıştığı için yüzde 40 indirim yaptı. Erken kayıt vs. derken yüzde 50 indirim yapmış oldu. Böylece 24 bin TL yerine 12 bin ödeyeceğiz. Bu da her ay 1000 TL ödememiz demek. Buraya kadar sorun yok. Ama biliyorsunuz devletin bu yılözel kurumlara giren 30 bin kadar öğrenciye 4600 TL yardımı söz konusu. Yararlanmak için hemen başvurduk ki çıkarsa en azından ödememiz gereken paranın önemli kısmını bu vesile ile karşılayacaktık. Eğer ailede bir kişi çalışıyorsa ve eşlerden biri çalışmıyor ve bunu belgeleyebiliyorsa ve aylık gelir de 4000 liranın altında ise bu yardım büyük oranda çıkıyor. En azından geçen sene öyle idi. Keza karımın öğretmen arkadaşları bu yardımı geçen sene almışlardı. Bu sebeple biz de büyük umutla bundan yararlanmak için başvuru yaptık. Ancak beklentimiz sukutu hayal ile sonuçlandı ve çıkmadı. Keza karımın çalıştığı kurumda bizim oğlumuz yerine başka velilere (sayısı 8 kadar)  çıktı. Bu veliler asla ihtiyacı olmayan ve devletten katkı almaya ihtiyaç duymayan kişiler. Karım bu çocukların öğretmeni olduğu için velilerini çok iyi tanıyor. İhtiyacı olmayan bu kişilerin her biri mercedes, jeep, bmw gibi arabalarla çocuklarını gelip okuldan alıyorlar. Ayrıca hepsinin birden fazla kendilerine ait evleri olduğunu da biliyoruz. Yani asla ihtiyaçları yok ve devletin yardım için aradığı kriterlerin dışında veliler bunlar. Durum böyle iken bu yardım için devlete başvuru yapıyorlar ve ne hikmetse bu yardım kendilerine çıkıyor. Soru şu Fuat Bey, KRİTER nedir? Bu kişilerin ne gibi ÖZELLİKLERİ var? Hiç mi bu kişilerin gelirlerine bakılmıyor? Bakılıyorsa bu yardım kendilerine nasıl çıkabiliyor? Oysa bu yardımdan biz ve bizim gibiler yararlanmalı değil mi? Hani daha adil ve daha dikkatli davranacaktı hükûmet ve yöneticiler. Bu yaşadığımız son derece adil olmayan  ve haksız bir durum. Bu konuyu lütfen kaleme alınız. Rica ediyorum.” Görüleceği üzere sorunlar muhtelif. Dahası da var üstelik ama zaman zaman bu türden şikâyetleri sizlerle de paylaşacağım...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.