Orta Asya’daki ‘Büyük Oyun’

A -
A +

Ahmet Hayrettin Sağdıç
Türkistan Analisti

Yakın dönemde yaşanan birçok olayın perde arkasında Batı-Çin geriliminin izleri var. Türkistan’da yaşanan hadiseleri de bu kontekste okumak gerek. ABD’nin, Afganistan ve Irak hamlelerinde başarısız olması sebebiyle Avrasya bölgesinde oyun kurucu olarak artık İngiltere’yi görmeye başladık. Yani, “Büyük Oyun” yeniden sahne alıyor.

Orta Asya ülkelerinin, artık nesne değil, özne olarak varlık göstermek istemesi, dünya tarihinin seyrini değiştirebilecek çapta bir olay.

Orta Asya, büyük devletlerin güç mücadelesine ev sahipliği yapıyor.

Uluslararası ilişkiler literatüründe “Büyük Oyun” olarak adlandırılan, Orta Asya’daki güç paylaşımı mücadelesi yeni konsept, araç ve yöntemlerle sürmektedir. 2013’te Çin lideri Şi Cinping’in, Nur Sultan’daki Nazarbayev Üniversitesinde ilan ettiği “Bir Kuşak Bir Yol” projesi, Çin’in, dünya sahnesine yeni süper güç olarak çıkışının habercisiydi. Çin, 70 küsur ülkede altyapı, lojistik, ulaşım, enerji nakil hatları projelerine 2 trilyon doların üzerinde yatırım yaptı. Salt Orta Asya ülkeleri ile yaptığı ticaretin yıllık 350 milyon dolardan 30-40 milyar dolara yükselmesi, projenin önemini kanıtlıyor. Ukrayna’daki savaş dolayısıyla “Kuzey Koridoru” etkinliğini kaybetmeye başlayınca “Trans-Hazar Koridoru” (Orta Koridor) önem kazandı. Mayıs ayında Türkiye’yi ziyaret eden Kazakistan Başkanı Tokayev’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bu rotayı görüştüğü biliniyor. Dezavantajları giderildiğinde “Orta Koridor”, “Bir Kuşak Bir Yol”un ana rotası olabilir. Kazakistan, Hazar Denizi, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşan “Orta Koridor”, Türk dünyasının jeostratejik önemini artıracaktır.

 

ÇİN’İ DURDURMA POLİTİKASI

 

Çin’in süper güç olmasını ABD, Hindistan, Japonya tehdit olarak algılarken Pakistan, İran ve Türk cumhuriyetleri projede yer alarak ekonomik refaha kavuşmayı hedeflemektedir. AB, İngiltere ve Rusya’nın tavrı ise karmaşıktır. Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, İmran Han’ın bir meclis darbesiyle devrilmesi, İngiliz Başbakanı Johnson’ın istifaya zorlanması ve eski Japon Başbakanı Abe suikastı gibi yakın dönemde yaşanan birçok olayın perde arkasında ABD’nin, Çin’i durdurma politikasının izleri var. Dolayısıyla Türkistan’da yaşanan hadiseleri de bu kontekste okumak gerek. ABD’nin, Afganistan ve Irak hamlelerinde başarısız olması sebebiyle Avrasya bölgesinde oyun kurucu olarak artık İngiltere’yi görmeye başladık. Kısacası, “Büyük Oyun” yeniden sahne alıyor.

 

TÜRKİSTAN’DA YAŞANAN HADİSELER

 

Orta Asya ülkeleri, ekonomik gerekçelerle “Bir Kuşak Bir Yol”a katılmalarına karşın bölgede Çin ve Rusya’nın gücünü dengelemek üzere ABD, AB, İngiltere ve İsrail’in yanı sıra Çin’in tarihî rakipleri Hindistan ve Japonya ile de yakın ilişkiler geliştiriyor. Bölge ülkeleri, büyük devletlerin güç mücadelesinin getirdiği zorluklara ek olarak Sovyet döneminin bakiyesi olan sınır ve etnik iç içe geçmişlik problemlerini yaşıyor. Ruslar, Sovyet dönemi sonrasında bölge ülkeleri devamlı birbirleriyle çatışıp kendi hakemliğine başvursun diye ihtilaf mayınlarını ustaca döşemiş. Örneğin Kırgızistan’la Tacikistan arasındaki 970 kilometrelik sınırın sadece 519 kilometresi tescil edilmiş durumda. Kırgızlar ve Tacikler arasında zaman zaman çatışmalar yaşanıyor. Kırgızistan ve Tacikistan’ın Özbekistan’la da sınır problemleri mevcut. Özbek lider Mirziyoyev’in akılcı girişimleriyle bu ihtilafların çözümünde ciddi mesafeler alındı. Geçmişte çatışmalara yol açan Özbek-Kazak sınırı da tam olarak tescillenmiş değil; pek yakında nihai anlaşmanın imzalanacağı yetkililerce açıklandı. Orta Asya ülkelerinin iç içe geçmiş etnik-demografik yapısı da bölgeyi karıştırmak isteyen dış güçler için elverişli şartlar sunmakta.

 

KAZAKİSTAN-RUSYA GERİLİMİ

 

Rusya, Kazakistan’ın çok vektörlü dış politika anlayışından öteden beri hoşnut değil. Kazakistan’ın, Afganistan’a teçhizat taşımak üzere oluşturulan “Kuzey Dağıtım Ağı”na katılması, Kazakistan’ın ABD vatandaşlarına vizesiz rejim uygulaması, Rus medyasının Kazakistan’ın ABD’ye askerî üs vereceği yalan haberleri ve Avrasya Ekonomik Birliği’nin, siyasi entegrasyonu da çerçeveleyecek şekilde genişletilmesi yönündeki Rus talebini Kazakistan’ın reddetmesi, iki ülke münasebetlerini geren gelişmelerdi. Ardından Putin ve birkaç Duma milletvekili, tarihte Kazakistan diye bir devletin olmadığı; Kazakistan devletinin, Rusların Kazaklara bir armağanı olduğu şeklinde açıklamalar yaptılar. Ruslar zaman zaman Kazakistan’ın batı, kuzey ve kuzeydoğusundaki bazı şehirler üzerinde hak iddiasında bulunuyor, Kazakistan’da Rusçanın resmî yazışmalarda serbestçe kullanılmasının engellendiği bahanesiyle Kazak devleti üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyor.

 

SIRADA KAZANİSTAN MI VAR?

 

Kazakistan’ın, Rusya’nın Kırım’ı ilhakını ve sözde Donetsk, Luhansk cumhuriyetlerini tanımaması Moskova’yı oldukça kızdırmışken Kazak kamuoyu Ukrayna’dan sonra sıranın kendilerine gelebileceğini konuşuyor. Tokayev’in, St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nda, Putin’in yüzüne, “Güney Osetya, Abhazya, Luhansk ve Donetsk devletçiklerini tanımıyoruz” demesi iki ülke arasındaki ipleri iyice gerdi. Rusya’nın Novorossiysk/Primorsk mahkemesinin sözde ekolojik gerekçelerle Kazak petrolünün %82’sinin ihraç edildiği Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu’nun faaliyetlerini 30 günlüğüne durdurması, Kazak ekonomisine haftalık 350-500 milyon dolar civarında bir kayıp yaşattı. Üstelik bu karar ilk de değildi. Ruslar; Avrupa’ya gönderilen petrol miktarını azaltma, Kazak ekonomisini zor durumda bırakarak siyasi taleplerini dayatma, Kazak petrol ve gaz sektörlerine yatırım yapan yabancı şirketleri ülkeden kaçırma gibi amaçlar taşıyordu. Bunun üzerine Tokayev hükûmete, Rusya topraklarından geçmeyen boru hatları seçenekleri üzerinde çalışma talimatını verdi ve Trans-Hazar (Aktau-Bakü-Tiflis-Ceyhan) hattının Kazakistan için artık öncelikli hat olacağını duyurdu.

Bu kararlar, Rus kamuoyundaki Kazakistan karşıtlığını güçlendirdi. Ocak olayları esnasında KGAÖ bünyesinde de olsa Rus askerlerinin Kazakistan’a davet edilmesinden bu noktaya gelinmesi çok şaşırtıcı. Son günlerde AB ile Kazakistan arasında olağanüstü bir yakınlaşma süreci yaşanıyor. Tokayev, temmuz başında AB Komisyonu Başkanı ile yaptığı görüşmede Kazakistan’ın, en büyük ticari partner olarak gördüğü AB ile yakın ilişkiler geliştirmeye kararlı olduğunu belirtti ve Trans-Hazar petrol hattının geliştirilmesi hususunda AB’yi iş birliğine çağırdı.

 

OCAK OLAYLARI-ALMATI TRAJEDİSİ

 

Kazak devlet makamları Ocak Olaylarını; dış güçlerce organize edilmiş, 20 bin yabancı militanın katıldığı bir terör operasyonu olarak nitelendirse de yaklaşık 6 ay geçmesine rağmen, bu iddiayı destekleyecek somut bir delil sunamadı. Yaşananlar; Kazak silahlı kuvvetlerinden bazı generallerin de içinde olduğu ama esasında Kazak İstihbaratı Başkanı Masimov ve ekibi tarafından organize edilen, Nazarbayev’e yakın çevrelerin de güçlü biçimde desteklediği bir darbe girişimiydi. Olaylar sonrasında vatana ihanet suçlamasıyla yapılan tutuklamalar, ordunun komuta kademesinin değiştirilmesi, Nazarbayev’e yakın isimlerin bürokrasiden tasfiyesi, Nazarbayev’in aile üyelerinden bazılarına karşı uygulanan adlî süreçler, Nur-Vatan Partisinin adının Amanat Partisi olarak değiştirilmesi ve nihayet Nazarbayev’in anayasada tanımlı ömür boyu yetkilerinin iptali, darbe girişiminin ve elitler arasındaki çatışmanın tartışılmaz kanıtları.

 

KARAKALPAKİSTAN HADİSELERİNİN ARKA PLANI

 

Özbekistan, yeni lideri Mirziyoyev döneminde tıpkı Kazakistan gibi çok vektörlü dış politika stratejisi izlemekte. 2020 Mayıs’ında Rus ve Özbek makamları arasında Rusçanın Özbekistan’daki durumuyla ilgili polemikler yaşanmıştı. Ancak Rusya’yı asıl kızdıran, Özbekistan’ın Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana tavır alıp Luhansk ve Donetsk cumhuriyetlerini tanımaması. Bu sebeple Rusya, Karakalpakistan’daki olaylar aracılığıyla Özbekistan’ı cezalandırmak ve Dağlık Badahşan’da İngiliz istihbaratının organize ettiği düşünülen halk isyanı hamlesine karşılık vermek istedi. Anayasa değişikliğinden rahatsız olan Karakalpak kitleleri, Norveç’te siyasi mülteci olarak yaşayan Aman Sağidullayev liderliğindeki Alğa Karakalpakistan ile Erkin Karakalpakistan adlı, ayrılıkçı partiler önderliğinde sosyal medya marifetiyle harekete geçirildi. İki parti de Karakalpakistan’ın Özbekistan’dan bağımsızlığını savunuyor ve Karakalpakistan’daki Özbekistan varlığını işgal olarak nitelendiriyor. Bu parti temsilcilerinin Rusya Federasyonu’na katılma isteğinde bulunduklarını bizzat Jirinovski bir devlet kanalında, canlı yayında açıklamıştı. Öte yandan protestocular arasında Rusya’da çalışan çok sayıda Karakalpak işçinin tespit edildiği, gözaltına alınan protestocu önderlerden beşinin Rusya’da yaşadığı haberleri Özbek basınında yer aldı. Hadiselerle Özbekistan ve Kazakistan’ın arasının açılması da hedeflenmiştir. Zira Kazaklar, Karakalpaklara etnik köken, dil ve kültür bakımından daha yakındır.

 

DAĞLIK BADAHŞAN’DAKİ HALK İSYANI

 

Dağlık Badahşan Özerk Bölgesi, Uygur Özerk Bölgesi ile uzun sınır hattına sahip olması ve Afganistan’ın Wakhan Koridoru’nun hemen üzerinde yer alması bakımından stratejik öneme sahip. “Bir Kuşak Bir Yol” projesini akamete uğratmak isteyen ABD liderliğindeki Batı, bu iki bölgede faal olmak arzusunda. 14 Mayıs 2022’de başlayıp Haziran başına kadar süren ve 15 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların perde arkasındaki gücün İngiltere olduğu ileri sürülmektedir. İngiltere, İsmailî mezhebine mensup bölge halkı (Pamirliler) üzerinde, mezhebin hâlihazırdaki imamı IV. Ağa Han aracılığıyla kesin bir nüfuza sahiptir. Çin-Rusya ve İngiltere-ABD eksenleri arasında sıkışıp kalmış olan Tacikistan, tercihini Rusya’dan yana kullanmak zorunda kalmıştır. Rus yetkililerin açıklamaları ve Putin’in, Ukrayna savaşından sonraki ilk yurt dışı ziyaretini Tacikistan’a yapması meselenin iç yüzünü ortaya koyuyor.

 

ORTA ASYA ÜLKELERİNİN ENTEGRASYONU

 

Orta Asya cumhuriyetleri, bölge dışı aktörlerin dayatmalarına karşı durmak; egemenliklerini ve toprak bütünlüklerini korumak, ekonomik çıkarlarını azami düzeyde temin edebilmek kararlılığındadır. Afganistan’daki istikrarsızlıktan kaynaklanan tehditler ve radikal akımların güç kazanması, Fergana bölgesindeki hassas sosyoloji, bölge ülkelerinin birlikte çalışmasını zorunlu kılıyor. Nazarbayev’in inisiyatifiyle başlayan Orta Asya Birliği girişiminin hedefine ulaşamaması nedeniyle bölge ülkeleri bu fırsatı kaçırmıştı. Özbekistan’ın yeni lideri Mirziyoyev’in teklifi ve Kazakistan’ın desteğiyle ilki 2018’de Astana’da gerçekleştirilen Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantıları başarıyla devam ediyor. İmzalanan deklarasyona Tacikistan ile Türkmenistan bazı teknik prosedürler sebebiyle katılmadı fakat en kısa sürede onların da bu deklarasyonu imzalaması bekleniyor. BM onaylı resmî tarafsızlık statüsünü önemseyen Türkmenistan’ın bu sürece dâhil olması, Azerbaycan lideri Aliyev’in gelecek toplantıya katılma yönünde irade beyanı heyecan verici gelişmeler.

 

ORTA ASYA ÖZNE OLMAK İSTİYOR

 

Orta Asya ülkelerinin, bu entegrasyon süreciyle artık nesne değil, özne olarak varlık göstermek istemesi, dünya tarihinin seyrini değiştirebilecek çapta bir olay. Böylelikle Orta Asya cumhuriyetleri bölge dışı aktörlerin nesnesi olmaktan kurtulmakla kalmayacak, “Bir Kuşak Bir Yol” projesiyle bölgeyi ekonomik bakımdan nüfuzu altına almak isteyen Çin baskısına karşı da ciddi bir güç odağı oluşturacaktır. Çin’in borç diplomasisi kıskacında bulunan Kırgızistan’ın bu girişime büyük önem vermesi, Kırgız medyasının bu toplantılarla ilgili gelişmeleri gündemde tutması bu çerçevede değerlendirilmeli. Elbette entegrasyon süreci sorunsuz geçmeyecek ancak önemli olan, bölge ülkelerinin birlikte var olabileceklerini idrak etmiş olmaları. Özellikle Karakalpakistan hadiseleri sırasında Kazakistan’ın sergilemiş olduğu örnek dayanışma, gelecek adına umut vericidir. Öte yandan Orta Asya ülkeleri entegrasyonu girişiminin, Türk Devletleri Teşkilatı ile ortak hedefler paydasında buluşması, kimseyi şaşırtmamalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.