CIA böyledir Aslı, üzgünüm ama Henri seni perdeleme için kullandı

A -
A +
Yıllarca Amerika’da kaldın, Washington’ın tozunu attırdın, Türkiye’nin başına çorap örmeye kalkan ne kadar CIA ajanı, ne kadar ABD elçisi ya da think tank’çisi varsa hepsiyle içli dışlı oldun ama sonunda bak başına neler geldi. CIA’in “analist” adı altındaki aparatlarından; hatta en önemlilerinden biri olan Henri Jack Barkey seni böyle tufaya getirip, dımdızlak ortada bıraktı.
 
Gerçek gazeteci olsaydın, sana altın tepside sunulan imkânları doğru kullanarak onlarla kurduğun ilişkini mesleki alanla sınırlı tutardın. Ama sen ne yaptın? Onlarla al takke ver külah ilişki kurmayı tercih ettin.
Aslı dediğim gazeteci ve yazar Aslı Aydıntaşbaş.
 
Önce meseleyi anlatalım.
Bilindiği üzere Osman Kavala ABD ve Batı’nın Selahattin Demirtaş ile birlikte en çok kurtarmaya çabaladığı isim. Biri Soros, diğeri PKK uzantılı.
 
Meral Akşener’in kuzeni olan Osman Kavala uzun süredir yargılanıyor. Detaylara girmeyeceğim. Hakkındaki iddianame geç hazırlandığı ve uzun tutukluluk hâli nedeniyle bu yargılamayı hayli eleştirdim. Bu davada onunla birlikte yargılanan bazı isimlerin de haksızlığa uğradığını da yazdım ve onlar çıktılar zaten.
 
Kavala iki davadan yargılandı. Biri Casusluk Davası, diğeri de Gezi Davası. Casusluk Davası iddianamesinde; Osman Kavala’nın CIA ajanı Henri Barkey ile buluşmalarına, görüşmelerine ya da telefonlarının sürekli aynı mekânlarda sinyal vermesine, Henri Barkey’in Türkiye, Irak, Suriye’nin kuzeyi, PKK-HDP benzeri ne kadar Türkiye düşmanı varsa hepsiyle iş tutup onları yönlendirdiğine, övgüler düzdüğü FETÖ elebaşı ile olan ilişkilerine, Pensilvanya ile direkt hattı olduğuna, görüşme trafiğini gizlemek için tüm istihbarat imkânlarını kullandığına, 15 Temmuz darbe günü esrarengiz biçimde Türkiye’ye gelip Büyükada’daki Splendid Palace’ta paravan bir organizasyon ve etkinlik görüntüsü altında darbeyi yakından izlediğine, o gece saat 05.00'e kadar ABD, İngiltere ve Fransa'ya kayıtlı birçok uluslararası telefon numarası ile irtibatlarının devam ettiğine ve saat 04.00'e kadar da telefonunun internetini (GPRS) aktif olarak kullandığına, birlikte olduğu Ellie Geranmayeh adlı bir başka ajanın da darbe gecesi Erdoğan’ın yurt dışına kaçtığı yolunda sürekli manipülatif paylaşımda bulunduğuna dair bilgiler(*) vardı.
 
15 Temmuz gecesi FETÖ aparatıyla planlanan Amerikancı darbe girişimi başarısız olunca Henri Barkey üç gün daha kalmış, 23 Temmuz 2016 tarihli yazımda(**) belirttiğim gibi 19 Temmuz sabahı 04.05 uçağıyla Türkiye’den ayrılmıştı.
İddianamede en dikkat çekici nokta da Barkey’in gitmeden bir gece önce18 Temmuz gecesi Karaköy’deki bir lokantada Osman Kavala ile görüştüğüne dairdi. Kavala bu davadan beraat etmişti bilindiği üzere. Ancak Henri Barkey aradan yıllar geçtikten sonra durdu durdu, önceki gün Karaköy’deki lokantada Osman Kavala ile birlikteliğine dair bir açıklama yaptı ve “Ben o lokantaya aslında arkadaşım gazeteci ASLI AYDINTAŞBAŞ ile baş başa yemek yemek için gittim. Ama Osman Kavala’yı da orada görünce ayaküstü onunla birkaç dakika sohbet ettim” dedi.
 
Dediğine göre bu açıklamayı yapmak istemesinin sebebi bu dava nedeniyle Osman Kavala’nın mağdur edilmesiydi. Oysa o davadan Kavala beraat etmişti zaten ve bu açıklama yersizdi. Dava sürerken bu açıklamayı neden yapmamıştı Henri Barkey? Burada durup dururken Aslı Aydıntaşbaş mı hedef gösterilmek istenmekteydi?
 
Nitekim Aslı Aydıntaşbaş da hemen ardından bir karşı açıklamayla Henri Barkey’in adını vermeden kendisinin “kötü niyetli bir operasyon”la karşı karşıya olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Yıllardır tüm ısrarlara rağmen bir açıklama yapmayan, kendisiyle ilgili şayiaları gidermek için talep edilen bilgi paylaşımına yanaşmayan bir şahıs, esrarengiz bir zamanlamayla yeni bir polemik başlatmıştır. Bu zamana kadar Osman'la ilgili bir dizi mesnetsiz iddiayı çürütmek için avukatlardan gelen her türlü bilgi paylaşımı talebini reddeden bu şahsın, şimdi konuşması, manidardır.”
 
Aslı da bu arada Osman Kavala’nın Casusluk Davası’ndan çoktan beraat ettiğini belirterek “Oysa Kavala’nın avukatları Henri Barkey’i defalarca arayarak bir açıklama yapmasını istemişler ama o bu talepleri hep reddetti” dedi.
 
Ama ilginçtir, CHP ABD Temsilcisi Yurter Özcan da 18 Temmuz 2016 gecesi Henri Barkey ile yemek yiyen kişinin Aslı Aydıntaşbaş olduğunu yazmıştı.  Aslı o vakit kendisine bu konuda soru yönelten KRT muhabirleri Sultan Eylem Keleş’e “Böyle bir iddia var ama benim bu olayla bir ilgim yok” demişti.
 
Fakat Henri Barkey Aslı’ya yanıt vermekte gecikmedi ve “Ben o gece Aslı Hanım’la yemek yedim, doğru olan da bu. Ertesi gün de Amerika’ya döndüğümde bunu kimseden saklamadım, saklamak için sebep de yoktu. Türkiye’den kimse beni arayıp sormadı” dedi.
 
Bu durumda iki kişiden biri yalan söylüyor.
Ya CIA’in analist kılıklı kaşar ajanı Henri Barkey, ya da Aslı Aydıntaşbaş.
Benim görüşüm belli, CIA ajanları yalancıdır. Söyledikleri ender doğru sözler ise yalanları gizlemek içindir. İşte Aslı Aydıntaşbaş ile bu yemek o ENDER DOĞRU SÖZLERDEN biri.
Buna istihbarat dilinde PERDELEME deniyor.
 
Bana göre Barkey, Karaköy’deki lokantada baş başa yemek için buluşmak istediğinde Aslı muhtemel ki balıklama atlamıştır. Barkey’in ise asıl görüşmek istediği Osman Kavala’dır ve ancak tesadüfen karşılaşırsa söylemek isteyeceklerini ona aktarabilir. Bunun için ayaküstü beş dakika konuşma yeter de artar bile.
Karaköy’deki lokantada olan biten budur. Henri ile Aslı buluşur, ama Henri “tesadüfen” karşılaştığı Osman Kavala ile gerekli sohbetini yapar.
 
Ve Henri Barkey bu açıklamayı zamanında yapmayarak, bu davanın Türkiye’nin yurt dışındaki demokratik görünümünü zedeleyeceğini sağlamak amacıyla bilinçli olarak Osman Kavala’nın mağdur edilmesinin yolunu açmıştır.
Neyse, eğer Aslı başına bir şey geleceğinden korkuyorsa bu anlamsız.
 
Şüphesiz ajanlarla ve Batılı misyon şefleriyle ya da görevlileriyle bu kadar halvet olmanın bir sebebi ve ayrıca bedeli vardır. Takip edilir mutlaka. Misal Kavala’nın kuzeni Meral Akşener’in giden ABD elçisi ile bir ay içinde dört kez görüşmesi gibi. Ama Türkiye bir hukuk devleti. Elde delil yoksa hakkında hiçbir şey yapılmayacağını da bunca yılın deneyimiyle biliyor olmalı. Bu yüzden hiç korkmadan “Evet buluştuk ve yemek yedik” diyebilmeli.
 

CIA’in kaşar “Analist” i Henri Barkey’e cevap:
 
Henri Barkey bana da sataşmış ve “Türkiye yazarı 15 Temmuz günü benim Türkiye gelişimi ve 19 Temmuz günü ayrılışımı saat saat yazdı ve pasaport bilgilerimi verdi. Bu bilgileri de devletten aldı” demiş.
 
1- Öncelikle pasaport bilgilerini vermedim Henri.
 
Biliyorum CIA ajanları hep yalan söyler ama yazılarım ortada. Bu kadar da akılsızlık yapmayı sana yakıştıramadım.
 
2- Türkiye’ye giriş tarihini değil ama FETÖ aparatınızla ortak tezgahladığınız darbe başarısızlığa uğrayınca iki gün sonra hangi saatte sıvıştığını yazdım. Bu bilgiyi devletten ya da havalimanından aldım sana ne? Buna senin ülkendeki CIA finosu olmuş medyan unutmuş olabilir ama “GAZETECİLİK” deniyor. Senin Türkiye’de sürekli “bilgilendirdiğin” gazetecilere de benzemem. Onları nasıl sattığını ve hedef gösterdiğini de Aslı Aydıntaşbaş örneğinde gördük.
 
 
3- Ve 15 Temmuz günü darbe girişimine vaziyet etmek ve darbeyi yönlendirmek için uyduruk bir organizasyon düzenleyerek Büyükada’daki Splendid Palace’ta üs kurduğunu da ifşa ettim. Bu bilgi kamuoyuna maloldu ve emniyet soruşturma açtı ama satır arasında ilk yazan Soner Yalçın’dı.
 
4- “Türkiye’de gazeteciler çalışkan değildir beni tanımıyorlardı bile” demesi ise eğer bir bunaklık alameti değilse kendisinin hakikaten Türkiye’yi ve Türk gazetecilerini tanımadığına dalalet ediyor. Yine dediğim gibi söylediği her şeyi yazan etki ajanı gazetecilerle karıştırmış bizi.
 
(*)https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/henri-barkey-15-temmuz-darbe-girisiminde-rol-aldi/2001357
(**)https://m.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/592475.aspx
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.