İstanbul’a gelen AK Parti ve CHP seçmeni arasındaki fark

A -
A +
AK Parti’nin seçimde oy kullanmak üzere Anadolu’nun çeşitli illerinde olan İstanbul ikametli seçmenleri getirmek için yaptığı organizasyonda çok küçük ölçekte de olsa bazı aksamalar oldu. Bu konuda İl Başkanı Bayram Şenocak’a sıkıntısı olanların taleplerini iletince İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda bu organizasyonu yöneten Ömer Ayberk Cengiz beni aradı. Dönüş konusunda problem yaşayanların sıkıntısını giderdi ama bu arada çok ilginç bir bilgiyi de paylaştı benimle.
Ömer Ayberk Cengiz tam 180 bin kişinin AK Parti Genel Merkezi tarafından organize edilerek otobüslerle ve trenlerle İstanbul’a taşındığını söyledi.
Müthiş bir organizasyon. Dile kolay, tam 180 bin kişi. Hepsine ayrı ayrı otobüs bileti tanzim et, araç kirala, getir, sorunlarıyla ilgilen ve sonra dönüşlerini sağla. Tabii birtakım aksamalar da olabiliyor bu durumda. Kimi erken, kimi geç dönmek isteyince işler birbirine karışıyor. En iyisi sabah gelip aynı otobüsle akşam döneceklerdi.
 
ASIL CAN ALICI SORU
 
Peki, bir soru size?
CHP seçmeni olarak İstanbul dışından oy kullanmak için kaç kişi gelmiştir sizce?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı’nın açıklamalarına bakarsak partinin kendi imkânlarıyla parasını ödeyerek getirttiği seçmen sayısı (1000 otobüsü aşkın) 60 bini buluyor.
Ancak bir o kadar da kendi imkânlarıyla gelen CHP’li seçmen var. Öyle ki partiye bağış yaparak, aralarında örgütlenerek, yardımlaşarak gelen binlerce insandan söz edilmekte.
Can alıcı soru ise şu:
O hâlde AK Parti’den kendi imkânlarıyla, dayanışma ve yardımlaşmayla gelen var mı?
Sanmıyorum. Varsa bile çok az.
Bunun sebebi ne?
1- AK Partililer eski heyecanlarını kaybetmiş olabilirler.
2- AK Parti hep vermeye, seçmen de hep almaya alıştı, ondan olabilir.
3- AK Partililer CHP’lilere göre daha alt ekonomik seviyede. CHP’lilerin tatil yörelerinden gelmeleri bir gösterge en nihayetinde.
Tüm sebepler de incelemeye değer...

Seçim sonrası neler yapılmalı?

Hatırlayacaksınız AK Parti 31 Mart seçimleri sonrasında 25-26-27 Nisan tarihlerinde Kızılcahamam’da çok önemli ve kritik bir değerlendirme toplantısı yapmıştı. O toplantıda 31 Mart seçimlerindeki oy kaybının nedenleri konuşulmuş ve genel merkeze iletilen iki bine yakın raporun sonucu da çeşitli ana başlıklarda toplanmıştı.

Temel soru ise şöyleydi:

HALK BİR BELEDİYE BAŞKANININ NEDEN DEĞİŞMESİNİ İSTER?

Sebepler şöyle sıralanmıştı:

1- Halka hesap verilmemiştir.

2- Halkı küçümsemiş ve tepeden bakmışlardır.

3- Yerinden yönetim ilkesi, şeffaflık uygulanmamıştır.

4- Rant, yolsuzluk, nepotizm (akraba kayırma) gibi pis işlere bulaşmışlardır.

5- Sırf yolsuzluk yapabilmek için gereksiz ve ölü yatırımlara girişilmiştir, israf başını almış gitmiştir.

6- Faturalarda yolsuzluk vardır. Bedelinin çok üzerinde kabarık bedeller gösterilmiştir.

7- Vatandaşlar çeşitli bahanelerle tehdit edilmiştir.

8- Belediyenin icraatları hakkında parti genel merkezine gidecek şikâyet kanalları tıkanmıştır.

9- Halk belediye başkanlarının halkla istişare edilerek seçilmesini, bu kişinin beceri, dürüstlük ve halkla ilişkiler bakımından yetenekli olmasını istemektedir. Adil ve dava adamı olmayanların tercih edilmemesi de istekler arasında yer almaktadır.

10- Halk istisnalar dışında başarılı olmayan tüm belediye başkanlarının değişmesini talep etmektedir.

İMAMOĞLU AK PARTİ ÖĞRETİLERİYLE KAZANDI

Bu toplantı 31 Mart seçimlerinin YSK tarafından 23 Haziran’da yenilenmesine karar verilmesinden sonra yapıldı.

23 Haziran seçim sonucu ortada. Ama şunu bilelim. Ekrem İmamoğlu aslında AK Parti’nin öğretileriyle kazandı. Dilinden düşürmediği şeffaflık, yönetişim modeli, yerinden yönetim, kent demokrasisi, israf gibi laflar 2009'dan beri AK Parti’nin siyaset akademisinde öğretilmektedir zaten. İmamoğlu seçim kampanyasında bunu iyi kullandı. Günümüz dünyasında bu ilkelerden uzaklaşanlar, istediğin kadar medyan olsun 'FISILTI GAZETESİ’ne mağlup olur. Kapalı yönetimler ise bu gazetenin tirajını birinci yapar. Buna belediye başkanlarının hatalarını eklersek yenilgi kaçınılmaz olur.

O hâlde seçim sonrası kazanılan belediyeleri gelecek seçimlere hazırlamak ve kaybedilen belediyeleri yeniden kazanmak üzere yapılacaklar bellidir:

a) Yönetişim ve şeffaflık modelinin araç ve gereçlerini geliştirmek. Belediye başkanının halka hesap verebilecek araçları çeşitlendirmek.

b) Kent demokrasisini geliştirmek. Danışma meclisi, kent konseyi, kent meclisleri ve yerel  STK’larla iletişimi güçlendirmek.

c) Belediyeler Akademisi oluşturmak. Bu akademide belediye başkanları ve üst düzey çalışanları eğitmek.

d) Merkezin denetimini artırmak ve müeyyideleri ağırlaştırmak.

Küreselleşen, şeffaflaşan dünyada kapalı idarelere yer yok. Yerinden ve yakından yönetimlere kapalılık felaket getirir. Halkın yararına düşüneceğiniz proje için bile halkı İKNA ETMEK zorundasınız.

Kısaca günümüz yöneticisi dürüst, becerikli, şeffaf, yönetişim ve ikna kabiliyeti olandır.

 
Fuat Uğur'un diğer yazısı
SEÇİM SONRASI NE YAPILMALI
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.