Çay üreticileri hasadı beklerken; yaş çay alım fiyatı...

A -
A +
Türkiye dünyanın 7 çay üreticisinden biri. Yılda ortalama 1 milyon 400 bin ton yaş çay üretiliyor.
Yaklaşık 200 bin çay üreticisi var. Çok fazla çünkü çoğu 1-5 dönüm arasında çay alanına sahip üreticiler.
Çay alanı küçük olunca kazançları da çok sınırlı. Özellikle de devletin ve Çaykur’un yürüttüğü hatalı uygulama söz konusu olunca.
Şöyle bir hesaplama yapalım 2021 verileriyle, Çaykur üreticilere ne yapmış bir görelim...
Çay hasadı yılda üç kez yapılıyor. İlk sürgün hasadı Mayıs-Haziran, ikinci sürgün Haziran-Ağustos, üçüncü sürgün de Ağustos-Ekim dönemini kapsıyor.
Bir dönüm çay alanında ortalama 1 ton yaş çay yetişiyor.
2021 yılında devlet çay alım fiyatını 4 lira olarak açıkladı.
 
3 DÖNÜMLÜK ÇAY BAHÇESİ OLAN ÜRETİCİ NE KAZANDI?
 
Diyelim ki 3 dönüm çay alanı sahibi bir üretici var. Demek ki 3 ton yaş çaya tekabül ediyor.
Çaykur bir karar aldı ve yaş çay alımları için dönüm başına bir kota uygulamaya soktu. Yani dönüm başına ancak 600 kilo alacağını açıkladı.
Bu örnekteki üretici 3 ton üretmiş, Çaykur yalnızca 1800 kilosunu alıyor.
Ama bir mesele daha var. Günlük çay alım kotası da var. Kurum çay alım tarihini 17 Mayıs 2021 olarak açıkladı. Ama üreticinin her gün yaptığı 100 kilo, 50 kilo civarında. Kısacası açıklanan 1800 kiloya da ulaşamıyor üretici. Özel şirketlerin eline kalınca da elindeki ürünü 1-1,5 lira eksiğine satmak zorunda kalıyor.
Bu durumda elindeki 3 ton çayın ancak bir tonunu Çaykur’a, kalanını 3 liradan özel fabrikalara veren üreticinin eline toplam 10 bin lira geçiyor.
3000 lirası işçiye.
1200 lirası gübreye.
Araçla taşıma için 150 lira.
İşçilerin yemek giderleri 500 lira.
Üreticinin eline kalan yalnızca 5.150 lira.
İyi para diyen var mı?
Şimdi ilk çay hasadı mayısta başlıyor, çok az kaldı.
Devletin yaş çay alım fiyatını 6,27 lira ile 6,57 lira arasında açıklaması bekleniyormuş. Bu şüphesiz çok az. Çünkü yukarıdaki verilerin hepsi geçen yıla ait. Yani bugün yapılacak hesaplamada girdi maliyetleri işçilikten taşımaya, yemekten gübreye kadar en az iki kat arttı.
 
NE YAPILMALI?
 
Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın YENİ TARIM DÜZENİ adlı kitabını okuyorum birkaç gündür. Sürükleyici bir roman gibi. O kadar çok şey öğreniyorum ki. Bu yüzden kitaptan edindiğim bilgiler doğrultusunda kendi katkılarımı da sunarak sıralayacağım:
1-Devlet bu yıl çay alım fiyatını ülkemiz gerçeğine uygun olarak belirlesin.
2-Devlet her yıl yaş çay alım fiyatını açıkladığı gün TABAN FİYATI da belirlesin ki özel fabrikaların çay fiyatını bu kadar düşürmesine engel olsun.
3-Çaykur fabrikalarının kapasitesini artırarak üreticinin bahçesindeki tüm çayı kotasız alabilsin.
4-Bu çayın işlenmesini devlet tek başına yüklenemez. O hâlde özel fabrikalarla birlikte bu işe el atmalı, üretici mağdur edilmeden elindeki tüm çay alınıp işlenmeli.
5-Çayın kalitesi, standardı, ürün çeşitliliği artırılmalı ve yurt dışı pazarlarda satılan markalar oluşturmalı.
 
ÜRETİCİNİN DE SORUMLULUĞU VAR
 
Ali Ekber Yıldırım burada bir de üreticilerin sorumluluğuna dikkat çekiyor ve şöyle diyor:
“Çay üreticilerinin tamamı küçük çiftçi ailesi. Güçlerini birleştirerek güçlü bir kooperatif kurmaları ve birlikte hareket edebilmeleri gerekiyor. Tek başına Çaykur ya da özel fabrikanın kapısına gittiğinde onların her istediğine uymak zorunda kalan üreticiler topluca daha güçlü ve daha tok satıcı olabilirler. Diyelim ki 200 ortakla birlikte hareket edildiğinde 1 ton yerine 1000 ton çayla çok daha güçlü olabilirler.”
 
VARLIK FONU ÇAYKUR’U BATIRDI MI?
 
Ali Ekber Yıldırım’ın verdiği bir bilgi daha var ki hakikaten vahim.
Çaykur 2017 yılında Varlık Fonu’na devredildikten sonra sürekli zarar etmekte. 1985 yılına kadar Çaykur’un pazar payı yüzde 95’i buluyordu. Devlet tekeli kaldırıldıktan sonra bu pay yüzde 52’ye kadar düştü. Çaykur’un faaliyet raporları ve bütçe verileri incelendiğinde 2016 yılında, yani fona devredilmeden önce yıllık 82 milyon lira kâr açıklayan Çaykur, 2017 yılından itibaren yüz milyonlarca lira zarar etmeye başladı.
2017’de 267,7 milyon lira, 2018’de 657 milyon lira, 2019’da 635 milyon lira ve 2020 yılında da 547 milyon lira zarar eden bir kurumdan söz ediyoruz.
Bu zararın sebebi ne peki?
Mayıs 2021’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan Kamu İktisadi Teşekkülleri Üst Komisyon toplantısında Çaykur’un zararıyla ilgili kendisine sorular yöneltilen Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim’in cevabı, sebebi çok net anlatıyor:
“Kurumumuzun 2020 yılı finansman gideri 322 milyon 609 bin liradır. 2020 bilanço zararının yüzde 60’ı bu finansman giderlerinden kaynaklanmaktadır. 2021 yılına da 4 milyar 165 milyon liralık bir kredi borcu devredildi.”
Yani öyle anlaşılıyor ki Çaykur’un zararı üretimden kaynaklı değil, kullandığı kredilerden. Yani üreticiye değil kredi kullandığı bankalara destek sağlamakta. Ama bu krediler ne için alınmış bilmiyoruz.
Bu zarardan kurtulmak için ne yapılması gerektiği ise yine kitapta yer almakta.
Yerim bu kadar.
Sayın Tarım ve Ormancılık Bakanı Vahit Kirişçi’ye önerim muhalif renklerinin olmasına aldırmadan Ali Ekber Yıldırım’dan danışmanlık alması. Emin olsun ki kendisinden yalnızca çay konusunda değil, çok istifade ettiğim kitabından görebildiğim kadarıyla, tarımın tamamıyla ilgili çok önemli bilgiler edinebilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.