Sosyal medyanın seçimlerle imtihanı

A -
A +

Doç. Dr. Ali Murat KIRIK
murat.kirik@marmara.edu.tr
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi

Gerek Türkiye’de, gerekse de dünyada sosyal medya her geçen gün tesirini artırmakta, kullanım sahasını giderek genişletmektedir. Akıllı telefon ve tablet kullanımının yaygınlaşması şüphesiz sosyal ağların potansiyel etkileme gücünü arttırmıştır. Geleneksel medyanın giderek güç kaybetmesiyle birlikte bireyselleşme meydana gelmiş; vatandaşlar Facebook, Twitter, Instagram, YouTube vs. aracılığıyla aktif kullanıcılara dönüşmüştür. Sosyal medyanın katılımcı yapısı kullanıcı merkezli sanal bir dünyanın oluşumuna zemin hazırlamıştır. Postmodernizm üzerine çalışmalar gerçekleştiren Baudrillard; günümüzde gerçekliğin manasını yitirdiğini ifade etmekte böylece imaj ve taklitlerin gerçekliğin yerini aldığını beyan etmektedir. Sosyal medyayı onun düşünceleriyle tetkik edecek olursak; sanal ortam âdeta bir “Simülasyon Evreni” durumuna gelmiştir.
Bu teknolojinin temelinin 1979’da “Usenet” ile atıldığını söyleyebilmek mümkündür. 1997’de oluşturulan SixDegrees tarihe ilk sosyal paylaşım ağı olarak geçmiştir. 2002’de kurulan Friendster; ikinci nesil sosyal medya akımını başlatmıştır. 2002 yılının Aralık ayında kurulan ve 2003’te faaliyete geçen Linkedin ise iş dünyası odaklı bir ağ olarak hizmet vermeye başlamış, 2003 yılında temelleri atılan MySpace ise üyelerinin birbirleriyle tanışmasını sağlayan çevrimiçi bir sosyal paylaşım ağı olmuştur. Dünyanın en popüler video paylaşım ağı YouTube ise 2005’te kullanıcılarla buluşmuştur. Mark Zuckerberg tarafından 2004’te kurulan Facebook, sosyal medya adına âdeta bir devrim niteliği taşımaktadır. Hem sosyal paylaşım ağı hem de bir mikroblog sitesi olan Twitter ise 2006’da Jack Dorsey tarafından kurulmuştur. Twitter’ı sanal siyasetin merkezi olarak nitelendirmek mümkündür. 2010’da kurulan Instagram, fotoğraf ve video paylaşımı noktasında etkin bir noktaya gelmiş, kullanıcı sayısını her geçen gün arttırmıştır. 2011’de sunulan Google+ ise günümüzde popülaritesini kaybetmiştir.
Günümüzde sosyal medya ve siyaset arasında derin bir münasebet vardır. Çünkü sosyal medya siyasetin dilini de yeni baştan şekillendirmiş, siyasal iletişim âdeta boyut değiştirmiştir. Siyasal iletişimin temel gayesi iknadır. Prof. Brian McNair’e göre siyasal iletişim “siyaset ile ilgili hedefe dönük bir iletişim” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım medya ve siyaset ilişkisini ortaya koymaktadır. Siyasal iletişimde kamuoyunda güven sağlamak ve halkı ikna etmek önemlidir. Bu sebeple halkla ilişkiler, reklam ve propaganda faaliyetleri yürütülmektedir. Stratejik olarak gerçekleştirilen bu faaliyetler hem tek yönlü hem çift yönlü hem de sosyal ağlar kullanılarak çok yönlü olabilmektedir.
20. asırla birlikte kitle iletişim araçları toplumsal hayatın merkezine girmiş ve sosyolojik değişimin en önemli parçası hâlini almıştır. Gelişen iletişim teknolojileri, demokrasi ve siyasal katılım açısından farklı bir perspektif meydana getirmiştir. Gazete, dergi, radyo, televizyon, sinema, internet ortamı ve sosyal paylaşım ağları aracılığıyla siyasi konular işlenebilmiş, kişilerin kanaatlerinin biçimlenmesinde medya aktif rol üstlenmiştir. Siyasal iletişim; iknanın yanı sıra vatandaşların sistemle ilgili gereken bilgiyi elde etmesine, siyasi içerikli konulara vakıf olmasına imkân tanımıştır. Ayrıca siyasal iletişim demokrasinin daha işlevsel ve anlamlı bir hâl almasını sağlamıştır.
Yeni iletişim teknolojileri ve sosyal medya ile birlikte siyasal iletişim çok önemli bir pozisyona ulaşmıştır. Siyasal iletişim; Avrupa’ya oranla Amerika’da önemli bir paya sahiptir. Sloganlar, görsel imajlar, ikna edici metinler aktif rol üstlenmektedir. Siyasal iletişim Amerika’da uzmanlık alanı hâline gelmiştir. Siyasal imaj yönetimi siyasal iletişim açısından mühimdir. Amerika’da 4 Kasım 1980 tarihinde gerçekleştirilen başkanlık seçiminde eski Hollywood yıldızı ve Cumhuriyetçi California Valisi Ronald Reagan, etkin bir iletişim stratejisiyle birlikte mevcut Demokrat Başkan Jimmy Carter’ı egale ederek başkanlığa uzanmıştır. Reagan’ın medyada çizdiği imaj ve yürüttüğü siyasal iletişim kampanyası aday imajının ne derecede etkili olduğunun en temel göstergesidir.
1979 Birleşik Krallık genel seçimlerinde Demir Leydi lakabını alan Margaret Thatcher liderliğindeki Muhafazakâr Parti %43,9 oy oranı ile 339 sandalye kazanmıştır. The Times ve Daily Mail gibi yayın organları Thatcher’ı devamlı savunmuştur. Thatcher’ın ev hâlinin medyada yer alması ve sürekli halka yakın bir görüntü sergilemesi seçmen üzerindeki imajını müspet olarak etkilemiştir. Çünkü halk kendisine yakın siyasetçilerden hoşlanmaktadır. Türkiye’de siyasal iletişim ve imaj açısından örnek vermek gerekirse Recep Tayyip Erdoğan ve Bülent Ecevit halka yakın bir imaj çizmiş ve siyasal iletişimi aktif kullanmışlardır. Başbakanlığı dönemine 1974 yılında Kıbrıs Harekâtı’nı yapması, Karaoğlan lakabını alması ve halkçı profiliyle 1977 genel seçimlerinde CHP’nin oy oranını %41,4’e çıkarması kayda değerdir. Nitekim bu oy oranı sol görüşlü bir partinin çok partili siyasal hayatta kazandığı en yüksek orandır.
Bir diğer önemli siyasal iletişim başarısı ise şüphesiz AK Parti’nin girdiği ilk seçimden itibaren elde ettiği neticelerdir. 14 Ağustos 2001 tarihinde kurulduktan sonra Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 2002 genel seçimlerinde 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara gelen AK Parti, Türkiye’deki siyasal iletişim sahnesine farklı boyut kazandırmıştır. İlk seçimden itibaren profesyonel çalışmalar yürüten AK Parti, logosunda da inovasyonu yakalamış, gerek yazı stiliyle, gerekse de seçilen renklerle birlikte broşürlerde, afişlerde, reklamlarda ve sanal ortamda bu çizgiyi bozmamıştır.

ASIL KAMPANYA SOSYAL MEDYADA
Geleneksel medyanın aksine yeni medya “etkileşimci” ve “kitlesizleştirici” yapısıyla birlikte daha fazla bireye ulaşabilmektedir. Özellikle sosyal medyanın katılımcı yapısı siyasal iletişim ve seçimler açısından da büyük önem arz etmektedir. 31 Mart 2019 Pazar günü gerçekleştirilecek mahallî seçimler öncesi partiler seçim kampanyalarını daha çok sosyal medya ve dijital ortamdan gerçekleştireceklerini belirtmişlerdir. 2018 yılı itibarıyla 81 milyonluk Türkiye nüfusunun 54 milyonunun aktif internet kullanıcısı ve 51 milyonunun ise sosyal medyada hesabı olduğu düşünülürse seçim safhasında sosyal medyanın etkisi ve önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da geçtiğimiz haftalarda “Eski tarz kampanya yöntemleri şehirlerimizi kirleten, tepkiye yol açan bir hâle geldi. Gürültü ve görüntü kirliliği oluşturan kampanya yöntemini tamamen terk ediyoruz” açıklamasını yaparak AK Parti’nin dijital medyayı etkin kullanacağının sinyalini vermiş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ise daha çevreci ve dijital bir seçim kampanyası yürüteceklerini belirtmişti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun da; “Birçok adayımız çevreyi kirletecek broşür, afiş yaptıramıyor” diyerek AK Parti’nin aldığı karardan memnun olduklarını belirtmiş, MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz da bu minvalde bir açıklama yaparak çevreye duyarlı kampanyaları destekleyeceklerini ifade etmişti.

OBAMA NASIL KAZANDI?
Dünya çapında sosyal medyadan yürütülen seçim kampanyalarının şüphesiz ki en başarılısını 2008 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde Barack Obama yürütmüştür. Obama, özellikle ilk defa sandığa giden genç seçmenlerin büyük desteğini almıştır. Sosyal medya ve sanal ortamı iyi kullanan Obama, sloganlarıyla ve renkli görselleriyle ön plana çıkmıştır. Sosyal medyanın gücüyle 13 milyona ulaşan bu kampanya 120 kişiyle yürütülmüştür. Reklamlar çekilerek paylaşılmış, e-postalar gönderilmiş, bloglar oluşturulmuş, viral diziler hazırlanmış ve sosyal ağlar etkin bir şekilde kullanılmıştır. 2016 Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerine Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olarak katılan Donald Trump, geleneksel medyadan ziyade başta Twitter olmak üzere sosyal medyayı aktif kullanmış, sanal ortam üzerinden destekçileriyle doğrudan iletişim kurmuştur. Böylece Hillary Clinton’ı geride bırakarak Amerika’nın 45. devlet başkanı seçilmiştir. Hatta hatırlanacak olursa Cambridge Analytica’nın, Amerika’nın başkanlık seçimleri esnasında 50 milyon Facebook kullanıcısının verilerini izinsizce kullanarak Trump’ın seçimi kazanmasında etken rol oynadığı ortaya çıkmıştı. Zuckerberg ise yaptığını hata olarak değerlendirmiş ve kullanıcılardan özür dilemişti.
Türkiye’de özellikle manipülatif, dezenformatik içerikler bilgi kirliliği meydana getirmekte ve özellikle Twitter algı operasyonlarının temel aracı olarak kullanılmaktadır. Bu noktada gençler sosyal medyadan etkilenmekte, fikir, düşünce ve görüşlerini revize edebilmektedirler. Ipsos’un Kanadalı düşünce kuruluşu CIGI ile 2018 yılında gerçekleştirdiği, Türkiye dâhil 25 ülkeyi içine alan araştırmada, sosyal medyanın kanaatleri belirleme noktasında önemli rol üstlendiği sonucu ortaya çıkmıştır. Endonezya %69 ile başı çekerken, Hindistan %68 ile ikinci, Mısır %63 ile üçüncü sırada yer almıştır. Türkiye ise %40’lık oranıyla 12. sırada kendisine yer bulmuştur. Bu sonuç sosyal medyanın oy tercihlerini etkilediği sonucu ortaya koymuştur.

GENÇLER INSTAGRAM’DA
Görüldüğü gibi sosyal medya günümüzde yoğun bir etkileme potansiyeline sahiptir. Toplulukları doğrudan yönlendirmekte ve seçmen tercihlerine nüfuz etmektedir. Ancak devamlı paylaşım yapmak pozitif değil, negatif bir izlenim oluşturmaktadır. Canlı yayınlar, mizahi dil ve özellikle Instagram kullanımı genç seçmenin tercihlerinde aktif bir rol üstlenmektedir. Polemiklere girmek hem partiye hem de adaylara zarar vermektedir. Sosyal medyada polemiklerden kaçınmak adayların lehine olmaktadır. Doğrudan tercihleri belirlemeye yönelik mesajlar ve içerikler ters etki oluşturduğundan ötürü içten ve samimi bir dil kullanılmalıdır. Seçilen görseller profesyonel bir elden geçirilmeli ve muğlak ifadelere yer verilmemelidir. Globalleşen dünyada, siyasetin yeni aktörleri sosyal medyada kendisine yer bulmaktadır. Buradan özetle 2019 yerel seçimleri aynı zamanda sosyal medyanın da imtihanı olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.