Abdullah Gül’ün adaylık bilmecesi…

A -
A +

Bir mukayese ile başlayalım. Mühim çünkü.

Eski Cumhurbaşkanlarından Ahmet Necdet Sezer. Sert görüntüsü, Başbakanlığı döneminde Tayyip Erdoğan’la çok uğraşması, atanacak bürokratların özel hayatlarını casus tutarak kontrol ettirmesi ve eşlerinin başörtüsü takıp takmadığını araştırması, onun evvelinde eski Başbakan Bülent Ecevit’in kafasına Anayasa kitapçığı fırlatacak kadar öfke kontrol problemi olması, onu sadece benim değil insanların gözünde de sevimsiz kılmıştı.

Ama tüm bu özelliklerinin yanı sıra Ahmet Necdet Sezer’in ve ona ayak uyduran eşinin gösterişten uzak hayatı, emekli olduğunda mütevazı bir müstakil eve taşınması, tutumluluğu, Cumhurbaşkanlığı döneminde masraftan sürekli kaçınması ve tasarrufu öne çıkarması, bazen kantarın topuzunu kaçırsa da olumlu özelliğiydi...

Sonra gelen Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül ise masraf ve gelir-gider konusunda tam tersi bir profil çizdiler. Hayrünnisa Gül Çankaya Köşkü’nü baştan ayağa yeniledi. Duvarlarını ünlü ressamların tablolarıyla süsledi. Tabak çanak takımları tamamen yenilendi, köşk boyandı, onarıldı, eşyalar yenilendi, bazı bölümleri renove edildi vs. Dönemin parasıyla milyonlar aktı Köşk’e.

Abdullah Gül de uyumlu bir Cumhurbaşkanı’ydı. Önüne gelen her kararnameyi imzaladı, her kabineyi onayladı, bazı kanunları dostlar alışverişte görsün kabilinden iade ettiyse de direnmedi hep imzayı bastı. Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında sonradan yüzde 90’ı FETÖ’cü çıkan “hukukçulara” güvendiğini sık sık belirtti, İngiliz Kraliyet ailesiyle ilişkilerini sıkı tuttu. İntifadacı Hayrünnisa Gül’ün Kraliçe Elizabeth’in önünde eğilerek reverans yapması bu manada akıllara kazınan bir fotoğraf olarak zihinlerimizde asılı kaldı...

           ***

Gül ailesi emekli edildikten sonra bir yıl süreyle aslında Erdoğan’ın İstanbul çalışma ofisi olan Huber Köşkü’nde oturdu. Hayrünnisa Hanım kendine yer beğenemiyordu. Gül 2007 yılında İstanbul Çekmeköy’deki “İdealist Kent Villaları”nda her biri 8 oda bir salon olan iki adet villa satın almıştı. Birleştirilerek daha da büyütülen bu “ev” selefi Ahmet Necdet Sezer’inkiyle karşılaştırıldığında kümes kadar kalan evinin yanında bir saray yavrusuydu ama Bayan Gül, yine de hoşnut değildi. Çünkü Çekmeköy son tahlilde varoştu. Ama daha fazla beklemesine gerek kalmadı, Oda TV’de "Hürrem" mahlasıyla yazan Soner Yalçın’ın bildirdiğine göre, 13 milyon dolara ünlü iş adamı Salih Tatlıcı’nın Kavacık’taki Tatlıcılar Sitesi’nde kendine yaptırdığı, yaklaşık 11 dönümlük bahçe içinde kapalı alanı 3 bin 600 metrekare olan bir “minik ev” alındı. Yine "Hürrem Soner"in yazdığına göre bu “ev” Hayrünnisa Gül tarafından, bazıları Tema Teknik firması gibi sponsorlar tarafından karşılansa da yine milyonlar akıtılarak şıkır şıkır döşendi. Hürrem Soner, Abdullah Gül'ün bu kadar büyük paraları nasıl izah edeceğini bilemediği için de binayı damadı Mehmet Sarımermer’in üzerine yaptırdığını yazdı. Gelgelelim kızı Kübra Gül ile Mehmet Bey boşanmak üzere olduğundan şimdi evin tapusu geri isteniyor lâkin damat bey tapuyu geri vermek istemiyor. Neyse, sanmıyorum tabii verecektir bana göre.

 

MAAŞLARI DEVLET TARAFINDAN KARŞILANAN KADROLAR VE MAKAM ARAÇLARI

 

Dr. Huriye Tezgelen’in “Haberin Doğrusu” adlı sitede yazdıklarına göre Abdullah Gül emekliliğinden önce bizzat çıkardığı kararnameyle kendisine Cumhurbaşkanlığı bünyesinden ve hâliyle de bütçesinden aldığı 18 araca ilaveten, şoförleri ve korumaları ile 90 civarında personel çalıştırmakta. 18 araçtan 3 adedi makam aracı, ikisi Abdullah Gül’ün kendisine ait zırhlı makam aracı, diğeri de Hayrünnisa Gül’e ait Audi a8 makam aracı. Kalanları da koruma ve hizmetli araçları...

Şimdi en başa dönüyorum.

Ahmet Necdet Sezer, acaba selefi Abdullah Gül’e sunulan imkânların, onların sürdürdüğü debdebeli hayatın karşısında nasıl bir HAYAT yaşıyor?

Bu sorunun cevabını sizlere bırakayım ve şu Cumhurbaşkanlığı adaylığı meselesine bir giriş yapalım.

          ***

Gül malûm; Millet İttifakı bileşenleriyle, emrindeki ya da kendisine yandaş olan gazeteci-yazarlarla, Türkiye’ye ültimatom veren AB elçileriyle vs. olan görüşmelerini, işletmesi 49 yıllığına Multi TurkMall Gayrimenkul Yatırım şirketi tarafından alınan Maslak’taki Ayazağa Kasrı’nda yürütüyor. Şirket bu Kasrı ona tahsis etmiş. Halk TV’de Sayın Gül'ü “Atatürkçü” diye parlatmaya çalışan, ama aslında kendi izaha muhtaç pazarlamacı Levent Gültekin’i de sürekli kabul etmekte, hatta Halk TV’nin Genel Yayın Yönetmeni bile Kasr’ın şirinleri arasında yerini alıp sık sık kendisine brifing vermekte aldığımız haberlere göre..

  Düşünün Gül’ün bazı danışmanlarının kadroları da hâlâ Külliye’de ve devlet bütçesinden maaş almaktalar.

Bu nasıl iş demeyin, oluyor işte.

Öte yandan Abdullah Gül’ü ve Ali Babacan’ı destekleyen ve aylık maliyeti 3-4 milyon lirayı bulan bir gazete var. Gazete aynı zamanda Ahmet Davutoğlu’nu da destekliyor ve çabaları meyvesini verdi nitekim. Gül, Ahmet Davutoğlu’nu geçtiğimiz haftalarda kabul etti ve helalleştiler, geçmiş hesapların üstüne bir çizik atıldı. Bu gazetenin sponsoru Trabzon Sürmeneli iş adamı Mehmet Aydın'mış ama yıllık maliyeti 30-40 milyon olan bu gazeteye para mı dayanır? Nereden akıyor bu musluk?

Hâliyle gazetenin yönetici ve yazarları Gül’ün doğal konukları. Engin Özkoç ve Ertuğrul Günay gibi isimleri ihmal etmeyelim. Meral Akşener’i unutmayalım. 2018 öncesi Candan Karlıtekin aracılığıyla Gül’den bol tavsiye alıyordu. Araya zaman girdi ve şimdi yeniden görüşüyorlar.

O hâlde neler oluyor?

 

GÜL CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞINA MI HAZIRLANIYOR?

 

Söyleyeyim. Çok heves etse de olmayacak, olamayacak. Malûm, Ali Babacan açık etmişti, geçen seçimde de heveslenmişti ama gizlice yaptırdığı kamouoyu yoklamalarında desteği yüzde 20’nin altında kalınca çekilmişti. İtibarını da Meral Akşener aday olarak danışıklı dövüşle kurtarmıştı iddialara göre.

Kemal Kılıçdaroğlu işi sağlam kazığa bağlayacak arkadaşlar, bunu bilin. KILIÇDAROĞLU KESİNLİKLE ADAY. Mersin’de iktidar kanadı 21 bin, CHP 100 bin dese de alanın dışına taşan kalabalığı da sayarsanız şöyle böyle 30-35 bin insan toplandı orada. Hiç fena değil doğrusu. Üstelik daha başlangıç.

Bir ihtimal var Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan çekilmesi için. O da tam seçim öncesinde eğer kamuoyu araştırmalarından kendisinin kazanamayacağını anlarsa.

Tabii ajansın kamouoyu şirketi ona feyk atıp alacağı oyu düşük göstermezse. Çünkü ajansın ve yularlarını ellerinde tutanların kimi istediği malum.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.