“Lan!”

A -
A +
Severiz bu hitap biçimini.
Çoğu kez hakarete başlamadan önce ve kavga esnasında kullanırız. Tartışma ve kavga anlarında sarf edilen LAN, arkadan gelen ağır sözlerle uyum sağlayan, onları tamamlayandır..
Ama farklı hissiyatlarla da dilimize takılır bu “hitap” biçimi. Misal, birbirini seven sıkı dostlar, hatta kadınlar bile, karşılaştıklarında “N’aber lan, n’apıyon?” diye “sevgi dolu” muhabbetlerine başlar. Bir yere gidileceği vakit, geç kalana hızlı olması söylendiğinde, muhtemel ki “Dur lan azcık, şimdi çıkacağım” cevabı alınır. Kimileri de yakın dostlarına sitem edeceklerinde “Lan oğlum ben sana bu işi böyle yapma demedim mi?” diye söze başlar.
LAN’ı, başına “U” harfi ekleyip ULAN yaparız bazen.
Ağzı doldurur “Ulan”. Genellikle ortaya söylenir. Doğru, yerinde ve bir amaca matuf olarak kullanıldığında dinleyene “Ohh!” dedirtip rahatlama duygusu uyandırır.
Bazılarına yakışır ULAN demek.
Şiir dünyamızın mühim isimlerinden Can Yücel kullandığında  “Can Baba yine taşı gediğine koymuş” benzeri sözler işitilirdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat döneminde büyük sanatçı Ahmet Kaya’nın sırf “Kürtçe albüm yapmak istiyorum” dediği için bir ödül töreninde nasıl linç edildiğini, üzerine çatal bıçak fırlatıldığını, bunları yapanların 28 Şubat’ın medya ve sanat dünyasındaki aktörleri olduğunu “Hepiniz oradaydınız ulan” sözüyle tarif ettiğinde, herkes ne demek istediğini çok iyi anladı. Hâlâ yüzsüzce aramızda dolaşan ve Ahmet Kaya’yı taammüden ölüme sürükleyenlerin damatlarıyla birlikte bu suça ortak olduğunu da idrak ettik yeniden.
Bir haykırıştır aslında Cumhurbaşkanı’nın bu cümlesi, samimi bir isyandır. Bu sözün, 28 Şubatçıları unutmadığımız anlamına geldiğini ve çok net bir siyasi söylemi içerdiğini biliriz.
Yarın 28 Şubat’ın yıl dönümü.
28 Şubat’ın “simge” isimlerinden biri, Sincan’da tankları yürüten darbeci eski Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal dün öldü. 28 Şubat davasında müebbet hapis cezası aldı ve rütbeleri söküldü. Ama Yargıtay süreci bitmediğinden “Askerî tören”le gömülecekmiş.
Pes!
On binlerce insanın hayatını karartan, ülkemizden yüz milyarlarca dolar para kaçırılmasına zemin hazırlayan, bankaların hortumlanıp bir takım medya patronlarının zengin edildiği bir darbe süreciydi 28 Şubat. Sonucunda ülkemizde ekonomik kriz patladı.
Bu yaşananların TSK’daki darbeci subaylar ve siyasetçilerle birlikte baş sorumlusu medya aktörleriydi. Onlar bugün hâlâ utanmadan ve yüzleri kızarmadan medya dünyasında boy gösterebiliyorlar. Kimi yazar, kimi de gazete ve televizyon yöneticisi olarak. Ertuğrul Özkök, Fatih Altaylı, Mustafa Balbay, Tufan Türenç, Fatih Çekirge, Can Ataklı, Zafer Mutlu, Emin Çölaşan, Rahmi Turan, Uğur Dündar, Sedat Ergin, Ayşenur Arslan aklıma ilk gelenler.
Daha tonla isim var.
Yukarıdaki isimlerden biri, yani 28 Şubat’ın medyadaki başrol olmasa bile yan oyuncularından ve o dönemde çok iyi para kazanan isimlerinden Can Ataklı, iyice zıvanadan çıkmış, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “lan” diye başlayan cümleler kuracak denli terbiyesizliği ve edepsizliği ele almış durumda.
SÖZCÜ yazarı Can Ataklı bunu hep yapıyor.
Lan hitabı için “Kavga ve tartışma esnasında olursa hakaret anlamında kullanılır” dedik.
Biz gazeteciler, bu sözcüğü Cumhurbaşkanı’na, onun yasal olarak korunmuş olması dışında da etik olarak, siyasi ve mesleki terbiye, edep gereği kullanmayız. Sadece Cumhurbaşkanı değil, siyasi parti genel başkanlarına da aynı hassasiyeti göstermeliyiz.
Kızgınlıklarımız şüphesiz olabilir.
Söz gelimi ben de özellikle Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu hakkında neler düşündüğümü, hissettiğimi ve dilimin ucuna hangi sözcüklerin geldiğini söylemeye kalksam ya da yazsam çok ayıp olur.
28 Şubatçı Can Ataklı’nın 28 Şubat sürecinde okuduğu şiir nedeniyle hapse atılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a LAN diye hakaret ettiğini sosyal medyada önüme düştüğü için öğrendim.
Ne tuhaf bir ülkede yaşıyoruz. Diktatörlükler demek ki böyle oluyor. İyiymiş.
Öte yandan AK Parti’de de ilginç bir durum yaşanıyor.
28 Şubatçı, hatta 15 Temmuzcu medya mensupları, AK Partili bakanlar ve milletvekilleri nezdinde pek kıymetli.
Telefonlara çıkmaya bile tenezzül etmeyen, program davetlerimizi reddedip, bu tarz medya aktörlerinin ekranlarında ve programlarında boy gösteren, onları her gezilerine davet eden, takdirlerini almaya çalışan da 28 Şubat mağduru iktidarın bakan ve milletvekilleri. Onları her yazıları için arayıp, gayet nazik bir lisanla açıklama yapan ama bizlerin eleştirilerine ağır hakaretlerle dolu tekzipleri gönderip, patronlarımıza şikâyet yağdıran da gene onlar.
Hata belki de bende, bilemiyorum.
Ama ben yine de hayran olduğum Erdoğan’ın hedefleri ve bu istikamet doğrultusunda, kendini ortaya koyan sayısı sınırlı insanın yüzü suyu hürmetine, bu süreçte elimden gelen desteği, beğendiğim icraatlarda vermeyi sürdüreceğim.
Başka bir şey için değil.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.