FETÖ’nün “kapattırılan” altın kaçakçılığı dosyası yeniden açılabilir mi?

A -
A +
 
Önceki günkü yazımda FETÖ’nün Afrika’dan Türkiye’ye altın trafiğini anlatmıştım.
Mehmet Zeki Arslan adlı itirafçının “Gözlerimin önünde külçe külçe altın bezlere sarılarak iki bavula dolduruldu, elime bir kese elmas tutuşturdular. Bu iki bavul külçe altını ve elmasları Türkiye’ye götürmemi istediler. Ben de getirdim. İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de teslim aldı” demesine rağmen, dosya delili olmayan basit kaçakçılık suçuna sokularak kapatılmıştı.
İtirafçı Mehmet Zeki Arslan kendisiyle olan konuşmamda unutmuş. Dün beni arayıp anlattı. Aslında Bakırköy Savcısı Ahmet Yaşar Al dosyayı kapattıktan sonra mahkemeye “Benim anlattıklarım böyle değildi. Kapsamlı biçimde altın kaçakçılığının nasıl yapıldığını ve altınları kime teslim ettiğimi söylemiştim” diye itirazda bulunmuş. Ancak hâkim bu talebi de reddetmiş.
Çok güzel. Sırtınızdan bir “yükü” daha attınız böylece.
 
ALTIN KAÇAKÇILIĞININ KÂR MARJI NE? FETÖ NE KADAR KAZANDI?
 
Mehmet Zeki Arslan’a dün “Oradan altın getirmek ne kadar kârlı bir iş?” diye sordum. Çok kârlı olduğunu söyledi. Özellikle de FETÖ gibi imkânları neredeyse sınırsız olan suç örgütlerinin çeşitli diplomatları ve Ali Fuat Yılmazer gibi FETÖ’cü kamu yöneticilerini de ayarlayarak büyük paralar kazandığını söyledi ve şöyle bir örnek verdi:
“Ben iflas ettiğim için yalnızca dönüş biletim vardı ve oradaki Şafak Okulları Müdürü İbrahim Arıöz bana içinde altın ve elmas olan iki bavulu Hizmet’e göndermek üzere emanet edeceğini söyleyince ben de gidip birkaç gram altın aldım elimde kalan son parayla. Orada gramına 20 lira vermiştim altının, Türkiye’ye gelince 47 liradan sattım. Yani iki katından fazla kâr bırakmaktaydı...”
Şöyle kaba bir hesapla düşünelim. FETÖ bir defada 40 külçe altın gönderse 800 bin lira kazanabiliyor günde. Bu durumda milyarlarca liradan söz etmek zor olmasa gerek.
 
ATATÜRK HAVALİMANI İMAMININ İTİRAFLARI
 
Bu itirafı aslında yalnızca Mehmet Zeki Arslan yapmıyor. Değerli gazeteci Kemal Gümüş’ün yayınladığı “İşgalin Yapı Taşları” adlı kitabından öğrendiğime göre Atatürk Havalimanı İmamı, itirafçı İlyas Yağmur bu altın ve para trafiğini açık açık anlatmakta. İlyas Yağmur, Fildişi Sahili ve Senegal’den altınların ve paraların gümrük dokunulmazlıkları olduğu için Dışişleri Bakanlığı’na bağlı büyükelçiliklerdeki FETÖ’cü diplomatlara taşıttıklarını, hatta ayarladıkları yabancı diplomatları bile kullandıklarını tek tek ifade etmekte.
 
MERDİVEN ALTI MATBAACILIKTAN ALTIN MADENİ SAHİPLİĞİNE UZANAN YOL
 
Önceki günkü yazımla ilgili olarak, Twitter üzerinden firari FETÖ’cü, Koza AŞ’nin, Bugün ve Kanaltürk’ün eski “sahibi” Akın İpek hiç utanmadan, sıkılmadan bu altınları kendisinin aklamadığını birtakım teknik detaylar vererek anlatmaya, yazımdaki MASAK raporunun eskisi olduğunu sonraki MASAK raporunda aklandığını filan iddia etti... Kendisinin, gelen altını yeniden işleyip piyasaya sokacak tesisinin olmadığını söylüyordu. Oysa biz onun MASAK raporuyla belirlendiği üzere ürettiği ton başına altını 6 gram gibi çok yüksek bir seviyede göstererek gelen altınları kendi üretimiymiş gibi dolaşıma soktuğunu belirtmiştik. İşledi demedik!
Oradan aklanmış buradan aklanmış vs. Seni aklayanların kim olduğunu biliyoruz biz. O görevden alınan çeşitli kurum başkanlarının nerede olduğunu da.
Yahu milyarlarca doları yurt dışına kaçırıp İngiliz bankalarına teslim etmişsin. Londra’daki konforlu konutlarında keyif sürmektesin. Her şeyden önce FETÖ denen ihanet şebekesinin mensubusun. Hâlâ nasıl yazıp durabilmektesin? Ankara’da merdiven altı bir matbaan vardı. Davetiye basıp diğer iş adamlarının önünde kırk takla atardın. Sen nasıl ballı bir adamsın ki altın madeni ve medya sahibi oldun. Nasıl bir yere tezgâh açtın da oldu bu? Dur söyleme, biz bulalım. Baş harfi F ile mi başlıyor?
Sen o teknik detayları bırak, bunları anlat önce…
 
BIRAKIN FETÖ’CÜ BAKKAL KASABI, ASIL FİNANS KAYNAĞINA GİDİN
 
Neyse sonuçta Afrika’dan Türkiye’ye getirilen altınlarla ilgili dosya yeniden açılabilir mi sorusunu başlıkta sormuştum. Onun cevabını arayalım biraz da.
Dün pek çok hukukçu beni aradı ve savcılık tarafından verilen “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar”ın kesinlikle hukuki eksiklikler ve yanlışlıklar barındırdığını, bunun iptal edilip dosyanın yeniden açılması gerektiğini söylediler. Bilmiyorum, bir gelişme olur mu? Yargımız harekete geçer ve gereğini yaparsa FETÖ ile mücadelenin taçlandırılmasında o taca bir kıymetli taş daha eklenmiş olur.
Özellikle de 15 Temmuz’un yıl dönümüne yaklaştığımız şu günlerde...
Artık bırakalım bakkal, kasapla uğraşmayı. Paranın kaynağına gidin. FETÖ Borsası lafı boşuna çıkmadı ortaya. Büyükler ne yapıp edip paçayı kurtarıyor ne yazık ki. Sadece kurtarmakla kalmıyor büyük bir pervasızlıkla maden ruhsatı bile alıyorlar. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ise anlamlı anlamlı susuyor. Tebrik ederim vallahi!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.