107. yılında Ermeni Tehciri

A -
A +

Prof. Dr. Mustafa Çetin Varlık

 

Ermeni Tehcirinde kusuru görülen Osmanlı Devlet yetkilileri muhakeme edilmiş, cezalar verilmiş ve hatta bazıları idam edilmiştir. 1. Dünya Savaşından sonra zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin önemli bir kısmı yerlerine ve yurtlarına geri dönmüşlerdir.

 

Ermeni zorunlu göçü sırasında Osmanlı topraklarında yaklaşık bir milyon dört yüz bin Ermeni vatandaşı bulunmaktaydı.

 

 

Tarihe baktığımızda Türkler, 800 yıldan fazla Ermeniler ile birlikte yaşamıştır. Türklerin Anadolu’yu ilk fethe başladıklarında Ermeniler Bizans’ın hâkimiyeti altında büyük zulüm görmekte ve mezhep değiştirmeye zorlanmaktaydılar. Türkler Anadolu’ya gelince bu zulmü kaldırarak din ve inançlarını rahat yaşamalarını temin etti. Bugün ortaya atılan 1915 Tehcir (zorunlu göç) Olayları ile ilgili olarak ortaya atılan “soykırım” yalanı tarihî belgelere ve gerçeklere tamamen aykırıdır. Burada özellikle yüzyıldan beri büyük bir algı operasyonu yapılmaktadır. Bu şekilde Türkiye Cumhuriyeti, ABD’nin ve Batılı devletlerin baskısı altında tutularak Ege, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Libya, Kafkasya ve Kıbrıs’ta büyük tavizler istenmektedir. Ancak artık Türkiye eski Türkiye değildir.

Ermeni soykırımı yalanının esası olsa idi, daha o zaman bütün ABD ve Batılı devletlerin arşivlerine ve Ermeni arşivlerine intikal ederdi. Fakat bugüne kadar bu yalanı destekleyecek bir belge ortaya konulamamıştır. Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın defalarca dile getirdiği müşterek bir bilim komisyonunun kurulması ve bütün arşivlerin incelenerek her ne varsa ortaya konulması ile ilgili teklife bir cevap gelmemiştir. Ancak bugüne kadar ABD’nin hemen hemen bütün eyalet parlamentolarında Ermeni Soykırımı yalanı kanunları maalesef kabul edilmiştir.

 

SADIK OSMANLI TEBAASI

 

Meseleyi anlamak için tarihî hadiseleri yeniden hatırlamak gerekmektedir… Eskilerin “93 Harbi” dedikleri 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına kadar Osmanlı, tebaası olan Ermeniler ile hiçbir önemli olay yaşanmamıştır. O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde bulunan çeşitli din, dil ve ırktan milletlerin arasında Ermeniler en sadık Osmanlı tebaası olmuştur. 19. yüzyılda devletin çökmeye başlaması ile beraber Osmanlı topraklarında gözü olanlar her vesile ile Ermenileri kışkırtmışlardır. Bu yüzyılda doğu ve güneydoğu Anadolu’da İngilizler ve Ruslar kendi hâkimiyetinde muhtar Ermeni Prensliği kurulmasını teşvik etmişlerdir. Böylece Anadolu’da büyük bir İngiliz-Rus rekabeti oluşmuştur. Bu rekabet Ermenileri Osmanlıya karşı kışkırtmak için kullanılmıştır.

Mithat Paşa ve arkadaşları ise henüz tahta yeni geçmiş olan II. Abdülhamid Han’a Birinci Meşrutiyet’i (1876) ilan ettirmişlerdir. Yeni kurulan Osmanlı parlamentosu önemli sayıda gayri Türk ve gayrimüslimlerden oluşmaktaydı. Böyle bir parlamentodan Osmanlı Devleti lehine bir çalışma beklenemezdi. Bu yüzyılda hiçbir imparatorlukta bu şekilde bir parlamento mevcut değildi.

 

RUSLARA KARŞI YENİLGİ

 

2. Abdülhamid Han’ın karşı çıkmasına rağmen Mithat Paşa ve arkadaşlarının ağır baskıları sebebiyle girilen 1877-78 Osmanlı Rus Savaşı, çok büyük bir yenilgi ile neticelenmiştir. Ruslar batıda Yeşilköy’e kadar gelmişlerdir. Doğu Anadolu’da ise Erzurum’a kadar girmişler; Kars, Ardahan, Batum yaklaşık 40 yıl Rus İşgali altında kalmıştır. Savaş sırasında Rus ordusu içerisinde bulunan Ermenilere yerli Ermeniler kılavuzluk ederek Osmanlı Ordusunu arkadan vurmuşlardır.

Savaş neticesinde de Berlin Anlaşması’nın şartları çok ağır olmasına rağmen imzalanmıştır. Bu savaş dolayısıyla imzalanan anlaşmada Doğu Anadolu’da Ermeniler lehine önemli ıslahatların yapılması ve bazı özerkliklerin verilmesi gibi çok ağır şartlar bulunmaktadır. Eğer bu şartlar yerine getirilseydi daha 19. yüzyılın sonunda Osmanlı topraklarında bir Ermeni devletinin kurulması mümkündü. Anlaşma şartlarına rağmen, 2. Abdülhamid Han diplomasiyi kullanarak Ermeniler ile ilgili hükümleri hiçbir zaman yerine getirmemiştir.  19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren doğu ve güneydoğu Anadolu’da Ermeniler büyük isyanlara girişmişlerdir. Her devlette olduğu gibi 2. Abdülhamid Han da bu isyanları bastırmıştır. İngilizler ve dostları ise 2. Abdülhamid Han’ı devamlı surette baskı altına almaya çalışmışlar hatta Ermenilerle ilgili bu anlaşma şatları yerine getirilmediği takdirde Osmanlı Devletine savaş açacaklarına dair nota vermişlerdir. Sultan Abdülhamid Han, ise hemen bu notayı reddetmiştir.

 

ERMENİLERİN SUİKASTI

 

Ermeniler 2. Abdülhamid Hanın güttüğü çok boyutlu denge politikasına dayalı siyaset üzerine hiçbir çare bulamadıklarını görünce onu ortadan kaldırmak istemişler ve 1905 tarihinde bir Cuma namazı sırasında bombalı suikast düzenlemişlerdir. Sultan, bu suikasttan ilahi bir takdir olarak kurtulmuştur. Böylece 2. Meşrutiyet yıllarına kadar Abdülhamid Han yaklaşık 33 sene dağılmakta olan bir imparatorluğu ayakta tutabilmiştir.

Ancak Abdülhamid Han’ın tahttan indirilip, İttihatçıların devlet yönetimini ele geçirmesi ve büyük bir hata ile devleti denizlerle ilişkisi olmayan Almanya’nın yanında 1. Dünya Savaşına sokmaları, İmparatorluğun sonu olmuştur. İşte Ermeni Diasporasının her sene gündeme getirdikleri ve bu diasporanın büyük devletleri de alet ederek sözde Ermeni Soykırımı yalanını ileri sürdükleri olaylar 1915 yılında Ermenilerin 1. Dünya Savaşı sırasında eli silah tutan erkeklerin cephede oldukları sırada bulundukları bölgelerde halkı büyük katliamlara maruz bıraktıkları dönemde olmuştur. Köylerde, kasabalarda şehirlerde masum yaşlı erkek ve kadınları camilerde evlerde yakmışlardır. 1915’in 27 Mayıs’ında çıkarılan kararname ile Ermeniler savaş cephesi gerisindeki bölgelerden savaş olmayan bölgelere (özellikle Suriye ve Halep bölgesi) tehcir denilen zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. 24 Nisan ise, 1915 yılında Ermenilerin yaptıkları ayaklanmalara karşı iki yüz elli ileri gelen Ermeni militanının tutuklanması ve muhakeme edilmesi konusuna dayanmaktadır.

 

ÖRTÜLMEK İSTENEN SOYKIRIM

 

Aslında bir “Ermeni Soykırımı” değil, üzeri daima örtülmek istenen bir Türk ve Müslüman soykırımı mevcuttur. Hemen 20. yüzyıl başında Balkanlarda ve Kafkaslarda iki buçuk milyondan fazla Türk ve Müslüman katliama uğramıştır. Ancak her zaman büyük güçlerin algı operasyonları dünyayı aldatmakta çok başarılıdır. Her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti özellikle son 40 senede bu yalana karşı önemli çalışmalar yaptı ise de bir netice çıkmamıştır.

Soykırım olabilmesi için bir kasıt olması gerekir. Bugüne kadar böyle bir kasıt ve maksadın olduğuna dair bir belge ortaya konulamamıştır. Ermeni zorunlu göçü sırasında Osmanlı topraklarında yaklaşık bir milyon dört yüz bin Ermeni vatandaşı bulunmaktaydı. Bunlar 19. yüzyıldan itibaren büyük isyanlar çıkarmışlardır. 1915’de 1. Dünya Savaşı sırasında da çeşitli isyanlar çıkarmışlar, Türk ordusunu arkadan vurmuşlar, ordunun lojistik desteğinin yolunu kesmişlerdir. Bağımsız devlet kurmak istemişlerdir. Zorunlu göçte ise bulaşıcı hastalıklardan ve çıkan bazı olaylardan karşılıklı olarak ölümlerin (mukatele) meydana geldiği de bir gerçektir. Bu olaylarda kusuru görülen Osmanlı Devlet yetkilileri muhakeme edilmiş, cezalar verilmiş ve hatta bazıları idam edilmiştir. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin önemli bir kısmı yerlerine ve yurtlarına geri dönmüşlerdir. Bir kısmı da yurt dışına yerleşmişler, zengin olmuşlar ve zaman içerisinde büyük bir Ermeni Diasporası meydana getirmişlerdir.

 

SİYASİ OLAYLAR

 

ABD Başkanı Biden’ın Ermeni olaylarını dile getirecek olması siyasi bir olaydır. Tarihî gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen Türkiye’yi baskı altında tutma politikasıdır. Soykırım yalanının hukuki bir dayanağı da yoktur. Daha seksenli yılların ortasında ABD’de, bu konuyu inceleyen 60’dan fazla bilim adamının Ermeni Soykırımı olmadığına dair Amerikan Parlamentosu’na sundukları raporları vardır. Bu yalanların Türkiye tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. Bundan sonra yapılacak iş, bütün dünyada Türk lobisinin kuvvetlendirilmesi bu konu üzerinde diplomasinin mümkün olan en iyi şekilde yürütülmesidir.  

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.