ABD-Çin ticari savaşı sosyal medyada sürecek mi?

A -
A +
Doç. Dr. Ali Murat Kırık
 
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi
murat.kirik@marmara.edu.tr
 
ABD ve Çin arasında başlayan ticaret savaşlarının temelini teknolojik gelişmeler meydana getirmektedir. Teknoloji alanında başlayan bu savaş, sosyal medyada da bütün hızıyla devam ediyor. Faceebook hak ihlalleriyle gündeme gelirken, bu savaşta ise Çin’in kozu TikTok… 
 
Bilindiği üzere sosyal medya, tek yönlü bilgi akışından, çift ve çok yönlü bilgi paylaşımına imkân sağlayan yeni nesil iletişim ortamlarına verilen genel addır. İletişimimizi âdeta yeni baştan şekillendiren sosyal medyanın kullanıcı sayısı her geçen gün artmaktadır. 2019 yılı itibarıyla We Are Social ve Hootsuite’in birlikte yayınladığı raporda dünya genelinde 4.38 milyar internet kullanıcısının var olduğu ifade edilmekte ve bu rakamın dünya nüfusunun %56’sına tekabül ettiği belirtilmektedir. Sosyal medya kullanımı da internet teknolojisinde olduğu gibi bir önceki yıla oranla mühim bir artış göstermiştir. Dünyadaki sosyal medya kullanıcı sayısı an itibarıyla 3.48 milyar civarındadır. Kısaca özetleyecek olursak dünya nüfusunun %45’i sosyal medya kullanıcısıdır.
 
İLETİŞİM SİL BAŞTAN…
 
İletişim akışını yeni baştan şekillendiren ve reklam amaçlı da kullanılabilen sosyal paylaşım ağları birtakım problemleri de beraberinde getirmiştir. Bunların başında gözetim ve mahremiyet gelmektedir.  “Sosyal medyada takip ediliyor muyuz?” sorusuna keskin bir şekilde “evet” ya da “hayır” cevabını veremesek de meydana gelen vakalar bazı bilgiler vermektedir. Bilindiği üzere panoptikon, İngiliz filozof ve toplum kuramcısı Jeremy Bentham'ın 1785 yılında tasarlamış olduğu hapishane inşa modelidir. Diğer bir ifadeyle “her yeri gören yer” anlamına gelmektedir. Modern dünyamızın hapishanelerini ise sosyal medya oluşturmaktadır. Aslında sanal bir ortama kendimizi mahkûm ediyor ve herkesin bizi gözetlemesine imkân tanıyoruz. Sosyolog David Lyon’un da ifade ettiği gibi günümüz dünyasında gözetim ve kontrol sanal ortamda, sosyal medyada gerçekleşmekte, hatta fertler bu yapıya gönüllü olarak büyük bir keyif içerisinde dâhil olmaktadır. Bütün dünyanın bir monitör aracılığıyla izlenebildiği bu yapı mahremiyet sıkıntısını da beraberinde getirmekte, bu durum âdeta bizleri sistemin kölesi yapmaktadır. Kendi rızamız dâhilinde sanal ortamda paylaştığımız görseller, içerikler, metinler, fotoğraflar ve daha bir sürü şey acaba nerede depolanıyor? Bıraktığımız dijital iz bizi ne gibi tehditlerle karşı karşıya bırakıyor? Hedonizm ve narsisizm bileşkesindeki kişi için sosyal medya, bir uyuşturucu durumuna mı geldi? Bütün bu sorular bizi büyük veri (big data)  gerçeğine götürüyor.
 
Dünyadaki sosyal medya kullanıcı sayısı 3.48 milyar civarındadır. Yani dünya nüfusunun %45’i sosyal medya kullanıcısıdır.
Dijital sistemlerin gelişim göstermediği yıllarda verilerin toplanması, analizlerin neticelenmesi ve bilgilerin depolanması oldukça maliyetli, bir o kadar da yavaştı. Ancak internet ve dijital teknolojilerin gelişim göstermesi, yeni veri kaynaklarının ortaya çıkması ve verilerin artan bir çeşitliliğe sahip olması kısacası hacimsel olarak büyümesi geleneksel veri işleme yazılımlarının yetersiz hâle gelmesine sebep olmuştur. Bu sebeple veri işleme sistemleri dönüşüme uğramış,  verinin değeri giderek artmıştır.
 
TikTok, çocuklara ait verileri izinsiz topladığı gerekçesiyle ABD'de 5,7 milyon dolar para cezasına çarptırılmıştı ve birçok şikâyetle de karşı karşıya kalmıştı.

Büyük veri adı verilen bu kavram teknolojik dönüşümle birlikte 2000'li yılların sonunda endüstri analisti Doug Laney'in 3V tanımı ile hayatımıza girmiştir. Hacim (Volume), hız (Velocity) ve çeşitlilik (Variaty) kavramları büyük veriyi ifade etmektedir. Sanal ortama yüklenen görseller, videolar, fotoğraflar ve bilgilerle birlikte Terabyte'dan Zettabyte hatta Yottabyte seviyesine yükselen bir hacim mevcuttur. Bu hacim her geçen gün genişlemektedir. Bu geniş hacimli veriyi çok kısa zaman dilimi içerisinde işleyebilmek için yüksek hıza ihtiyaç vardır. Ayrıca farklı kaynaklardan gelen veriler karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu verilerin saklanması ve birleştirilmesi ise günümüz teknolojileri itibarıyla giderek kolaylaşmaktadır. Son yıllarda giderek yaygın bir hâle gelen büyük veri kullanımının artıları olduğu kadar eksileri de mevcuttur. Yüksek hacimli verilerin saklanması ve güvenliğinin sağlanması ise bir o kadar zordur.
Büyük verinin ticari ve iktisadi boyutu da oldukça dikkat çekicidir. Çünkü kullanım alanı oldukça geniştir. İktisadi ve ekonomik boyutun başında tüketici davranışlarının tespit edilmesi gelmektedir. Çünkü hedeflenebilir reklamcılığın gerçekleştirilebilmesi için tüketicilerin verilerine ihtiyaç vardır. Her tüketici potansiyel bir müşteri durumundadır. Bu sebeple sosyal paylaşım ağları oldukça yoğun bir şekilde kullanılmakta, nitekim veri skandalları da sıkça karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Facebook, kişisel veri ihlali noktasında başı çekmekte ve bu sosyal ağa yönelik birbirinden farklı suçlamalar getirilmektedir. Bilindiği üzere Facebook'un 87 milyon kullanıcının bilgilerini Cambridge Analytica isimli siyasi danışmanlık şirketiyle izinsiz bir şekilde paylaşması üzerine reaksiyonlar doruk noktasına ulaşmış, Facebook büyük veri skandalıyla sarsılmıştı. Buna ek olarak, Facebook'un kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Mark Zuckerberg, kullanıcı bilgilerinin izinsiz bir şekilde paylaşılmasıyla alakalı ABD Kongresi'nde ifade vermişti. Yargılanırken senatörlerin karşısında özür dileyen Zuckerberg, Facebook olarak kendilerine düşen görev ve sorumluluklarını yeterince yerine getiremediklerini de ifade etmişti. Facebook kullanıcı sayısı 2018 yılı sonu itibarıyla 2 milyar 300 milyonu aşmıştı. Bu devasa rakam göz önüne alındığı vakit kişisel verilerin kıymeti ve reklam verenler tarafından taşıdığı rol çok daha iyi anlaşılacaktır.
Devletler için teknoloji kadar ekonomi de oldukça önemlidir. Ülkeler arası meydana gelen ticari savaşlar dünya düzenini de derinden etkilemekte, bu durum yeni bir teknolojik yapının doğmasına sebebiyet vermektedir. Dünya ticareti anlamında öne çıkan iki önemli ülke vardır. Bunlardan biri Amerika Birleşik Devletleri, diğeri ise özellikle son yıllarda mühim bir ivme kazanan Çin Halk Cumhuriyeti’dir. Özellikle son yıllarda Amerika ve Çin arasındaki ticari savaşların etkisini arttırması küresel ekonomiyi de derinden etkiler duruma gelmiştir. Temmuz ayında ABD Başkanı Trump ve Çin lideri Xi Jingping arasında barış ilan edilmiş ve ticari müzakereler tekrardan start almıştı. Ancak Trump görüşmelerde anlaşmazlıklar yaşandığını belirterek 1 Eylül’den itibaren Çin’den ithal edilecek ürünlere gümrük vergisi uygulanacağını açıklamıştı. Bununla birlikte ABD, teknolojik olarak Çin’i siber hırsızlık ve veri korsanlığıyla suçluyordu.
 
ASIL SAVAŞ NEREDE?
 
Aslında ABD ve Çin arasında başlayan ticaret savaşlarının temelini de teknolojik gelişmeler oluşturmaktadır. 2018 yılının Mart ayından Çin’den ithal edilen alüminyum ve güneş panellerine uygulanan gümrük vergilerinin artmasıyla başlayan bu ticari savaş, Huawei kriziyle doruk noktasına ulaşmıştı. ABD'nin Huawei'ye yönelik sert yaptırım kararları ve Android işletim sisteminin  artık Huawei cihazların güncellemelerine imkân vermeyecek olmasına ek olarak, Google, ARM, Intel, Qualcomm, Microsoft, Panasonic ve birkaç farklı şirket de Huawei ile olan işleri askıya aldığını duyurmuştu. Böylelikle ticari savaş dijital savaşa bırakmıştı. Huawei'nin Android'e olan bağımlılığını ortadan kaldırmak için yeni bir işletim sistemi tasarlayacağı konuşuluyordu; nitekim beklenen oldu. Çin’in teknoloji devi Huawei geçtiğimiz hafta her türlü tablet ve akıllı telefonla uyumlu ve bütün cihazlarla uyumlu şekilde çalışabilmesi için tasarlanan mikro çekirdek tabanlı işletim sistemi olan HarmonyOS'u geliştirdiklerini tüm dünyaya ilan etti. Bu olayın Huawei Geliştirici Konferansı 2019'da duyurulması da ABD'nin yaptırımlarına bir cevap niteliği taşıyordu. Şirket, bu yeni işletim sistemini tüm dünya çapında açık kaynaklı bir platform olarak sunacağı da ifade edildi. Huawei Technologies Ltd.’nin Tüketici İş Grubu CEO’su Richard Yu ise her şeye rağmen Android işletim sistemini kullanmaya devam etmek istediklerini belirtmiş, fakat Android’i kullanamayacak hale gelirlerse derhal HarmonyOS’e geçebileceklerinin altını çizmişti. Bu aslında ABD’ye doğrudan bir mesajdı.
 
ÇİN’İN KOZU TİKTOK
 
Teknoloji alanında başlayan bu savaş sosyal medyada da tüm hızıyla devam ediyor. Bu savaşta ise Çin’in kozu TikTok…  Çin'de bilinen adıyla Douyin olan TikTok, video oluşturma ve paylaşmanın yanı sıra canlı yayın imkânı sağlayan bir sosyal medya uygulaması…Hep Facebook suçlanıyor, ABD suçlanıyor? Peki veri güvenliği TikTok’ta ne âlemde? TikTok, şu an itibarıyla 1 milyar indirmeyi aşmış durumda… Hatta birçok popüler sosyal paylaşım ağını da geride bıraktı. WhatsApp, Facebook, Facebook Messenger’ın ardından TikTok en çok indirilen 4. sosyal medya uygulaması olarak dikkat çekmekte ve bu sonuçlarla Instagram, YouTube gibi aplikasyonları da geride bırakmaktadır. Facebook’a yönelik birçok skandal gündeme gelmiş ve hak ihlalleri had safhaya ulaşmıştı. TikTok için de benzer durumlar söz konusu… TikTok, çocuklara ait verileri izinsiz topladığı gerekçesiyle ABD'de 5.7 milyon dolar para cezasına çarptırılmıştı ve birçok şikâyetle de karşı karşıya kalmıştı. Hatırlanacak olursa İngiliz çocuk vakfı Barnardo’s, TikTok‘un pedofil şahıslar tarafından çocukların görüntülerini almak için yoğun bir şekilde kullanıldığı ikazında bulunmuştu. Genellikle çocuklar ve gençler tarafından kullanılan TikTok da asla masum değil. Belki Facebook ile kıyas edildiği vakit daha masum gözükse de veri ve hak ihlalleri tüm sosyal paylaşım ağlarının genel problemidir.  Şunu unutmamak gerekir: TikTok da tıpkı Facebook gibi dijital iz bırakıyor ve bu izin yarın nasıl ve ne şekilde karşımıza çıkacağını bilmek oldukça güç…
Görünen o ki gelecekte ABD ve Çin arasındaki ticari savaşların yanı sıra sosyal medya savaşlarıyla da sıkça karşı karşıya kalacağız…
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.