Kemal bey gidiyor anladık da yerine kim gelecek?

A -
A +
 
Genel Başkan yardımcılarından biri CHP genel merkezinde Kemal Bey'le görüşmesini tamamlamış çıkmıştı. Tam asansöre binmek üzereydi ki özel kalemdeki görevli kapıda yakaladı onu. Soluk soluğa  “Sayın Genel Başkanımız sizinle görüşmek istiyor” dedi. Şaşırdı Başkan Yardımcısı, içinden “Allah Allah, şimdi konuştuk, acaba ne oldu?” diye telaşla geri döndü. Kemal bey odaya girdiğinde ayağa kalkarak, ilk kez görüyormuşçasına “Neredesin yahu, seni arıyordum, konuşmam gereken bir konu var” diye karşıladı.
Dondu kaldı, ne oluyordu?
Son günlerde bu olay dillendiriliyor CHP’li çevrelerde. Eşlik eden pek çok olay daha var tabii anlatılan. Onları burada sıralamak istemem. Ama Kemal Bey'in ailesi artık “Bu işi bırak ve birine teslim et” noktasına gelmiş. Allah şifa versin ama aktarıldığına göre kullandığı ilaç sayısı 12 ile 18 arasında değişiyor. Korumalarından birinin işinin, sadece ilaçlarını tasnif edip kendisine vermek olduğu belirtiliyor.
Eğer bu anlatılanlar, bir zamanlar Emin Çölaşan’ın Başbakan Bülent Ecevit’e attığı korkunç iftiraların benzeri değilse, durum kritik demektir. Hatırlarsanız, bu iftiraların ardından Ecevit bir yıl daha Başbakanlık yapmıştı.
 
OĞUZ KAAN SALICI’NIN İSTANBUL’DAKİ “HAZIR OLUN” TOPLANTISI
 
Belki de 10 Aralık Hareketi’nin önde gelen ismi, CHP’nin teşkilatlanmadan sorumlu ismi Oğuz Kaan Salıcı’nın, İstanbul’da bir toplantı yapıp “Genel Başkan bir süre sonra görevi bırakacak. Arkadaşlar bu yüzden partiye sahip olalım, görev bizi bekliyor” diye konuşmasının arkasında yatan gerçek budur. Yani Kemal Kılıçdaroğlu hakkında söylenenler.
10 Aralık Hareketi malum, Kemal Kılıçdaroğlu’nun vazgeçemediği bir isim olan Burhan Şenatalar, eski DİSK Genel Başkanı ve CHP milletvekili Süleyman Çelebi, Prof. Dr. Fuat Keyman, CHP Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Canan Kaftancıoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, eski Başbakan yardımcısı SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün Ekonomi Danışmanlığını yapan ve son olarak HDP’den milletvekili olan Erol KatırcıoğluAltan Öymen ve yandan destek veren Erdoğan Toprak gibi isimlerin öncülüğünde 10 aralık 2005’te kurulan, asıl amacı CHP’nin kapatılması olan bir sol-sosyalist hareket.
Bu hareketin kurucuları CHP’nin kapatılmasını sağlayamadı ama bir kaset operasyonuyla Genel Başkanlığa getirilen Kemal Kılıçdaroğlu eliyle partiye hâkim oldu. Amaç CHP’yi Atatürkçü-Kemalist kimliğinden soyarak daha sol bir çizgiye çekmekti, büyük ölçüde de yaptılar bunu.
CHP’nin anti-kemalist ve sol-sosyal demokrat bir çizgide olması, kişisel olarak benim de hep savunduğum bir görüş. Ancak CHP’yi dizayn eden bu yeni ekibin “ideal politik çizgisi”nin arkasında Soros’lar, Rand Corparation’lar, Britanya’nın majesteleri, Joe Biden’lar ve bilumum Küreselci Çete varken insanın içinden “Atatürkçüsün sen Atatürkçü kal” demek geçiyor. Hele bu parti yönetiminin DHKP-C gibi terör örgütleriyle ve PKK-HDP terör ittifakıyla içli dışlı oluşu, FETÖ’nün bir elinin sürekli parti içinde gezinip Kemal beyi yönlendirmesi, meselenin diğer kritik noktaları.
 
KILIÇDAROĞLU VE CHP’Yİ ELE GEÇİREN GRUBUN İKİ SEÇİM FORMÜLÜ
 
Artık işlem tamam gibi görünüyor. Abdullah Gül CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu için “sabit fikir” hâline gelmiş durumda. Cumhuriyet’ten İpek Özbey’e bile mülakat verirken o ünlü lafını rastgele söylemiyor Kemal Bey. Hani “Abdullah Gül’den neden korkuyorlar anlamıyorum” demişti de epey tartışılmıştı ya işte o söz. O lafı mülakat bittikten sonra Kemal Bey ekletiyor İpek Özbey’e “Şunu da yazmayı unutmayalım” diyerek. Anlayın gerisini.
Aslında Kemal Bey ve CHP’yi ele geçiren ekibin kafasında iki formül var. Bu, Küreselcilerin finosu Joe Biden ve Majestelerinin de formülü aynı zamanda:
1-Cumhurbaşkanlığı seçimi için eğer tüm partiler mutabakata varır ve sahayı hazırlarsa Abdullah Gül aday olacak. Not: Meral Akşener ikna edildi bile.
2-Aksi hâlde Ali Babacan aday olacak, parlamento çoğunluğu ele geçirilirse Tayyip Erdoğan indirilecek ve parlamenter sisteme geçilecek. Daha sonra Başbakan Ali Babacan, her vazifenin altın tepside sunulmasına alışık olan Abdullah Gül’ü Meclis çoğunluğuyla Cumhurbaşkanı seçtirecek.
 
KILIÇDAROĞLU’NUN ABDULLAH GÜL ISRARININ SEBEBİ BU GEÇMİŞTE Mİ SAKLI?
 
Peki, nedir Kemal Kılıçdaroğlu’ndaki bu Abdullah Gül takıntısı?
Bir olay aktarılıyor geçmişten.
1996 Haziran'ı. Refahyol koalisyonu var. Abdullah Gül Devlet Bakanı ve Hükûmet Sözcüsü, Hak-İş Federasyonu eski Genel Başkanı Necati Çelik de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’dır. Çelik, SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu’nu görevden almak üzeredir. Ama tuhaf biçimde Abdullah Gül devreye girer ve Kemal Bey'in görevden alınmamasını ister Çelik’ten. Rahmetli Necati Çelik bir süre dayanır ama 5-6 ay sonra görevden alır Kılıçdaroğlu’nu.
Birtakım insanlar nasıl ve hangi el tarafından irtibatlandırılıyorlar anlamak güç gerçekten de ama en azından insan tahminde bulunabiliyor.
Şimdi bu plânı bozan üç isim var; Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Muharrem İnce. Onlarla ilgili bilgileri ve ilginç gelişmeleri, Sözcü TV ve Olay TV’yi bir sonraki yazıda aktaracağım ama partideki Atatürkçüler konusuna değinerek bitirelim bugünkü yazıyı.
 
“ATATÜRK RESMİ PAYLAŞANLARI PARTİDEN ATALIM!”
 
Partiyi 10 Aralık adlı harekete teslim eden Kemal Kılıçdaroğlu öylesine net bir duruş sergiliyor ki insan şaşırmadan edemiyor. Parti içindeki Atatürkçü-Kemalist ekibin (Artık ne kadar kaldıysa) şimdi akılları başına geldi. Yıllardır kendilerine anlatmaya çalışıyoruz, tıpkı Muharrem İnce’de vücut bulduğu üzere “parti disiplini ilkeleri” gereği topluca bir tavır koymaktan çekindiler. Kemal Bey eliyle teker teker tasfiye edilen arkadaşlarının da arkasında duramadılar, hepsi ikbal peşinde koştular. Kılıçdaroğlu diklenecek olanların ağzına bir parmak bal çalıp, ya milletvekili, ya Parti Meclisi üyesi yaptı ve susturdu hepsini. Gidenlerin sesi ise çok duyulmadı. Başka parti kuranlar oldu ama tutmadı çünkü içeriden destek görmüyordular. Şimdi kalanlar Atatürk fotoğrafları paylaşarak imalarla, utangaç biçimde Canan Kaftancıoğlu’na tavır koyuyorlar. Sanki Canan Kaftancıoğlu daha önce “Mustafa Kemal’in askerleriyiz lafı militarist bir söylem” dememiş gibi!
CHP öylesine elden çıktı ki V. A’nın işi Parti Meclisi’nde “Atatürk resmi paylaşanları partiden atalım” demeye kadar vardırdığı konuşuluyor.
 
“OY ORANI YÜZDE 19 MU? OO ÇOK İYİ!”
 
Bugün CHP’yi teslim alan ekip kendinden çok emin. Bunu Sözcü ile Canan Kaftancıoğlu arasındaki kavgada net olarak görebiliyoruz. Bazı yazarları sebebiyle “Atatürkçülerin kalesi” olarak nitelenen Sözcü gazetesine Canan Kaftancıoğlu yekten ağır laflar etti. Sözcü yazarlarına asıl koyan da Kemal Bey'in Canan Kaftancıoğlu’na destek vermesi ve eleştirilerinin içinde Sözcü’nün adını bile ağzına almayarak “Belli bir medya grubu” demesi.
Her şey çok hızlı gelişiyor. İçerideki ve dışarıdaki Atatürkçü-Kemalistler eğer birlik olamazlar ve CHP’de etkinlik sağlayamazlarsa fazla sürmez önümüzdeki yıl “Niçin geç kaldık” adlı bilmem kaçıncı kitaplarını yazmaya başlayabilirler.
Bu arada CHP’den akın akın istifa ediyor üyeler. Sayı 100 binlere vardı. Bunu Barış Yarkadaş açıkladı geçen akşam Halk TV’de. Yarkadaş, iki ünlü kamuoyu araştırma şirketinin seçim anketinin sonuçlarını bildirdi o programda: Yüzde 19.
Sayın Kılıçdaroğlu’na iletmişler bu oranı, O da “Ooo çok iyi” demiş. Karşısındakiler şaşırmış.
Şaşırmalarına gerek yok. Nasıl olsa Abdullah Gül var...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.