Çerkesler, temiz deniz kestaneleri gibidir

A -
A +
Aşağıdaki yazı, Fatih Altaylı’nın programında yaptığı Çerkeslere yönelik ırkçı terbiyesizliğe karşı gösterilen tepkinin bir yansıması. Uluslararası Kafkas Derneği Genel Başkanı OĞUZ BERK’in yazısı:
"Çerkesler, temiz denizlerde yaşayan deniz kestaneleri gibidir. Gidip üzerine basmadıkça dikenleri ayağınıza batmaz."
Çerkeslerle ilgili bu sözlerin sahibi, dedelerimizin 308 sene savaştığı Rusların, dünyaca ünlü yazarı Lev Nikolayeviç Tolstoy’dan başkası değil.
Savaş ve Barış, Anna Karanina gibi klasiklerin yazarı, Çerkesleri böyle tarif etmiş.
Tolstoy, Çerkesleri yakından tanıyor. Çünkü 1851 ve ondan sonraki süreçte, Rus-Kafkas Savaşlarında, Rus ordusunda Topçu Subayı olarak görev yapan Tolstoy, Çerkeslerle savaş meydanlarında karşılaşmış bir isim.
Düşmanını böyle tarif etmek, düşmanına kendini böyle tarif ettirebilmek, nasıl bir şeydir hiç düşündünüz mü?
Evet bizler, binlerce yıldır hapishaneleri ve tımarhaneleri olmayan, başkalarının topraklarına göz koymayan ama kendi topraklarında bir türlü rahat bırakılmayan, vatan, özgürlük, şehadet, edep, haya nedir bilen bir toplumuz.
Bizim Anadolu topraklarında köklerimiz 1864 Büyük Kafkas Sürgünü'ne değil, Milattan Önce 2500 yıllarında, Hattilere kadar dayanır. Tarihe ilgisi olan herkes bunu bilir.
Şimdi uzun zamandır Türkiye'de alttan alta Amerika merkezli sivil toplum örgütü adı altında, istihbarat örgütlerinin çalışmalarını ve kendilerine tetikçi aradıklarını biliyoruz. Bunu yaparken de Çerkesleri ufak ufak tahrik etsinler ki, buna zemin bulsunlar.
Hayatı menfaat için, güç odaklarına sırnaşmak ve yanaşmakla geçen Fatih Altaylı "Çerkesler, dilimizi öğrenmek istiyoruz falan diyorlar, gidin hakkınızı Çerkezistan'da arayın" şeklinde laflar ediyor.
Son zamanlarda bunun gibi, nereden düğmeye basıldığı bizim tarafımızdan malum tahriklerin tetikçiliğini yapan bir sürü açıklama ve TV dizilerinde, senaryo gereği çarpıtmalara şahit oluyoruz.
Çok net söylüyorum, 1976'dan bu yana Irak ve Suriye'yi karıştırmayı gündemlerine almış, bunun merkezine Afrin ve Menbiç'i koyan güçler, yine aynı tarihlerde tahrik edilmesi gereken bölge olarak Kafkasya ve Çerkesleri hedef olarak belirlemiştir. O zamanın Millî Güvenlik Kurulu Kararlarına dahi yansımış bu gelişmeleri temin için, tahrikler başlamıştır. Bu mesajlar gazeteciler ve televizyon dizileri tarafından veriliyor, altyapı hazırlanıyor.
Buna bilerek veya bilmeyerek Kanal D "Vatanım Sensin", "Bir Umut Yeter" dizileri ile çanak tutarken, şimdi de Fatih Altaylı buna hizmet ediyor, ısrarla bir "Çerkes Terörü" çıkartmak sevdasındalar.
Bugün Almanya'da, Hollanda'da, Belçika'da, Yunanistan'da, Bulgaristan'da yaşayan Türklerin dilini kültürünü yaşamasından, bunun mücadelesini vermesinden daha doğal ve insani ne olabilir ki? Niye biz, dilimizi kültürümüzü yaşamak istiyoruz dediğimizde “Hadi Çerkezistan'a gidin” laflarına muhatap oluyoruz. Sen kimsin de bize yol gösteriyorsun?
Bunun adı en basit tabirle, faşistliktir, ırkçılıktır, kafatasçılıktır.
Eğer vatandan, devletten, özgürlükten bahis ediyorsanız, bu konuda bizim elimize su dökemezsiniz. Cumhuriyetin Kuruluş manifestosu Amasya Tamimi’ne bakın, altında imzası olanların Mustafa Kemal dışında hepsi Çerkes'tir.
Bu vatan bizim. Bu vatanda taş üstünde taş kalmasa, o tek taş bizim, bu ülke için verilecek baş varsa, o son baş bizim.
Fatih Altaylı, sen kendine bak, soyun kim sopun kim, bu devlet kurulurken samanlıkta saklanan bir deden var mıydı, kimlere hizmet ediyordu onu araştır, bizimle, bizim çocuklarımızla uğraşma.
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.