Fitnesavar füzesavar kadar önemli!

Âhir zaman fitne devri ve artık savaşın adı fitne savaşı!

 

Hiçbir güç, çok gerekmedikçe yumuşak yetiştirilmiş askerini cepheye sürmek istemez. Düşünün,  İngilizi Amerikalısı Yahudisi kolay kolay askerini feda eder mi?..

İnsansız hava aracı yapar, pilotsuz savaş uçağı yapar, robot askerler yapar. Hiç olmadı maşa kullanır, düşmanı düşmana kırdırır.

 

Bu gözle bakabilirsek eğer, savaşın aslında kargaşa, karmaşa, fitne savaşı olduğunu anlarız.

İftiranın füzeden daha zararlı olduğunu anlayabilirsek ve tedbirini alabilirsek savaşı kazanan biz oluruz, yoksa Allah korusun kaynayan fitne kazanı eninde sonunda bizi de içine çekecektir.

 

Türkiye'nin IŞİD'e yardım ettiği yalanı yerli maşalar (mâlumunuz) vasıtasıyla hâlâ yayılmaya devam ediyor. Türkmenlere giden yardımın aslında Türkmenleri yok etmek için gittiğini iddia edenler bile var.

 

Türkiye'nin Kobani'den gelenlere kucak açtığını bütün dünya gördü. Kobani'ye giden tırlar dolusu yardımı gördü. Buna rağmen hâlâ Kobani'nin işgalinden Türkiye'nin sorumlu olduğu algısını yayanlar var.

 

Yalanın, iftiranın kısacası fitnenin ne kadar zararlı olduğunu sadece bu iki örnek bile anlatmaya yeter.

 

Doğu Türkistan hakkında iki hafta içinde yayılan yalan haberler, yapılan spekülasyonlar fitne makinesinin nasıl profesyonelce çalıştırıldığının açık ispatı.

 

Fitne  mekanizması nasıl hızla büyüyorsa fitnesavar tedbirler de en az bu kadar hızlı olmak zorundadır.

Nasıl kriz zamanı kriz yönetimi gerekiyorsa fitne zamanı da fitne yönetimi şarttır.

 

Fitnenin durması veya azalması beklenmez.

Çünkü düşmandan merhamet beklenmez.

Düşmana biraz mola ver denmez, düşman insafa gelmez.

 

Sadece sosyal medya yoluyla yayılan fitnenin bile haddi hesabı yok. Zaten normal medyanın büyük kısmı fitneyi engellemeyi bırak bizzat fitnenin merkezinde.

Fitne ile en iyi mücadele aracı medyadır aslında, ama tabii millî medya. Bizdeki medyanın ne kadarının millî olduğu da maalesef belli.

 

Nasıl paralel ile mücadele kırmızı kitaba girdiyse fitne ile mücadele de devletin değişmez politikası, kalın kırmızı çizgisi olmalıdır.

Yoksa her çekik gözlüyü Çinli, her sakallıyı IŞİD'li, elindeki şemsiyeyi de silah zanneden; zannetmeye hazır büyük kitleler var. Ve bu kitleleri istediği gibi yönlendiren yerli yabancı odaklar, medyalar, maşalar var...