15 Temmuz hakkında yanlış soru, doğru cevap

A -
A +
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz ile ilgili olarak Hürriyet gazetesine bir makale yazmış. Sayın Kılıçdaroğlu’ndaki şu gelişmeyi not olarak düşelim. Kendisi 15 Temmuz’u FETÖ’nün kanlı darbe girişimine karşı halkın direnme hakkını kullanarak karşı koyuşu olarak tanımlayarak, o tarihten bu yana ilk kez gerçeği doğrudan söyleyebilme cesareti gösteriyor. 15 Temmuz’dan birkaç gün sonra Taksim’de düzenlediği mitingde bile bırakın bu açıklıkla konuşmayı, FETÖ’nün adını ağzına almamış, sanki bu millet darbeyi durdurmak için 251 şehit vermemiş, binlerce gazimiz ve yüz binlerce insanımız hayatlarını ortaya koymamış gibi boyuna Tayyip Erdoğan ve hükûmete yüklenip durmuştu. Ardından da Fetullah iblisinin 15 Temmuz’da Türkiye’deki demokrasi güçlerinden yediği okkalı yumrukla nakavt olmasının hıncıyla dolaşıma soktuğu “Kontrollü darbe” yalanını üstlenmişti yazık ki. Özgür Özel’den sonra kendisinin de en azından Fetullah şebeğinin bu yalanlarına ve soytarılıklarına tevessül etmemiş olması takdire şayan bir durum. Kılıçdaroğlu makalesinde tıpkı Özgür Özel gibi darbenin önlenebilirliği üzerinde duruyor. Özel de hatırlayacaksınız “Bu darbe öngörülüyordu, önlenebilirdi” demişti AA’ya verdiği mülakatta.   SORU YANLIŞ, FETÖ BU DARBEYİ YAPMAK ZORUNDA KALDI   Onlar gibi soralım: 15 Temmuz darbesi, olmadan evvel önlenebilir miydi? Ve cevabı: Bu soru baştan itibaren yanlış. Çünkü 15 Temmuz, FETÖ’nün devletin beceriksizliği üzerine kurguladığı bir fırsat değil, çıkışsız kalarak yapmak zorunda kaldığı bir darbe girişimiydi. Daha kısa yoldan söyleyelim: FETÖ bu darbeyi yapmak zorunda kaldı. Çünkü devletin çizdiği istikamet, alınan tedbirler, yapılan mücadele, hâl ve gidiş onlar için 15 Temmuz’u köprüden önceki son çıkış kılmıştı. Sebeplerini sıralayalım: 7 Şubat 2012’de gün yüzüne çıkan, dershanelerin kapatılma kararıyla açığa çıkan, 17-25 Aralık yargı darbesiyle meydanlara çıkılan bir savaştı bu. Tayyip Erdoğan ve bir avuç arkadaşı her seçimde, sağlı sollu demokratik yumruklarla FETÖ’yü serseme çevirdi. Ne yazık ki daha süratli devam edebilecek mücadele Erdoğan’ın yanlış adam seçimleri yüzünden gevşedi, yavaşladı. Başbakan tayin ettiği Ahmet Davutoğlu döneminde FETÖ soruşturmaları iyice tavsadı. Davutoğlu bu sırada partiyi ele geçirmeye, Batı ile iş tutmaya çalışıyordu Erdoğan’ı by-pass ederek. Ama yine de MİT, ByLock haberleşme sistemini daha darbeden üç ay önce; mayıs ayında çözmeye başlamış ve hazırlıkları izlemekteydi. (Bu konuda Yahya Bostan’ın son derece ilginç roman tarzındaki KOD ADI BAY BAY’ı okumanızı öneririm) MİT doğal olarak TSK içindeki ve Emniyet'teki FETÖ’cüleri de izliyordu. Bu bilgiler Genelkurmay ve devletin üst kademeleriyle paylaşılıyordu. Ama SUÇ TARİHİNİ (Darbe tarihini) bir türlü tespit edemiyordu.   DEVLETİN KARARI FETÖ’YÜ HUKUKA UYGUN USULLERLE TASFİYE ETMEKTİ   Davutoğlu’nun azledilmesinden sonra FETÖ soruşturmaları da hızlanmıştı bu arada. Darbe olmasaydı FETÖ hukuka uygun usullerle yavaş yavaş tasfiye edilecekti. Ülkeyi yönetenler demokratik mekanizmaları işleterek darbe yapma potansiyeli olan FETÖ’cüleri etkisizleştirme adımları atıyordu. 30 Ağustos 2016 tarihli YAŞ toplantısında 1000’e yakın FETÖ’cünün tasfiye edileceği gazetelere bile sızınca FETÖ’de ilk panik başladı. Ardından İzmir'de bir Savcı; Okan Bato ‘Askerî Casusluk Soruşturması’nda sahte delil üreterek kumpas kuran, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanıklı bir FETÖ davası açtı. Bu o zamana dek açılmış en geniş kapsamlı davaydı. FETÖ’cüler o vakit bir “ŞEY”in kendilerine doğru yaklaşmakta olduğunu anladılar.   İÇİŞLERİ BAKANI SOYLU: ÖNCESİNDEKİ MÜCADELE BAŞARIYA KATKIDA BULUNDU   FETÖ elebaşı ABD yönetiminin verdiği bilgiler doğrultusunda ve onların zorlamasıyla darbede karar kıldı. Önceki gün konuştuğum İçişleri Bakanı Sayın SÜLEYMAN SOYLU’ya da aynı soruyu yönelttim bu nedenle: “15 Temmuz, olmadan önce önlenebilir miydi?”  Süleyman Bey'in cevabını aktarıyorum: 15 Temmuz darbe girişimi, 40-50 yıldır tüm devlet mekanizmalarında örgütlenen FETÖ’nün, ülkeyi ele geçirmek üzere bütün birikimlerini kullanmaya karar verdiği andır. Barajlarda biriken suların boşaltılması gibi iblisliklerini üzerimize boca ettiler.Şu bilinmelidir ki FETÖ bu darbeyi yapmak zorunda kaldı. Çünkü 40 yıldır biriktirdiklerini CHP’nin tüm muhalefetine rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükûmeti temizlemeye başladı. FETÖ’cülerin 7 Şubat MİT darbesi ve ardından 17-25 Aralık yargı darbesinin başarılı olamaması ve kavganın sertleşmesiyle birlikte zaten FETÖ ile mücadele başlamıştı ve hukuk sınırları içinde tasfiyeler yürütülüyordu.15 Temmuz’dan sonraki kadar etkin olamıyordu çünkü Özgür Özel çok iyi hatırlasın kendi parti mensupları Zaman gazetesinin Bank Asya’nın, Bugün TV’nin, Kanaltürk’ün önünde bariyer kuruyorlar, bugünün firari FETÖ’cülerini el üstünde tutup ziyaret ediyorlardı.15 Temmuz öncesinde FETÖ ile hukuk çerçevesinde gereken mücadele yapılmıştır. Ama dediğim gibi FETÖ’cüler son bir atak yaparak ellerindeki avuçlarındaki tüm birikimlerini ortaya koydular. Halkımızın, devletimizin, siyasetçilerimizin,  Cumhurbaşkanımızın, polisimizin, askerimizin, jandarmamızın karşı çıkacağını tahmin edemediler. Başarılı olamamalarının bir nedeni de FETÖ ile mücadelenin çok önceden başlamış olmasıydı... Soylu’nun sözleri bir gerçeği daha konuşmayı zorunlu kılmakta. 15 Temmuz darbe girişimine bu mücadelenin etkisiyle korkudan TSK içindeki FETÖ’cülerin tamamı da katılmadı. Onlar temizlenmeden rahat yüzü yok.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.