FETÖ metaforları ve Âdem Peygamber’den gelmenin “avantajları”

A -
A +
  Son günlerde çok önemli bir konuda daha bilgilenmiş olduk milletçe. Meral Akşener’in ciğerinde “ur” yokmuş.  Meclis grup toplantısında konuşan Akşener ve “Biz 40 kişiyiz bu siyasette, herkes birbirinin ciğerini bilir. Eğer o ciğerleri biliyorsak, ciğerlerinde ur olanlar çok dikkat etmelidir. Burada ciğerinde ur olan yoktur” diyor. Belli ki elinde MR cihazı var Akşener’in. Anladığım kadarıyla karaciğeri kastediyor. Hani şu safra üreten ve sindirime fayda sağlayan ama fazla şeker alındığında yağlanıp başımıza işler açan organımız. Bu zorlama metafor bana bazı şeyleri çağrıştırdı. Geçen akşam Habertürk televizyonunda Ümit Özdağ’a sordular “Ne diyorsunuz bu tanımlamaya” diye. O da “Parti yönetimindekiler son zamanlarda tıbbi terminolojiyi çok kullanıyorlar. Ben tıp okumadım, onlara sormak lazım ne söylemek istediklerini” diye cevap verdi. Benle konuşmasında, FETÖ’cülerin itibarsızlaştırmak istedikleri kişileri hedef aldıklarında tıbbi terminolojiye çok sıklıkla başvurduklarını ve onlar için “Akıl sağlığı yerinde değil”, “Çok gergin, doktora görünmesi gerek”, “Bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış” benzeri iftiralara başvurduklarını anlatmıştı. Nitekim Ümit Özdağ’ın da bu tarz söylemlerle İyi Parti’den saldırıya uğradığını biliyoruz. Evet, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen de sık sık metafor kullanır, şifreli konuşur ve mesajlar verir. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 15 Temmuz öncesini hatırlatırcasına aslına rücu ediyor sanki. O vakitler, durup dururken seçim meydanlarında "Yurtta sulh, cihanda sulh” diye bağıra bağıra dolaşmıştı da 15 Temmuz gecesi anlamıştık kendisinin Atatürk’ün bu lafını bayram değil seyran değil habire gündeme getirişinin sebebini. TRT ekranlarında darbe bildirisini okutturan FETÖ’cü alçaklar kendilerini “Yurtta Sulh konseyi” diye tanımlamış, metni de bu cümlelerle bitirmişlerdi. Tabii tamamen “tesadüftü” olan bitenler. Ne yani, bir parti genel başkanı Atatürk’ün sözünü tekrar edemez miydi? Edebilir tabii, ama mesaj verircesine aynı sözü iki ay içinde 100 kere tekrarlayarak değil. Dolayısıyla bu ciğer ve ur sözcükleriyle oluşturulan cümlelerin anlamını yine en iyi Meral Akşener bilir. Tabii yarın öbür gün Fetullah Gülen’den de pırtlayabilir meali. Akşener, bir kamuoyu araştırma şirketi olan Areda Survey’in İyi Partililerle konuşarak yaptığı anketin sonuçlarından biraz şaşkın olabilir. Ankette partinin yaşanan tartışmalar nedeniyle dağılabileceğini söyleyenlerin oranı yüzde 44 çıkmış. Üstelik ankete yanıt verenlerin yüzde 40’a yakını da tartışmaların sebebini, İyi Parti’nin bulunduğu, içinde HDP’nin de yer aldığı ittifaka ve FETÖ ile ilgili ortaya çıkan algıya bağlıyor. Buna, araştırma yapılmadan sonraki gelişmeyi; yani HDP ile birlikte yürütülen, Anayasa’nın Türklükle ve ATATÜRK ile ilgili ilk dört maddesinin kaldırıldığı illegal anayasa çalışmasını da eklediğinizde durumun vahameti iyice anlaşılıyor. Ümit Özdağ’ın FETÖ’cü olduğunu açıkladığı İyi Parti İstanbul İl Başkanı Satuk Buğra Kavuncu’yu televizyona çıkarıp aklama projesi de işte bu FETÖ’cü algısını ortadan kaldırmaya yönelikti. Kavuncu geçen akşam zor zamanlarda FETÖ’yü kurtarma kurumu olarak kullanılan Habertürk’te Fatih Altaylı’nın karşısına oturtuldu. Fatih Altaylı için bu saatten sonra bir karakter betimlemesi yapacak değilim. Artık siz tanıyorsunuz onu. Ama ortada iyi hazırlanılmış, provalarının yapılmış olduğu belli bir tiyatro çalışması vardı. Altaylı da kendisine biçilen rolün hakkını ziyadesiyle verdi. Misal, Celal Eren Çelik ile Erdem Atay’ın ortak yazdıkları bir makaleden alıntı yaparak, Kavuncu’ya “Muammer Çalışkan sizin akrabanız mı?” diye sordu önce, ardından yazıyı okumaya başladı. “Hayatımda böyle saçma bir yazı görmedim” edasıyla okumasını sürdürürken aniden durup güldü ve soru sormayacağını söyledi. Kavuncu ise pası almıştı. En “Taşı gediğine koyan adam” vurgusuyla, “Hepimiz Âdem’den geldik” cevabını verdi. Amerikan talk show programlarındaki gibi buralara kahkaha efekti koyabilirsiniz. Sonra da ciddileşerek dramatik bir yüz ifadesi takınıp “Beni ailemle yargıladılar, ailemde çok farklı fikirden insanlar var” diye dertlendi çocukcağız. Kıyamam sana! Altaylı da hüzünlendi tabii, “Evet öyle” diye gereken manevi desteği verdi. Bu manevi desteğin maddi karşılığı var mıdır bilemiyorum. Benim bildiğim Habertürk patronlarının bir yerlere hep borçlu olduğu. Neyse, Veryansın tv adlı internet sitesinde Erdem Atay o akrabalık ilişkilerini, daha gün yüzüne çıkmamış olanlarını, içlerinde Meral Akşener’in de yer aldığı çok ama çok ilginç tesadüfleri ve hayatın doğal akışına hiç de uygun olmayan ilişki zincirlerini tek tek anlatıyor. Okumak isteyenler için linki(*) aşağıda. Demek hepimiz Âdem’den geldik ha! Meral Hanım da siyasetteki 40 kişinin ciğerini biliyormuş. Şöyle diyelim o hâlde: Biz de FETÖ’cülerin ciğerini biliyoruz. Hele de İyi Parti’de olanları. (*) https://www.veryansintv.com/akrabalik-iliskisinin-bu-kadari-hepimiz-ademden-gelmisiz
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.