“Kanal İstanbul’a karşı çıkanlar Rusya düşmanıdır”

A -
A +
Bu söz bana ait değil tahmin edeceğiniz üzere. İlginç bir sohbet gerçekleştirdiğimiz(*) Rusya Devlet Akademisi Başkan Yardımcısı ve Asiapol (Asya Polis Teşkilatı) kurucusu Talat Enveroviç Çetin’e ait. Kendisi aynı zamanda Rusya’dan Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşan enerji hattı olan Türk Akımı’nın da isim babası. 
Sohbetimiz İdlib, Libya ve Kanal İstanbul eksenliydi.
Öyle ilginç şeyler söyledi ki fikirlerini aslında gayriresmî olarak Rusya’nın Türkiye’den beklentileri ve Türkiye hakkındaki görüşleri olarak nitelendirmek mümkün.
Konuşmamız çok uzun. Ben özetin de özeti olarak, başlıklar hâlinde sunacağım.
 
RUSYA LİBYA’DA SIRTIMIZDAN MI HANÇERLEDİ?
 
Bakıyorsunuz pek çok konuda ittifak yaptığımız Rusya’yı Libya’da karşımızda buluyoruz. Wagner ordusu olarak anılan Rus paralı askerleriCIA ajanı da olduğu bilinen Halife Hafter’i destekliyor orada. Zaten Talat Enveroviç Çetin’e de “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” diye yönelttim sorumu.
Soru-Nedir bu Wagner askerleri?
Cevap-Rusya uluslararası ilişkilerde ayna yöntemi kullanır. Faaliyet gösterdiği coğrafyada karşısına paralı askerler mi çıkıyor, aynı şekilde onlar da paralı askerlerden oluşan bir ordu kurabilir. Türkiye de kurabilir. Hatta Rusya ile birlikte kurması daha da iyi olur.
Soru-Kurdu, peki neden orada?
Cevap-Hafter’in kontrol ettiği bölgede zengin petrol yatakları var. Hafter CIA ajanı ama Trablus kuşatmasından başarısızlıkla geri çekilince, ABD de desteğini çektiği için Rusya oraya geldi.
 
TÜRK ASKERİ LİBYA’DA RUS ORDUSU İLE KARŞI KARŞIYA GELİR Mİ?
 
Soru-İyi de Türkiye uluslararası tanınırlığı olan Libya merkezi hükûmetiyle ilişki içinde ve şimdi oraya bu Hafter’in saldırılarına karşı asker gönderecek. Ya Wagner askerleri ile çatışma yaşanırsa?
Cevap-Mümkün değil. Eğer aynı bölgeye gelirlerse ve çatışma çıkacak bölge olursa aynen Afrin’de olduğu gibi Rus askeri çekilir. Rusya tabii ki bölgedeki varlığını korumak isteyecek ama bunu yaparken de asla Türkiye ile karşı karşıya gelmek istemeyecektir. Çünkü Türkiye ile hayalleri, umutları ve amaçları buradaki çıkarımdan çok daha büyük.  Türkiye’yi saçma sapan bir petrol bölgesi için feda etmez.
 
İDLİB; SORUNUN KAYNAĞI TÜRKİYE’NİN TERÖR ÖRGÜTLERİNİ TEMİZLEYEMEMESİ Mİ?
 
Talat Enveroviç Çetin, İdlib’de 20 Aralık’ta başlayan atak ve bombardımanın asıl sebebinin, Türkiye tarafından söz verildiği ve aradan bir yıl geçtiği hâlde çözülmediğini belirttiği El Kaide kökenli, sürekli isim değiştiren terör örgütlerinden kaynaklı olduğunu belirtiyor.
Soru-Bu konuda Türkiye büyük ilerleme sağlamadı mı?
Cevap-Sağladı, büyük miktarda silahları teslim alındı ama hâlâ kalanlar ABD’li karanlık güçlerin desteğiyle provokasyonlarını sürdürmekte. Aradan bir yıl geçti ve Rusya bu konuda şikâyetçi.
Soru-Rusya ne istiyor peki?
Cevap-Çözülemeyen mesele terör örgütlerinin tanımıdır. Türkiye’deki FETÖ’nün PKK’nın eylemlerinin Rusya’da terör eylemi sayılıyor ama resmî olarak terör örgütü olarak tasnif edilmiyor. Türkiye de İdlib’deki örgütleri resmen terör örgütü olarak tanımıyor. Kısaca bu sorun karşılıklı çözümlenmeli. Buna Suriye halkının çoğunluğu tarafından desteklenen Suriye Milli Ordusu dâhil değil.
 
MOSKOVA’DAKİ ERDOĞAN’IN BİR ÖZEL TEMSİLİSİ NEDEN YOK?
 
Soru-Erdoğan ile Putin bu sorunları sürekli görüşüp mutabakata varıyor. Peki, neden sürekli bir yerlerden arıza çıkıyor. Ne yapmalı sizce?
Cevap-Bakın İsrail lobisi Moskova’da kamp kurmuş durumda. Netanyahu’nun ayda bir iki kez Moskova seferi var. Sürekli Türkiye aleyhine faaliyet içindeler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Moskova’da bir özel temsilcisi bile yok. Burada sorun Türkiye ile Rusya’nın maalesef sonuna kadar kenetlenmemesi. Yani bir konuda anlaşıyorlar, sonrasında Erdoğan ile Putin kendi içlerine döndüklerinde bu işi takip edecek, kenetleyecek ve peşinden koşacak kimse yok. Rusya, ara sıra bir şey söylenip de sonrasında kendi kendine yürümesi gereken bir ülke değil. Rusya’dan ayrılmayacaksınız, Rusya’nın tepesinde bekleyeceksiniz. Talebinizi söyleyeceksiniz ve bu talebin Rusya ile Türkiye için ORTAK ÇIKAR olduğunun altını çizeceksiniz.
 
MOSKOVA’DAKİ ELÇİ UYUMAMALI
 
Ama maalesef Türkiye’deki şahlanışı, Türkiye devlet başkanındaki ve vatanseverlerindeki büyük heyecanı, atılımı elçiliklerde göremiyoruz. Moskova’daki elçilikte hâlâ Sovyetlerden kalma bir sessizlik, hiçbir şey yapma, olduğun yerde kal tutumu.
Türkiye ile Rusya’nın kaderi ortak olduğu, Rusya’nın Türkiye’ye en çok yatırım yapan ülke olduğu ortadayken Türkiye’nin Moskova’daki büyükelçisinin uyumaması lazım.  Yani Türkiye’deki heyecanı Moskova’daki Türk büyükelçiliğinde göremiyoruz. Bu Rusların da şikâyetidir aynı zamanda. Özel bir ekip yok. Bunu sıradan bir Avrupa ülkesinin elçiliği gibi bakamazsınız. Rusya’ya özel bir ekip özel bir alaka lazımRusya’da Türkiye’nin alacakları çok. Rusya ile Türkiye’nin ortak projesi çok ve hayali büyük. Türkiye’nin dışişlerinin içişlerinin aynı binada mı olur ayrı binada mı olur bilemem Moskova’da bir karargâh kurması gerek.
 
“RUSLARLA TARTIŞILMAZ, PAZARLIK YAPILIR”
 
Soru-Yani Suriye’de Rusya ve İran’ın desteğiyle Şam rejiminin yaptığı bombardımanın sebebi İsrail lobisi mi? Koskoca Rusya devleti, istihbarat ağı olan bir devlet. Sonuçta Putin’le doğrudan görüşen ve mutabık kalan bir Erdoğan varken neden sorun çıksın?
Cevap-Bakın Rusların yapısını anlatayım. Ruslar durup dururken hamle yapmazlar. Durup dururken anlaşmayı da bozmazlar.  Ama Ruslarla tartışılmaz, pazarlık yapılır. Yani pazarlık yaparak Ruslardan alacağınızı tartışarak alamazsınız. Örneğin Erdoğan bunu çok iyi biliyor ve ona göre bir siyaset yürütüyor. Uçak krizinde de böyle oldu. Erdoğan “Siz haklısınız biz haklıyız” tartışmasına girmedi, doğrudan “Bu işi nasıl çözeriz” siyaseti yürüttü. Dolayısıyla pazarlık yapmak için de ekibiniz sürekli orada olmalı. Ruslar görüşmeye açık, ikna olmaya açıktır. Ama ortak çıkarları, kazan-kazan’ı anlattığınızda anlayabilecek bir ülkedir. ABD ve AB gibi “Ne olursa olsun ben kazanayım” siyaseti değildir. Rusya burada geleceğin Türkiye ile iş birliğinden geçtiğini, Türkiye’nin başına gelecek bir şeyin kendi başına geleceğini anlamışken bu durumdan istifade etmek gerekir.  İsteksiz büyükelçilerle bu iş yürümez.
 
BÜYÜKELÇİ NEDEN RUS İÇİŞLERİ BAKANI’NA SORMAZ?
 
Soru-İdlib’le ilgili Erdoğan ile Putin oturuyorlar BEŞ MADDEDE anlaşıyorlar. Sonra Rus Genelkurmay Başkanı çıkıp YPG lideri adlı teröristle video konferans yapıyor, ne demeli buna?
Cevap- Erdoğan Putin’e “Senin bu generalin YPG’li teröristle konuşamaz, ne işi var” dedi, Putin araştırayım diye cevapladı. Peki, bu araştırmanın sonucunu bilen var mı? Yok. Kimse bunu takip etmedi ve gidip bu konu devlet başkanlarımız tarafından konuşuldu, “Verin bunun raporunu” demedi. Demeyince de Ruslar bunu kendileri gelip verecek hâlleri yok ya.
 
İSTEYEN TARAF TÜRKİYE İSE TAKİP EDEN DE O OLMALI
 
Bir şey daha. Rusya’nın içinde sürekli isim değiştirerek faaliyetlerini sürdüren terör örgütü ofislerinin kapatılması. Bazen YPG bazen SDG… Misal Türk Büyükelçisi gidip İçişleri Bakanı’ndan bunun takibini yapıyor mu? Oysa  “Erdoğan ile Putin bu konuda anlaştı ama bu terör örgütleri hâlâ ofis kuruyor. Bunların kapatılması gerek” demelidir.
Yani isteyen taraf Türkiye ise takip etmek zorunda olan taraf da Türkiye olmalıdır. Üstelik belli bir seviyeye getirilen ilişkileri çok kolaylıkla harcıyorlar. Ne oluyor bakın “Rusya Libya’da bizi sattı” deniliyor.
 
KÖTÜ ÇOCUKLARA ŞEKER DAĞITANLAR KİM?
 
Soru-Yani Rusya mahallenin ne kadar kötü çocuğu varsa ilişki içinde sonra da diyor ki sizin anlattığınıza bakılırsa biri gelsin beni kurtarsın diyor.
Cevap-ABD ve AB de o kötü çocuklara sürekli şeker dağıtıyor ama.
Soru- Erdoğan şeker dağıtanlarla zaten sürekli kavga ediyor. Putin’in bunu yapmayacağını düşünüyoruz ama o da aynı ilişkiyi sürdürmekte sakınca görmüyor, tuhaf değil mi?
Cevap- Bakınız, Türkiye ile Rusya, aynı anda bu kötü çocuklara şeker dağıtanlarla mücadeleyi birlikte yürütse sonuç alabilir.
 
KANAL İSTANBUL’DA RUSYA TÜRKİYE’YE TAMAMEN GÜVENİYOR
 
Soru-Kanal İstanbul’a gelelim. Gerçi Rusya Büyükelçisi Rusya’nın Montreux ve Kanal İstanbul ile ilgili bir probleminin olmadığını söyledi. Rusya bu konuda samimi mi? Bulgaristan ve Romanya Rusya’nın mı yoksa ABD’nin mi etkisi altında kalır?
Cevap-Kanal İstanbul’un Montreux’yü ihlal gibi bir durumu yok. En çok gemisi geçen Rusya. Bunu söyleyen onlar. Diyelim ki Montreux bir gün kalkar diye bir endişe var. Bu konu Rusya için sıkıntılı değil çünkü bu konuda Türkiye ile Rusya arasında bir güven ilişkisi var. Türkiye Rusya’ya düşmanlık amacıyla geçmek isteyen gemileri oradan geçirmez. Eskiden de Çanakkale Boğazı’ndan geçilemedi. Oradan geçilemediği için Sovyetler Birliği vardı. Rusya bu konudaki minnet borcunu da Kurtuluş Savaşı’nda yaptığı yardımla ödedi. Aynı zamanda şunu söylüyorum, bugün Kanal İstanbul’a karşı olanların tamamı Rus düşmanıdır. Kanal İstanbul’a karşı olanlar “Bu ABD’nin isteği” diye Kanal İstanbul’a karşı çıkıyorlar.
 
TÜRKİYE’NİN KANAL İSTANBUL İLE GÜCÜ KARADENİZ VE AKDENİZDE 10 KAT ARTAR
 
Soru-Rusya, Türkiye’nin güçlenmesinden endişe duymaz mı?
Cevap-Kanal İstanbul Türkiye’nin eline bir anahtar verecektir. Bu anahtar ile Türkiye’nin karar verme kabiliyeti müthiş aratacaktır. Bu paha biçilmezdir. Bunu oradan kazanılacak parayla vesaire ile ölçemezsiniz. Türk karar verme kabiliyetinin dünyayı değiştirdiği bir yerde bilet parasından söz edemezsiniz.  Kanal İstanbul ile Türkiye’nin Karadeniz’de ve Akdeniz’de gücü on kat artar. Bundan hangi vatansever rahatsız olabilir. Rahatsız olanın da başka bir derdi vardır mutlaka.  Montreux’yü Türkiye tartışmaya açmak istemiyorsa açmasın ama Türkiye’nin karar verme kabiliyetinin artacağı, tasarrufunun yükselebileceği bir kanal kesinlikle Türkiye’ye gereklidir ve bu bir Devlet projesidir.
.....
(*) https://www.youtube.com/watch?v=mQdtPiwlsqw
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.