Dijital dünyanın tüketici köleleri

A -
A +

Doç. Dr. Ali Murat Kırık
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı

 

 

 

Dijital ortamda toplanan veriler tüketicilerin analiz edilmesini sağlamakta ve kişiler, oluşturulan suni ihtiyaçlarla âdeta dijital köle durumuna gelmektedir. Metaverse teknolojisinin de bu safhada aktif bir rol üstleneceği tahmin edilmektedir. Bu durum kapitalist dünya düzeninin açık bir realitesidir.

 

E-Ticaret pazar büyüklüğü, 2019'da 9,09 trilyon dolar iken, 2020'de pandeminin etkisiyle 10,36 trilyon dolara ulaşmıştır. 2027 için ise gelirin 27,15 trilyon dolara sabitlenmesi beklenmektedir.

 

Tüketim kültürünün olumsuz yönleri baskındır.

 

 

Koronavirüs pandemisi birçok alanda köklü değişimler meydana getirirken tüketimin de artmasına sebebiyet verdi. İhtiyaç olsun ya da olmasın fertlerin tüketime yönelmesi noktasında e-Ticaret sitelerine olan rağbet de arttı. Bu durum, tüketim kültürü ve tüketim toplumunun büyümesine sebebiyet vermiştir. Tüketim kültürü, “piyasa tarafından kolaylaştırılan ve böylece tüketici ile kullandığı veya tükettiği mal veya hizmetler arasında belirli bir ilişki oluşturan maddi bir kültür biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır. Tüketim toplumu ise insanları mal satın almaya ve kullanmaya teşvik eden bir toplumdur. Günümüzde bazı insanlar, tüketim toplumunun insanlara daha iyi hayat sağladığını düşünmektedir. Tüketim toplumu, modern Batı toplumlarına bazen uygulanan ve bu toplumların malzeme ve hizmet üretiminden ziyade mal ve eğlence tüketimi etrafında giderek daha fazla örgütlendiklerini öne süren bir terimdir.

Tüketim kültürünün temel özellikleri, ihtiyaçların arzulara dönüşmesi, faydacılık, ihtiyaç-değerler, meta fetişizmi, gösterişli boş zaman ve tüketim, kültürel değerler, estetize etme, yabancılaşma, farklılaşma ve hız olarak özetlenebilmektedir. Tüketim toplumu, bireylerin prestij, kimlik ve statü kazandığı metaların tüketimi ve teşhiri etrafında örgütlendiği bir toplumdur. Bu toplumunun bir iyi bir de kötü yanı mevcuttur. Tüketim, ekonomik büyümeyi ve yeniliği teşvik etse de, çevresel ve ahlaki bozulmadan daha yüksek borç seviyelerine ve zihinsel sağlık sorunlarına kadar birtakım sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Modern anlamda tüketiciliğin bileşenleri 18. yüzyıla dayandırılıyor olsa da tüketim daha çok 19. yüzyılın sonundan başlayarak geniş halk kitlelerine açılmaya başlamıştır. Modern tüketim toplumunun doğuşu Avrupa’da meydana gelmiş ve buradan yayılmaya başlamıştır.

 

YIKICI TESİRLERİ VAR

 

Tüketim kültürünün olumsuz yönleri baskın bir durumdadır. Tüketim kültürü bir ideoloji olarak birkaç farklı ekonomik sistemde mevcut olabilirken, çoğunlukla kapitalizmle ilişkilendirilmektedir. Bir sistem olarak tüketim kültürünün ilk negatif yanı, çevre üzerinde yıkıcı etkileri olabilmesidir. Zira tüketim kültürü, Avrupa ve Kuzey Amerika'daki Sanayi Devrimi olaylarıyla birlikte gelişmiş ve yoğunlaşmıştır. Bu safhanın bir parçası olarak toplum, küçük ev tabanlı üretimden fabrika sistemine geçiş yapmıştır. Fabrikalar, üretim sürecinin bir yan ürünü olarak büyük miktarda hava ve su kirliliği meydana getirmiştir. 20. asır boyunca tüketim yoğunlaşıp, fabrikalar Asya'nın bazı bölgelerine taşındıkça kirlilik seviyesi artmış ve dünyaya yayılmıştır. Ayrıca, tüketimin bir başka tesiri de ürettiği atık veya çöp miktarıdır. Tüketim toplumunun ikinci ana olumsuz yanı kaynakların hızlıca tükenmesidir. Kapitalist rekabet ilkesi, tüketim toplumunda hayati derecede önemlidir. Firmaların ürünlerinin üretiminde ve satışında birbirleriyle rekabet etmeleri gerektiği fikrini teşvik eder. Hâl böyle olunca da bu rekabet, firmaları rakiplerine göre daha düşük fiyatlarla mal sunmaya itmektedir. Bunu yapabilmek için birçok firma ürünlerinin kalitesini düşürmüştür. Kalite ve maliyet düştükçe tüketim artmaktadır.

 

TÜKETİM KÜLTÜRÜNDE E-TİCARET TESİRİ

 

Tüketimin artışının bir diğer sebebi ise e-Ticaret’in gelişim göstermesi ve yaygınlaşmasıdır. E-Ticaret web sitelerinin profesyonel şirketler tarafından geliştirilmesi, muazzam online işlem ve satış kapsamı sağlamaya başlamıştır. E-Ticaret web sitesi hizmetleri, genellikle bilgi aramak ve bilgi edinmek için kullanılan normal bir web sitesinden bağımsız olarak, kullanıcının fiziki bir pazara gitmeden mal ve hizmet satın almasına imkân tanımaktadır. Bu sistem 1948-49'a kadar uzanmaktadır. Daha sonrası faksla yapılan bu ticaret internetle birlikte âdeta vücut değiştirmiştir. İnternetin geniş çapta benimsenmesi ve 1991'de World Wide Web'in ve 1993'te internete erişim için ilk tarayıcının tanıtılmasıyla birlikte, e-Ticaret’in gerçek anlamda yaygınlaşması başlamıştır. Daha yakın zamanlarda, akıllı telefonların global olarak yayılması ve internete hızlı geniş bant bağlantılarının erişilebilirliği ile birlikte, e-Ticaret mobil cihazlara taşınmıştır. Nitekim günümüzde e-Ticaret, elektronik Pazar yerlerinde ve internet üzerinde çalışan tedarik zincirlerinde yürütülmektedir.

 

STATÜ İÇİN TÜKETİM

 

E-Ticaret, iş algısını değiştirmiştir. İster tüketici, ister satıcı, ister reklamcı veya iş modelinin kendisi olsun, işin parçası olan her ferdi etkilemiştir. Ekonomist Thorstein Veblen, tüketicilerin ürünleri doğrudan kullanım değerleri için değil, sosyal ve ekonomik statüye işaret etmenin bir yolu olarak satın aldığı, sahiplendiği ve kullandığı gösterişçi tüketim kavramını geliştirmiştir. Sanayi Devrimi'nden sonra hayat standartları yükseldikçe, “gösterişçi tüketim” de o denli artmıştır. İnternet kullanıcılarının sayısındaki artış, e-Ticaret, mobil ticaret ve dijital reklamcılık gibi diğer dijital endüstrilerde de önemli bir büyümeye yol açmıştır. Online mağazalarda tüketiciler, ürünlerini dünyanın her yerinden satın alabilecekleri için birçok ürün seçeneğine sahiptir. Ayrıca, mağaza çevrimiçi olduğu için satıcının alan konusunda endişelenmesine gerek yoktur, bu nedenle istedikleri kadar çok ürün sunabilmektedirler. E-Ticaret’in avantajlarından biri kolaylıktır. Koltukta veya ofis koltuğunda oturarak ürününüzü sipariş edebilir ve bir süre sonra ürününüzü kapınıza kadar getirebilirsiniz. Ayrıca e-Ticaret sitelerinde çevrimiçi pazar küresel olarak genişletilebilmektedir. Bu durum ise üreticiler arasındaki rekabeti arttırmakta ve sonuçta tüketicilere fayda sağlayarak maliyetleri düşürmektedir. Bu durum tüketim toplumu ve e-Ticaret arasındaki ilişkiyi de ortaya koymaktadır. 

 

“ÇALIŞ VE TÜKET” KÜLTÜRÜ

 

Dürtüsel, zorlayıcı ve bağımlılık oluşturan satın alma, bir uçta normal dürtüsel tüketici davranışını ve diğer uçta bağımlılık davranışını içeren bir süreklilik ortaya koymaktadır. Anlık satın alma “tüketicinin kendiliğinden, düşünmeden, anında ve kinetik olarak satın alma eğilimidir.” Bu noktada insanlar ihtiyacı olsun ya da olmasın tüketime yönelmekte ve kimi zaman da aldıklarını kullanamamaktadır. Greenfield’e göre internette zorunlu veya bağımlılık yapan satın almanın doğrudan bir kanıtı bulunmamaktadır. Bununla birlikte, zorunlu satın alma eğilimi internet bağımlıları arasında genel internet kullanıcılarına oranla daha yaygındır. Kimi araştırmalara göre e-Ticaret sitelerindeki fiyat mukayeseleri sebebiyle gereksiz tüketim artabilmektedir. Sırf fiyatı ucuz ya da kampanyalı olan bir ürün alınabilmekte ve sonrasında israf meydana gelebilmektedir. “Çalış ve tüket” kültürü bu şekilde yaygınlaşmaktadır. Gösteriş tüketimi tam da bu noktada devreye girmektedir. Sadece popüler bir ürün gösteriş adına alınabilmekte, ardından sosyal medya mecralarında sergilenebilmektedir. 

 

PANDEMİ VE E-TİCARET

 

Pandeminin ortaya çıkışı ise e-Ticaret’in boyutsal bir değişime girmesine sebep olmuştur. COVID-19’un e-Ticaret’i geliştirdiğini ifade etmek mümkündür. Zira pandemi, birçok küçük işletmeyi olumsuz yönde etkilemiş, onlarca yıllık geleneksel iş modellerini yeniden değerlendirmeye veya kalıcı olarak kapanmaya zorlamıştır. Finansal kırılganlığına ek olarak, COVID-19 ile ilgili aksaklıklardan kaynaklanan daha fazla iş yerinin kapanma riski e-Ticaretin yaygınlaşmasını hızlandırmış ve bazı işletmeler ürün ve hizmetleri internet üzerinden satar duruma gelmiştir. Yüz yüze faaliyetleri engelleyen pandemi ile ilgili çeşitli ticari kısıtlamalar dünyada yayıldıkça, işletmeler hayatta kalmak için pandemiden etkilenmeyen e-Ticaret satış kanallarına yönelmiştir. Özellikle ABD'de e-Ticaret satışları 2021 yılında 870 milyar dolar iken, 2020'ye göre %14,2 ve 2019'a göre %50,5 artış yaşanmıştır. Son iki yılda e-Ticaret satışlarının en hızlı büyüyen kategorisi, 2019'dan bu yana kümülatif olarak %200'den fazla büyüyen mobilya, inşaat malzemeleri ve elektronik eşyalar olmuştur. Grand View’ın araştırmasına göre; e-Ticaret pazar büyüklüğü 2019'da 9,09 trilyon dolar iken, 2020'de pandeminin etkisiyle birlikte 10,36 trilyon dolara ulaşmıştır. Araştırmada bir diğer dikkat çeken husus 2027 için gelirin 27,15 trilyon dolar olarak sabitlenmesinin beklendiğidir.

 

DİJİTAL GÖZETİM ARTIYOR

 

E-Ticaret veri güvenliği ve dijital gözetim açısından da kimi çevrelerce eleştirilmektedir. Belirli bir kişiyi tanımlayabilen veri setleri e-Ticaret faaliyetleriyle birlikte hacmini genişletmektedir. Zira kişisel veriler aracılığıyla kullanıcılar dijital bir gözetim altına girmektedirler. Hangi ürünü aldıkları, neye ilgi duydukları, neleri araştırdıkları bıraktıkları dijital iz aracılığıyla açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bu durum reklam ve pazarlama faaliyetlerinin birey eksenli bir boyuta ulaşmasını sağlamakta, ancak mahremiyetin ve gizliliğin ortadan kalkmasına sebep olmaktadır. E-Ticaret’te, doğrudan kurye ya da kargo ile ürün teslimatı gerçekleştiği için daha çok tüketime neden olmaktadır. Zira ürünlere erişim de oldukça kolaydır. Ayrıca kişisel verilerin çevrimiçi olarak kötüye kullanılması ve bunların alınıp satılmasıyla da kişiler modern dijital kölelere dönüştürmektedir. Dijital dünyada, kişisel veri toplama ve mahremiyetin ortadan kalkışı ve üçüncü taraf uygulamaları, bireylerin yabancılaşmasını hızlandırarak doğrudan dijital köleliğe yol açabilmektedir. Dijital ortamda toplanan veriler tüketicilerin analiz edilmesini sağlamakta, oluşturulan suni ihtiyaçlarla âdeta kişilerin dijital köle durumuna gelmeleri hedeflenmektedir. Bu durum kapitalist dünya düzeninin açık bir realitesidir.

 

METAVERSE’TE NE OLACAK?

 

Sonuç olarak teknolojinin gelişim göstermesiyle birlikte e-Ticaret’in de gelişim göstereceği açık bir şekilde ortadadır. Sosyal medya ve metaverse teknolojisinin bu süreçte aktif bir rol üstleneceği de tahmin edilmektedir. Müşteri deneyimlerinin özelleşmesi ve kişiselleştirme metaverse üzerinden e-Ticaret faaliyetlerinde etkisini derinden hissettirecektir. Sanal gerçeklik mağazaları üzerinden kullanıcı deneyimi e-Ticaret’te bambaşka bir sayfa açılmasına sebebiyet verecek, fiziki mağazalar ve AVM’ler belki de yeni iş modelleri geliştirerek kendilerine metaverse’lerde yer bulacaklardır. Yükselen e-Ticaretle birlikte internetin geleceği olarak adlandırılan metaverse teknolojisinin bileşkesi insanlığa fayda mı getirecek; yoksa zarara mı uğratacak? Bu sorunun cevabını gelecek yıllarda yaşayarak öğrenmiş olacağız…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.