Ermeni Meselesinde bir garip adli vaka

A -
A +

Dr. Edip Uzundal
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

Ermenilerin destek aldığı yabancı toplumlardan biri de Almanlardı. 1840’lardan I. Dünya Savaşı sonlarına kadar Amasya’da yaşamış ve ticaretle varlıklarını sürdürmüş bir Alman kolonisi bulunmaktaydı. Amasya’daki iki toplum arasındaki bu karşılıklı ilişki ve etkileşimin en ilginç örneklerinden biri 14 Kasım 1897 pazar günü yaşandı…

Tarihe Ermeni Meselesi olarak geçen ve bir buçuk asra yakındır harici siyasetimize menfi manada tesir eden olayların yıl dönümündeyiz. Ermeni isyanlarının arka planında; 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı, Batılı devletlerin müdahaleleri, Ermeni kilisesi ve Avrupalı misyonerlerin Ermenilere yönelik faaliyetlerinin etkili olduğu bilinmektedir. Bu makalede Batılı diplomat ve misyonerlerin Ermeni meselesinde oynadığı rolü ortaya koyan bir arşiv belgesini ele alacağız. Hadise Sultan II. Abdülhamid Devrinde Amasya Sancağında cereyan etmekte ve hikâyenin kahramanlarını Alman Madam Heleni Holçer, Ermeni çocukları ve Türk idareciler oluşturmaktadır.

Hadiseye geçmeden önce Amasya şehrinde Ermeni Hadiselerinden kısaca bahsetmekte fayda vardır. Batılı devletlerin tahrik ve teşviki ile kurulan ayrılıkçı Ermeni örgütleri Hınçak ve Taşnak, Anadolu’nun pek çok noktasında Müslümanlara yönelik terör faaliyetlerine giriştiler. Taşnak örgütünün terör ve tedhiş hareketlerini gerçekleştirdiği bölgelerden biri de Amasya Sancağı idi. 1890’dan itibaren Ermeni komiteleri Merzifon’da faaliyetlere koyularak burayı Hınçak örgütünün bölgedeki merkezi konumuna getirdiler. Merzifon Amerikan Koleji hem basın yayın faaliyetlerinin yapıldığı yer hem de örgüte üye ve sempatizan yetiştiren okul olarak ön plana çıktı. Bu bölgedeki faaliyetleri Hınçak Cemiyeti adına Merzifon Amerikan Koleji’nde öğretmen Karabet Tomayan yönetti. Ohannes Kayayan da, örgütün sekreterliğini yürüttü. Ermeni komiteleri, Amasya şehir merkezi ile birlikte sancağın hemen tüm kazalarında evlerin kapılarına, dükkânların camlarına, cami ve kilise avlularına ve halka açık her yere bildiri, afiş ve yaftalar yapıştırarak halkın dikkatini kendi faaliyetlerine çekmek ve hareketlerini canlı tutmak istediler. Bütün bu faaliyetlerinin tek maksadı Ermeni cemaatinin desteğini almak değildi. Ayrıca Müslümanların da itikadını ve intizamını bozacak, onları hükûmet aleyhine galeyana getirecek birtakım yazılar da kaleme almaktaydılar. Kendilerine destek vermeyen Amasya Ermenilerini tehdit eden örgüt, bölgedeki yabancı misyon şeflerinin de desteğini sağlamaktaydı.

ALMAN DESTEĞİ DE VARDI

Ermenilerin destek aldığı yabancı toplumlardan biri de Almanlardı. Pek bilinmemekle birlikte 1840’lardan I. Dünya Savaşı sonlarına kadar yaklaşık 70-80 yıl Amasya’da yaşamış ve ticaretle varlıklarını sürdürmüş bir Alman kolonisi bulunmaktaydı. Amasya’ya Alman göçü, Badenli dokuma tüccarı ve sanayici Karl Mez’in burada kurduğu bir ipekböceği fabrikasında çalıştırmak üzere Almanya’dan işçiler getirmesi sayesinde başlamıştı. 1845’lerin ortasında kurulan fabrika iyi kâr getirince, işletmeyi genişletmek amacıyla yeni topraklar satın alınarak üzerlerine ipek iplikhanesi ve fabrika için çeşitli yapılar inşa edildi. Fabrikada çalışmak için Almanya’dan getirilen yeni işçilerin yanlarında çocuklarını ve eşlerini de getirmelerine izin verilince, bölgede bir Alman kolonisi meydana geldi. 1886 yılında 12 erkek ve 6 kadından oluşan beş aile daha koloniye katılarak sabun ve araba imalathanesi kurdular. Koloni için yapılan bir küçük kilise ve çocuklar için tutulan bir Ermeni öğretmenle birlikte yerleşim yerinin sosyal ihtiyaçları da karşılandı. Dokuma fabrikası başta olmak üzere, sabun ve araba imalathaneleri sayesinde uzun süre varlığını sürdüren koloni oluştu. Amasya’daki Alman kolonisinin Ermenilerle gerek ticaret gerekse misyonerlik faaliyetlerinin bir gereği olarak temas hâlinde oldukları bilinmektedir. Alman müteşebbisler işletmelerinde Ermeni işçileri çalıştırdığı gibi, Alman öğretmen olmadığında Alman çocuklarının eğitimi için Protestan Ermeni öğretmenlerden de istifade edilmekteydi.

“FRENK! FRENK!”

Amasya’daki iki toplum arasındaki bu karşılıklı ilişki ve etkileşimin en ilginç örneklerinden biri 14 Kasım 1897 pazar günü yaşandı. Almanya’nın Amasya’da ikamet eden viskonsolosunun (konsolos yardımcısı) eşi Madam Heleni Holçer kiliseden konsoloshaneye dönerken birkaç Ermeni çocuğu önüne çıkarak arkasına şiddetli değnekle vurarak “Frenk! Frenk!” diye bağırıp kaçıştılar. İdareciler durumdan haberdar olur olmaz, taşkınlığı yapanları derdest edip azarladılar ve Madam Heleni’nin nezdine bir memur göndererek durumunu sorarak kendisiyle ilgilendiler. Kendisine gösterilen gönül alıcı muameleden hoşnut olan Madam Heleni eşiyle yaptığı istişare neticesinde, tahkikatın resmiyete konulmamasını istedi. Kendisine yapılan bu kötü fiilden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Osmanlı topraklarının her tarafına dağılmış olan yüzlerce Ermeni yetimin talim ve terbiyesi için Almanya ahalisinin yardımlarıyla gerek İstanbul’da gerekse de Almanya’nın Saksonya bölgesinde büyük mektepler tesis edilerek bunlara bugün dahi muallim tayin edildiğinden bahsetti. Alman halkının Ermenilere acıyarak çok büyük yardımlar topladığını ancak gösterilen bunca fütüvvet ve fedakârlığın kıymetinin Ermeniler tarafından bilinemediğinden yakındı. Burada Ermenilerle Müslümanları da kıyas etme ihtiyacı hisseden Madam Heleni, Müslümanların küçüğünden de büyüğünden de edebe aykırı bir hareket görmediklerini söyledi. Bir haftaya kadar Avrupa’ya gideceklerini ve Ermenilerin bu çirkin hareketlerini gazete ile duyuracaklarını ve her kim delil sorar ise kuvvetli delillerle ispat edeceğini belirtti.

Ermeni hadiselerinin had safhada olduğu ve dış güçlerin Ermenileri bahane ederek Osmanlı içişlerine karışmaya meyyal oldukları dönemde Madam Heleni’nin hassas davranması meselenin büyümesini engelledi. Ayrıca bu nezaketine karşılık Osmanlı makamları tarafından kendisine üçüncü dereceden şefkat nişanı takdim edildi… Madam Heleni’nin yaşadığı bu hadise vesilesi ile söyledikleri, Almanların gerek Anadolu’da gerekse Almanya’da Ermenilerle yakından ilgilendikleri ve onlar için ciddi miktarda yardımlar topladıklarını göstermektedir. Buna rağmen Ermenilere yaptıkları yatırımın karşılığını alamadıkları da görülmektedir. Madam Heleni’nin Amasyalılar nezdinde sarf ettiği güzel sözler ise Müslümanların zor zamanlarda bile kendi topraklarına gelen yabancılara gösterdiği hoşgörü ve misafirperverliği yansıtması adına kayda değer bir hatıra olarak tarihe geçmiş ve bu yazının da konusu olmuştur. (Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi. Dâhiliye Muamelat 43/76. (28 Cemaziyelahir 1315-24 Kasım 1897); BOA Yıldız Perakende Dâhiliye Nezareti Maruzatı 14/50.

Ermeni Meselesinde  bir garip adli vaka

Amasya Almanya Konsolos Vekilinin Eşi Madam Heleni’nin Ermenilere dair tespitleri.

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.