Rusya’da İslam’ın dünü ve bugünü

A -
A +
Numan Aydoğan Ünal
İhlas Vakfı Türk Dünyası Koordinatörü
turkdunyasi@hotmail.com
 
Rusya’da 1917’deki Bolşevik İhtilali’nden sonra bütün camiler, medreseler tamamen kapatılmış, her türlü dinî faaliyetler yasak edilmişti. Din adamları tarihin en büyük zulmüne maruz kalıp ya öldürülmüş ya da Sibirya’ya sürülmüştü. Bugün ise Rusya’da yeni yapılan camilerin sayısı 10 bine yaklaşmaktadır. Cami cemaatinin çoğunu ise gençler teşkil etmektedir.
 
Rusya’da Müslümanlar devamlı artarak gelecekte büyük bir potansiyel güç olacaktır. Ancak radikal, Selefî, reformist akımlardan da endişe edilmektedir.
 
Putin, bir toplantıda “İslamiyet Rusya’nın manevi hayatının ayrılmaz bir parçasıdır” demişti.
 
 
İslam tarihinin en önemli safhalarından birisi de Türklerin Müslüman olmasıdır. Seyyid Abdülhakim Arvâsi hazretleri de “Eshab-ı kiramdan sonra İslamiyet’e en büyük hizmeti Osmanlılar yapmıştır” sözüyle bunu ifade ediyor. Zira Türkler Müslüman olduktan sonra İslamiyet’in bayraktarlığını yaptılar. Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Osmanlılar ve Babürlüler gibi büyük İslam devletleri kurdular. İslamiyeti bütün Orta Asya, Rusya, Hindistan, Balkanlar-Rumeli ve Kafkasya’ya ulaştırdılar.
Sahası 17 milyon kilometrekare olup nüfusu yaklaşık 145 milyona varan Rusya Federasyonu ise hem komşumuz hem de Müslümanların yaşadığı bir ülkedir. Bugün Rusya Federasyonu’nda 30 milyona yakın Müslüman vardır ve Rusya İslam İşbirliği Teşkilatı’nın gözlemci üyesidir. Diğer mühim bir husus da ülkede Müslüman nüfus devamlı artmakta Hıristiyan nüfus ise azalmaktadır. Rusya’da Müslüman Türklerin büyük kısmı İdil-Ural, Moskova-S. Petersburg ve Kırım-Kafkasya bölgesinde bulunmaktadır. Bugün Rusya ile Türkiye arasında siyasi, ticari ve turizm yönünden her iki ülkenin faydasına çok güzel gelişmeler olmaktadır. Sovyetlerin dağılmasından sonra Rusya’daki Müslümanlar başta Türkiye olmak üzere dünyanın her tarafına seyahat edebilmektedir. Türkiye’den de Rusya’ya pek çok kimse giderek Sovyetler zamanında hiç göremedikleri akrabaları, yakınları ile buluşmakta, yeniden akrabalıklar kurulmaktadır.
Rusya’nın en büyük camisi olan Moskova Merkez Camii, Türkiye Diyanet Vakfı’nın büyük katkıları ile inşa edildi. Caminin açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin birlikte yaptılar. Putin, bir toplantıda “İslamiyet Rusya’nın manevi hayatının ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.  Putin’in İslamiyete müspet bakışı sebebiyle Müslümanlar da kendisine sempati beslemektedirler. Rusya’daki Müslümanlar Türkiye ile Rusya münasebetlerin artmasından son derece memnun kalmakta, Türkiye’deki gelişmeleri de yakinen takip etmektedirler. Sovyetlerin dağılmasından sonra Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı Rusya’daki birçok camiye imam göndermektedir. Ayrıca Türkiye Diyanet Vakfı Başkurdistan’ın Başkenti Ufa’da bir İslam Üniversitesi kuruyor. 3 Aralık 2018’de İhlas Vakfı Başdanışmanı Prof. Dr. Ramazan Ayvallı da Ufa’da Muhammed Murad-ı Kazâni hazretleri hakkında konferans vermişti.
 
İLK MÜSLÜMAN TÜRK DEVLETİ: İDİL-BULGAR HANLIĞI
 
İlk Müslüman Türk devletinin kuruluşu hakkında Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil şunları kaydediyor: “Bugüne kadar ilk Müslüman Türk Devletinin Karahanlılar ve ilk Müslüman Türk Hükümdarının da Abdülkerim Satuk Buğra Han olduğu kabul ediliyordu. Son yapılan tetkik ve araştırmalar Rusya’nın Sibirya bölgesinde İdil ve Kama nehirlerinin birleştiği yerde bulunan Bulgar Hanlığı tabiat zenginliği, ulaşım yönünden bölgenin en zengin merkezi idi. Bulgar tüccarlarının Harezm ve Samani ülkesinde Müslüman tüccarlarla temasları neticesinde ülke topraklarında İslam kültürü yayılmaya başladı. Bu sıralarda İdil-Bulgar devleti tahtına çıkmış olan Almış Han da İslamiyet’e ilgi duydu. 920 yılında gördüğü bir rüya üzerine İslamiyet’le şereflendi. İslamiyeti devletin resmî dini olarak kabul etti. Bağdat’taki zamanın Abbasi Halifesi Cafer el Muktedir Billah’a iki name ve bir elçilik heyeti gönderdi. İlk defa bir Türk hükümdarının İslamiyeti kabul ettiğini ve Abbasi Halifesi’ne tabi olduğunu bildirmesi Bağdat’ta büyük memnuniyet uyandırdı. Bunun üzerine Halife de Bulgar Türk Devleti’ne büyük bir heyet ve hediyeler gönderdi. Heyet 922 yılının Mayıs ayında Bulgar şehrine ulaştı. Almış Han tarafından törenle karşılandı. Bu tarih her sene, Rusya Müslümanlarının dinî ve mahallî bir bayram günü olarak kutlanmaktadır. Tataristan’ın Bulgar şehrinde yapılan kutlama törenlerine Türkiye’den ve pek çok İslam ülkesinden davetliler katılmaktadır...”
Rusya Müslümanları Merkez Müftüsü Talgad Taceddin ise şunları söylüyor: “Hazreti Muhammed, Sibirya Bulgar Türklerine İslamiyet’i öğretmek için üç sahabe gönderdi. Bunlar Abdurrahman bin Zübeyir, Zübeyir bin Ca’de ile Talha bin Osman idi. Biz hazreti Peygamberimizin devrinde Müslüman olduk. Atalarımız Bulgar Türkleri, İslam dininin Avrupa’nın kuzey doğusuna ve Sibirya’da yayılmasında büyük rol oynamışlardır...”
İdil-Bulgar Türk Devletinin en önemli şehri Bulgar’dı. İlmî sahada çok gelişmişti. Tıp, tarih ve astronomi âlimleri yetişti. Bulgar başta olmak üzere diğer şehirlerinde de camiler, medreseler, hamamlar ve kervansaraylar yapıldı. Bulgar şehrinde bulunan en önemli mimari eserler Han Camii, Doğu Türbesi, Ak Saray, Kara Saray ve Han Saraylarıdır.  Yaklaşık beş buçuk asır devam eden İdil-Bulgar Hanlığı Rusların devamlı saldırıları neticesinde 1399’da tamamen ortadan kaldırıldı. Dağılan İdil-Bulgar Hanlığı’ndaki halkın büyük bölümü Kama Nehri'nin kuzeyindeki Kazan Nehri boyuna göçerek yerleşti. Buraların Türkleşmesinde önemli bir rol oynadı. 1437’de Kazan havzasında kurulan Kazan Hanlığı’nın ana unsurlarını buraya göç eden Müslüman İdil Bulgar’ı ve Kıpçak Türkleri oluşturmaktadır.
 
KAZAN HANLIĞI
 
Kazan Hanlığı Ulu Muhammed tarafından İdil veya Kama Türkleri tarafından 1437’de kuruldu. Kazan’da sosyal ve kültürel hayat çok gelişti. Pek çok cami, medrese ve saraylar inşa edildi. Âlimlerin ve dinî müesseselerin bütün ihtiyaçları devlet bütçesinden karşılanırdı. Medreselerde danişmend, derviş, hoca-hafız, hâkim, kadı yetiştirilirdi. Her Kazanlı İslam dininin esaslarını öğrenene kadar cami, mektep ve medreselerde tahsil görürdü. Kul Şerif Camii ve Medresesi, en meşhur Kazan Hanlığı eseridir.
15 Ekim 1550 günü Moskova Ordusu kitle hâlinde Kazan şehrine saldırdı. Ruslar şehri ele geçirince insanlık tarihinin en karanlık sayfalarını teşkil eden korkunç bir katliam başladı, erkeklerden kimse sağ bırakılmadı, kadınlar ve çocuklar öldürüldü, ancak küçük bir Müslüman grup şehirden çıkarak mücadeleye devam etmek üzere ormanlara sığındı. Halkın bir kısmı da esir alındı. Kazan’ın bütün serveti yağma edildi, evler yıkılıp yakıldı. Bu suretle 115 sene yaşamış olan Kazan Hanlığı 15 Ekim 1552’de Moskova Çarı IV. İvan tarafından tamamen ortadan kaldırıldı. Kazan Hanlığının düşmesi Türk ülkeleri tarihi bakımından bir dönüm noktası teşkil eder. Ruslar Kazan’ı ele geçirdikten sonra halkı Ruslaştırmak ve Hıristiyanlaştırmak için, misyonerlik faaliyetlerine büyük hız verdiler. Bugün Kazan’da zorla Hıristiyanlaştırılmış 200 bin civarında Tatar olduğu tahmin ediliyor. Bunlara “Kreşin Tatarları” deniyor. "Tataristan’da, bir Rus’u kazır veya yıkarsan altından Tatar çıkar" sözü meşhurdur.
Büyük İslam âlimi ve evliyası, İmam-ı Rabbani Hazretleri’nin Mektubat’ını Farsça’dan Arapçaya tercüme eden son asrın Ehl-i sünnet âlimlerinden M. Murad-ı Kazânî hazretleri, reformcu din adamları; Şahabettin Mercani, Musa Carullah Beykiyef, Abdünnasır Kursavi ve meşhur Türk tarihçilerinden Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Prof. Dr. Abdulkadir İnan, Prof. Dr. Reşid Rahmeti Arat, Prof. Dr. Ahmet Temir, Prof. Akdes Nimet Kural da Rusya’nın İdil-Ural bölgesindendirler.  
RUSYA’DA İSLÂMİYET’İN BUGÜNÜ
 
Moskova’da, gazeteci Agşin Kişiyev Rusya’daki Müslümanların durumunu şöyle kaydediyor: “Rusya Federasyonu’nda yaklaşık 30 milyon Müslüman yaşamaktadır. Rusya’nın genel nüfusu yılda ortalama 700 bin azalırken, Müslümanlar %4 oranında artmaya devam ediyor. Batılı uzmanlar Rus nüfusundaki bu değişimin çok ciddi milletlerarası sonuçları olacağını ileri sürüyorlar. Birleşmiş Milletler, şu anda yaklaşık 146 milyon olan Rus  nüfusunun 2050 yılına kadar üçte bir oranında azalarak 95 milyona düşeceğini tahmin ediyor. Ruslar arasındaki doğum oranı her yıl düşerken Federasyon içerisindeki Müslümanlarda bunun tam aksi görülüyor. Dolayısıyla 40-50 sene içinde Rusya’daki Müslümanların çoğunluk olması ihtimal dâhilindedir. Prof. Dr. Paul Goble “Rusya’daki İslam” adlı kitabında bugün Moskova’da 2-2,5 milyon Müslüman olup, Paris’tekinden fazladır. Ayrıca S. Peterburg’ta 1-1,5 milyon Müslüman; Karalye, Kamçatka, Sakhalin Yarımadası gibi şimdiye kadar tek bir Müslümanın bulunmadığı yerlerde dahi artık çok sayıda Müslümanın yaşadığını belirterek; “Batı, Müslümanlar çoğunluk olup radikal Müslümanların Kremlin'in yönetimini ele geçirerek, nükleer silahlara sahip olabileceklerinden endişe duyuyor; bu sebeple Moskova hükûmetinin Müslümanları siyasi sisteme katması ve dinî inançlarıyla temel hak ve hürriyetlerine saygı duyması gerekiyor” demektedir.
Agşin Kişiyev şöyle devam ediyor:
“Ünlü Rus araştırmacı-yazar Yuriy Mihaylov, Kur'ân’ın Rusya’da doğru anlatılması durumunda Ortodoks halkın büyük çoğunluğunun İslamı severek kabul edeceğine inandığını belirterek: ‘Zira İslam dini Hıristiyanlıktan farklı olarak insanın sosyal hayatta çok aktif olmasını emrediyor. İslam dininde çelişkili hiçbir şey yoktur. Kur'ân’ın gerçekten yüce Yaratıcı tarafından insanlara gönderildiğini ve Muhammed’in (aleyhisselam) son peygamber olduğunu kabul etmek gerekiyor. Rusya’daki insanların çoğu manevi bir boşluk içindedir. Ortodoksluk’ta aradıklarını bulamayanlar çeşitli tarikatlara yönelerek kurtuluş yolunu bulmaya çalışıyorlar. İslam dini hakkında bazı İslam ülkeleri Rusça kitaplar basılıp burada dağıtılıyor. Hâlbuki bu kitaplar dikkatle incelendiğinde bunların Ruslara değil, kendi halklarına yönelik yazdıklarını görüyoruz. Bu kitapların kabaca Rusça’ya yapılan tercümelerini okumak Puşkin ve Dostoyevski’nin eserini okumaya alışık Rus aydınlarını dehşete dürüyor...”
1917’de Rusya’da Bolşevik İhtilali’nden sonra bütün camiler, medreseler tamamen kapatıldı. Her türlü dinî faaliyetler yasak edildi. Din adamları tarihin en büyük zulmüne maruz kaldı, öldürüldü veya Sibirya’ya sürüldü. Bugün ise Rusya’da yeni yapılan camilerin sayısı 10 bine yaklaşmaktadır. Cami cemaatinin çoğunu gençler teşkil etmektedir. İsteyen herkes hacca, umreye gidebilmektedir. Geçen sene Kurban Bayramı'nda Moskova Merkez Camii’nde 240 bin, S. Petersburg Camii’nde ise 150 bin kişi namaz kıldı.
Rusya’daki Müslümanların büyük çoğunluğu Sünni ve Hanefi akidesindendir. Cuma ve bayram hutbelerinde dört halifenin ismi okunmaktadır.
Netice olarak, yukarıda belirtilen hususlardan anlaşılıyor ki, Rusya’da Müslümanlar devamlı artarak gelecekte büyük bir potansiyel güç olacaktır. Ancak radikal, Selefî, reformist akımlardan da endişe edilmektedir. Nitekim geçen yıl Tataristan Müslümanları Dinî İdaresi, Nasiruddin el-Albani, Abdurrahman el-Sadi, Hasan el-Benna, Seyyid Kutub gibi bazı reformist yazarların kitaplarının basılmasını, yayılmasını yasak etti. Bu itibarla Ehl-i Sünnet âlimlerinin kitaplarının fasih ve edebi bir dille Rusça’ya tercüme edilerek basılması, Rus dili konuşanlar tarafından okunması çok büyük bir önem arz etmektedir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.