Dr. Telman Nusretoğlu yazdı: Afrin operasyonu ve İdlib’de yaşanan son gelişmeler

A -
A +

31 Aralık 2017 ve 6 Ocak 2018 tarihlerinde Rusya’nın Hmeymim askerî üssüne gerçekleştirilen, Rus askerî uzmanlarının ifadesince kaynağı malum olmasa da geldiği istikamet belli olan (muhaliflerin kontrolündeki İdlib’den geldiği iddia ediliyor) dron sürüsü saldırısı sonrasında, Esad rejiminin fırsatçılığıyla gelişen süreçle ABD’den gelen PYD için düzenli ordu kurma faaliyetlerinin hızlandığı haberini birleştirerek okursak, yapılanların Afrin operasyonunu engellemeye, Astana mutabakatını bozmaya yönelik olduğu çok açık. ABD kadar Rusya’nın da, Balkanlardan Orta Asya’ya uzanan stratejik coğrafyada millî ve bağımsız politikalarıyla etki üreten, prangalarını kırmış bir Türkiye istemediğini, Kürt kartını Demokles’in kılıcı gibi Ankara’nın başının üzerinde tutmaya hevesli olduğu gerçeğini bir tarafa not etmekle beraber, kuşatılmışlık hissiyle Akdeniz’den Hazar havzasına Türkiye’yle iş birliği ve uzlaşmaya muhtaç olduğunun da altını çizelim. Rusya, coğrafi konumu ve etno-demografik yapısıyla, muhtaçlık konusunda ABD’den çok farklı. Suriye’de barış ve istikrarın tesis edilmesi ve bu yıpratıcı savaşın sona ermesi meselesinde Türkiye Rusya’ya muhtaç olduğu kadar Rusya da Türkiye’ye muhtaçtır. Bu yüzden ve Ankara’nın kararlı tavrı karşısında Rusya, Suriye geleceğinin konuşulacağı önümüzdeki Soçi zirvesine terör örgütü PYD-PKK’nın katılması konusunda geri adım attı. Rusya, Suriye’de barışın, ABD’nin devşirme Kürt yapıları ve terör grupları üzerindeki etkisinin kırılmasına ve PYD koridorunun engellenmesi için Afrin operasyonunun kaçınılmaz olduğunu görmeye başladı. İşte bu olumlu atmosfer ve konjonktür çerçevesinde gerçekleşecek olan Soçi zirvesi öncesi Rus üssüne yapılan saldırı, hem Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarına darbe vurmaya, hem de Rus-Türk ilişkilerini sabote etmeye yöneliktir. Nitekim Rus yetkililerin, saldırının gerçekleştiği sırada ABD keşif uçaklarının Suriye semalarında olduğuna işaret etmeleri, iki ülke genelkurmay başkanı arasında geçen telefon trafiği, Putin’in konuya dair yaptığı açıklamada barış süreci ve Soçi zirvesinin önemine yönelik güçlü vurgusu, Türk devletine olan güvenini ifade etmesi, yukarıda ifade ettiğimiz görüşü doğrular niteliktedir. Suriye konusunda bölgesel, küresel denge ve ittifakların yeterince dinamik olması, Astana sürecinin mimarları olan Rusya, Türkiye ve İran’ın her birinin kendi ajandası ve hesaplarının bulunmasıyla beraber her üç ülkenin, kendi çıkarlarını uzlaştırma ve bölgede ABD etkisini kırma konusunda kararlı olduğu da ortadadır. Rus basınına bakacak olursak Rusya ve Esad yönetimi, Afrin’in dağlık ve direnişe elverişli bir coğrafya olması hasebiyle, operasyon sonrasında muhalif gruplar elinde muhkem bir kaleye dönüşmesinden endişe ediyor. Fakat taraflar tahakkümde değil çözümde samimiyse kanaatimizce savaşın sona ermesini, müzakerelerin olumlu sonuçlanmasını, barışın gelmesini ve nihayet Suriyelilerin ülkelerine dönmesini, Türkiye kadar gönülden isteyen ikinci bir ülke yok. Türkiye hiç şüphesiz, Orta Doğu’nun karışıklık ve çatışmadan bir an önce kurtulmasını, bölgeye huzur ve kardeşlik havasının hâkim olmasını en çok isteyen ülke. Ekonomisi, coğrafyası, tarihî birikimi, insan gücü itibariyle bölgenin ekser ülkelerinden avantajlı konumda olan Türkiye’nin daha da güçlenmesi için dünyada ve özellikle bölgede barış ve iş birliği dönemi gerekli. Böyle bir dönem Türkiye’yi Avrasya’nın parlayan yıldızı yapacak, eğitim ve sanayi üssüne dönüştürecektir.

Bunun için de Türkiye’yi coğrafi olarak Arap dünyasından izole etmeyi amaçlayan terör koridoru projesinin tamamen bertaraf edilmesi şart. Anlaşılan o ki Afrin operasyonu, öyle veya böyle, bütün sabotaj ve engellemelere rağmen yapılacaktır. Yüce Allah, İslam ümmetinin izzetli kalesi Türkiye’yi bu haklı ve meşru davasında muzaffer ve muktedir eylesin, düşmanların şerrinden korusun.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.