Hâlâ “erken seçim” diyorlar mı?

A -
A +

Millet İttifakı bileşenleri ve medyası, son kur garantili mevduat düzenlemesinin ardından şaşkın. Döviz kurunun büyük bir iştahla tırmanmasının erken seçimi tetikleyeceği yönünde kesin inançları vardı.

Türk lirası, dolar karşısında her gün değer kaybederken “Hemen seçim, hemen erken seçim” diye bağırmalarının arkasındaki motive edici gücü sezmemek mümkün değildi.

Ama geçen pazartesiyi salıya bağlayan gece, döviz kurunun hızla gerilemesi karşısında yüzlerinde beliren ifade, âdeta ellerinden kaçan “kuş”un fotoğrafını verir gibiydi.

Yani “Türkiye kötü olursa her şey iyi gider, tabii Erdoğan da” mottosu üzerine kurdukları siyaset yapma şekli tam anlamıyla iflas etti o gece.

Keşke bu duruma düşmeselerdi ve daha yapıcı bir siyaset izleme biçimini tercih etselerdi. Türkiye’nin bir sorunu da bu.

Döviz kurunun yeni sistemle bir hayli gerilemesi, iktidara altın değerinde üç aylık bir fırsat sundu.

Zaten ekonomik parametrelerle ve finansal teknik analizlerle açıklanamayan, ülkemizin ekonomik gerçekliğiyle örtüşmeyen bir kur artışı ile karşı karşıya kalındığı için, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükûmet, elindeki zamanı en iyi biçimde değerlendirecektir.

Ama bunun için fiyatların düşmesi ve enflasyonun kontrol altına alınarak geriletilmesi gerekiyor. 

Bu yapıldığı takdirde zaten asgari ücretle, memur ve emekli maaşlarıyla artırılan halkın alım gücü daha da yükselecek ve belirgin bir refah çizgisine doğru ilerlenecek.

Önümüzdeki üç dört ayın sonunda yaş sebze ve meyvelerin sera dışında üretilmeye başlanması, döviz kurunun düşmesi nedeniyle ihracatta bir nebze azalma olmasının getirdiği sonuçla Türkiye içine arzın daha da artması, turizm sezonunun açılması derken ekonomide normalleşmenin ilk adımları da atılmış olacak.

Bunu muhalefet de biliyor ve şimdi de şu varsayımın peşinde koşuyorlar:

“Erdoğan, enflasyonu indirirse ve döviz kurunu zapturapt altına alırsa önümüzdeki haziran, en geç eylül-ekim ayında seçime gider.”

Anlaşılan şöyle ya da böyle, muhalefet seçimlerin yapılabilme ihtimalini seviyor olmalı ki konuyu gündemden düşürmüyor. Oysa Millet İttifakı cephesi adaylık meselesini bile açıklığa kavuşturabilmiş değil. Her şey karmakarışık. 

Kemal Kılıçdaroğlu ilk kez bu kadar net konuştu ve Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın belediye başkanlığını sürdürmeleri gerektiğini söyledi. Bir şey daha ekledi ve Cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin “Devlet tecrübesi” olmalıydı.

Bu tariften yola çıkarak, kendi olmasa bile acaba hangi “tecrübeli biri”ni karşımıza çıkarır Kılıçdaroğlu? Dün İlhan Kesici’nin gazetemizi arayarak benim telefon numaramı istemesi ve kendisiyle ilgili aldığım duyumlar insanı düşündürtmüyor değil.

Hani nehrin kenarında oturan adam misali bekleyen Kesici acaba sabrının mükâfatını alabilecek mi?

Kısaca kılıçlar çekilmiş vaziyette. Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen Meral Akşener ile kendini ya da “devlet tecrübesi” olan bir başka “biri”ni aday göstermekte direten Kılıçdaroğlu arasındaki gerilimi ne sonlandıracak? Nasıl bir mutabakatta buluşacaklar?

İşte kördüğüm hâline gelmiş bu sorunu zamana yayarak çözmek bugün Millet İttifakı’nın tercih ettiği bir durum gibi görünüyor. Şu anda “Erken seçim” lafını dillendirmemelerinin sebebi ise ekonomik gidişatın beklentilerinin tersine olumlu yöne doğru evrilmesi. Kısaca “kötü bir ekonomik durum” üzerine inşa edilmiş bir propaganda zeminini kaybeden muhalefetin adaylık sorununu da hâlen çözememiş olması, erken seçim arzularını ertelemelerine neden olmuş gibi görünmekte. Daha doğrusu bu konuya hayli temkinli yaklaştıkları anlaşılıyor.

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ülgen'in yaptıkları araştırma sonucunda AK Parti oylarında 2 puanlık artış olduğunu söylemesi ve bunu da Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına bağlaması malum muhalif medya ve yazarları tarafından “korkutucu” unsur olarak bir hayli köpürtüldü. Kılıçdaroğlu’nu adaylıktan vazgeçirmeye çalışıyorlar çaresizce. Kılıçdaroğlu kendisine yönelik bir TEHDİT hissetmediği sürece bu fikrinden cayacak gibi görünmüyor. Yurt dışındaki FETÖ çıldırmış vaziyette Kılıçdaroğlu’nun kararlılığı karşısında ve “Acaba nasıl bir kumpasla bu kararından vazgeçiririz” derdinde.

Sonuçta seçim zamanında yapılacak.

Hiç mi erken yapılma ihtimali yok peki?

Bu sorunun cevabı belli.

Bugünden yarına o kadar çok şey değişebilir ki. Bakın bir gecede dolar nasıl yüzde 40 değer kaybetti.

İşte öyle bir şey...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.