Her vatandaşa yeterli gelir nasıl sağlanır?

A -
A +
Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Öğretim Üyesi
 
Geçim ihtiyacı içinde olan her vatandaşın, yeterli bir hayat seviyesine sahip kılınması hâlinde, bütün çalışanların brüt kazançlarından %40 dolayında prim alınması ve milyonlarca işsiz vatandaştan yalnızca 40-50 binine işsizlik ödeneği verilmesi için çalışanlardan ve işverenlerinden prim alınarak 100 milyar lirayı aşan fon oluşması gibi, maliyet artırıcı uygulamalara gerek kalmayacaktır.
 
Yaşanan pandemi, devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı ve peşinden gelen ekonomik sıkıntılar dünyada ve Türkiye’de asgari geçimi gündemin ilk sıralarına taşımıştır. Bu noktada asgari ücrette yapılan son yüzde 30’luk zam sevindiricidir ama her vatandaşa yeterli gelir sağlamak için atılacak başka adımlar da mevcuttur.
 
Malumunuz 10 Aralık 1948 tarihinde yani bundan 74 sene evvel imzalanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, çok sayıda insan hakkına ilişkin düzenlemeler yapmış, ancak önsözünde, yaşama hakkı, sosyal güvenlik hakkı, ifade hürriyeti ile din ve vicdan hürriyetinin diğerlerinden daha önemli olduğunu belirtmiştir. Bu bildirgeye göre, dehşetten ve yoksulluktan kurtulmuş insanların, içinde, ifade hürriyeti ile din ve vicdan hürriyetine sahip olacakları bir dünyanın kurulması en yüksek amaçtır.
Anılan bildirgeye göre, herkesin, yiyecek, giyim, konut, tıbbi bakım ve gerekli sosyal hizmetler dâhil olmak üzere, sağlığını ve refahını temin edecek bir hayat seviyesine hakkı vardır.
 
1982 Anayasası, bu düzenlemeyi alıntılamamış, eş değer bir düzenleme de yapmamış, devletin, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olarak temel amaç ve görevinin insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğunu belirtmiştir.
 
Söz konusu bildirge, geçim imkânlarından işsizlik, hastalık, engellilik, yaşlılık gibi nedenlerle yoksun kalanlara, toplumun birer üyesi olmaları itibariyle sosyal güvenlik yardımları yapılmasını öngörmüş, 1982 Anayasası, böyle bir düzenleme yapmamış, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu belirtmekle yetinmiştir.
 
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin öngördüğü sistem, belirli süre prim ödemiş olmak gibi herhangi bir şart olmaksızın, mali durumu uygun olanlardan alınan vergilerle yoksul ve dar gelirlilere yardım yapılmasıdır.
 
Ülkemizde 20. yüzyılın ortalarından itibaren, başlangıçta, belirli çalışan grupları ve yakınları için iş kazası, meslek hastalığı, analık, hastalık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmış, bu sigortaların kapsamı giderek genişlemiştir. Hâlen, bütün çalışanlara ve yakınlarına ödenmiş olan primlerin karşılığı olarak bu sigorta kollarından ve işsizlik sigortasından yardım yapılmakta, bu primli sistemin yanı sıra, prim şartı olmaksızın, ihtiyacı olanlara sosyal yardımlar yapılarak toplumun tüm fertlerinin insanca yaşaması sağlanmaya çalışılmaktadır.
 
Vatandaşların hayat seviyelerinin yükseltilmesi, her zaman iktidarların uygulamalarının amacı ve muhalefetlerin vaatlerinin konusu olmuştur ve olmaktadır.
 
1983 seçimlerinde Anavatan Partisi, orta direği güçlendirmeyi vadetmiş, iktidara gelince, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununu çıkarmış, her il ve ilçede birer Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı kurmuştur.
 
MUHALEFETİN HESAPSIZ VAATLERİ
 
Bazı muhalefet partileri de zaman zaman, fevkalade abartılı ve hesaba kitaba dayalı olmayan vaatlerde bulunmuşlardır. 1991 seçimlerindeki herkese çift anahtar ve kim ne verdiyse şu kadar fazlası şeklindeki taban fiyat vaatleri bu tutumun en çarpıcı ve unutulmaz örnekleridir. Bu vaatlerle koalisyon hükûmeti kurabilen siyasetçiler, çift anahtar vaadini niçin yerine getiremediklerini tek başına iktidar olamamalarına bağlamışlardır. Sanki vatandaşlara çifter anahtar dağıtacaklarmış da hükûmet ortağı parti engellemiştir! Bu vaatlerde bulunan siyasetçiler, iktidarlarının yüzüncü günündeki basın toplantısında, “bu memlekette hiçbir şey daha kötüye gitmemiştir” şeklinde ilginç bir açıklama yapmışlardır. Ancak, iktidarları döneminde ülke daha kötüye gitmiş, enflasyon 3 rakamlı hâle gelmiştir.
 
EKONOMİK PROGRAM EKSİKLİĞİ
 
Hâlen de muhalefet partileri, neyi nasıl yapacaklarına dair herhangi bir program ve proje ortaya koymaksızın, iktidar olduklarında vatandaşların ekonomik durumlarının süratle  gelişeceğini ileri sürmektedirler.
 
Yurt dışındaki finans çevreleri ve uzantıları, enflasyonu körüklemeye yönelik kur oyunlarıyla, bazı zincir marketler ile tedarik firmaları, çok önceleri ekmek fiyatlarında, yakın geçmişte patates ve soğan fiyatlarında olduğu gibi, stoklama, gramaj ve etiket oyunlarıyla, bazı sosyal medya siteleri ile yurt dışından fonlanan medya kuruluşları da haberleri çarpıtma, abartma ve hatta yalan haber üretme şeklindeki algı operasyonlarıyla muhalefet partilerine eşlik etmişlerdir.
 
İktidar, bu ahlaka ve hukuka aykırı oyunları bozarak asgari ücrette, memur maaşlarında, emekli aylıklarında çok önemli artışlar ve yüksek miktarlarda sosyal yardımla vatandaşların ekonomik durumlarını geliştirmeye yönelik çalışmalarını sürdürmektedir.
 
SOSYAL YARDIMLAR ARTIYOR
 
Hâlen, muhtaç asker ailelerine, şehit dul ve yetimlerine, malul ve gazilere, 65 yaşını doldurmuş, muhtaç, kimsesizlere, engellilere ve aile yakınlarına sosyal yardım yapılmaktadır.
 
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2020 Yılı Faaliyet Raporuna göre, 2019 yılında 3.282.975 haneye 20.712.605.762 lira, salgın hastalık olan 2020 yılında tahmini olarak 6.630.632 haneye 23.661.135.173 lira aktarılmıştır. Sosyal yardım harcamalarının toplamı, 2019 yılında 55 milyar lira, 2020 yılında 69 milyar lira olmuştur.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2020 yılında Sosyal Güvenlik Kurumuna 136,2 milyar lira aktarmıştır.
Sosyal Güvenlik Kurumu 2020 Yılı Faaliyet Raporuna göre, Kurumdan aylık bağlanmış olan kişilerin sayısı 13.264.220’dir.
 
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu, sosyal yardımlardan her muhtaç vatandaşın yararlanmasını ve gerektiğinde sosyal sigorta yardımlarının, ek sosyal yardımla yeterli düzeye yükseltilmesini öngörmektedir.
Anılan Kanununa göre, fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olan veya bu kuruluşlardan aylık veya gelir bağlanmış bulunan, hane içindeki gelir payı aylık net asgari ücretin 1/3’ünden az olan kişilerden fakir ve muhtaç durumda bulunanlara yardım yapılır (m.1, m.2/III).
 
Böylece, fakru zaruret içinde, muhtaç olanların yanı sıra, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak bağımlı ya da bağımsız çalışmakta veya bu kuruluşlardan malullük, yaşlılık, ölüm sigortası aylığı yahut iş göremezlik geliri almakta olanlara da hane içindeki gelir paylarının net asgari ücretin 1/3’ünden az olması ve muhtaç durumda bulunmaları hâlinde bu kanun çerçevesinde sosyal yardım yapılır.
 
Hâlen, hane içindeki gelir payı konusundaki ölçüt, net asgari 5.500 lira olduğundan (5.500: 3) 1.833 lira dolayındadır.
Hane içindeki herkes, yaşlı, engelli, emekli, ev kadını, çocuk, genç, öğrenci, işsiz veya çalışan, kim olursa olsun, hesaba katılır ve gelirler toplanıp kişi başına bölünerek bulunan miktar net asgari ücretin 1/3’ünden az ise hanedeki her muhtaç kişinin gelir payı, çalışan veya emekli de olsa, sosyal yardımla yükseltilir.
 
Böylece, mesela toplam geliri 6.000 lira olan bir hanede 2 veya 3 kişi bulunuyor ise sosyal yardım gerekmez; 4 veya daha fazla kişi bulunmakta ise muhtaç durumdakilere yardım yapılır.
 
MALİYET ARTIRICI UYGULAMALARA
GEREK KALMAYACAK
 
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde de belirtildiği üzere, geçim ihtiyacı içinde olan her vatandaşın, herhangi bir şart aranmaksızın, yeterli bir hayat seviyesine sahip kılınması hâlinde, bütün çalışanların brüt kazançlarından %40 dolayında prim alınması ve milyonlarca işsiz vatandaştan yalnızca 40-50 binine bir süre işsizlik ödeneği verilmesi için iş sözleşmesi ile çalışanlardan ve işverenlerinden prim alınarak 100 milyar lirayı aşan fon oluşması gibi, maliyet artırıcı, ihracatı ve istihdamı güçlendirici uygulamalara gerek kalmayacak, sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan devlet katkıları gelir düzeyi artırılması gereken kişiler için kullanılacak, kayıt dışı istihdam, sırf Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alınması amacıyla görünürde boşanma veya evli görünmeme şeklindeki kötü uygulamalar ortadan kalkacaktır.
Devletin, gücü olandan toplayıp yoksul ve dar gelirlilere vermesiyle, her vatandaş, insan şeref ve haysiyetiyle bağdaşan bir hayat seviyesine sahip olacak ve siyasi partiler, seçmenlerin karşısına, çift anahtar gibi hayalî ya da hesaba kitaba dayanmayan vaatlerle değil, vatandaşların hayat seviyelerini daha da yükseltecek, gerçekçi vaat ve uygulamalarla çıkacaklardır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.