Başkan kim?

A -
A +
Yeni Başbakanımız hayırlı olsun memleketimize.
Şu sözü kaydetmeye değerdi, “Laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koymaya geldik.”
Allah başarılarını dâim eylesin.
 
Tabii başarı için sadece yol köprü yapmak yetmiyor. Nankörlük olarak anlaşılmasın, yapılan hizmetleri görmeyecek kadar kör değiliz. Ve inşallah önümüzdeki 10 yılda da teknoloji-bilişim yatırımlarına ağırlık verirler. İşte o zaman gerçek mânâda çağ atlarız.
 
Demek istediğim aslında bunlar değil. Bunlar işin teferruatı. Bize öz lâzım, özümüze dön(e)medikçe de bütün bunlar teferruat olarak kalacak.
 
Yeni Başbakanımızın en önemli vaadi Başkanlık sistemi oldu. Sürpriz değildi zaten fakat beni pek heyecanlandırmadı.
Çünkü sistemin adının ne olduğunun, hatta sistemin kendisinin de benim gözümde fazla bir önemi yok.
Şimdiki Cumhurbaşkanımız mı Başkan olacak, başka biri mi bunun da önemi yok.

Çatal başlı olmadıktan, adâletten sapmadıktan sonra çoğu sistem teknik olarak aynı sayılır.
 
Sistem değişir, isimler değişir, partiler değişir.
İnsanlar da değişir, kitlelerin görüşleri de değişir. Çok güvendiğiniz dağlara kar yağıverir.
Hatta hiç ummadığımız partiler tarihe gömülür, ANAP gibi.
Bel bağladığımız liderler de yalan dünyayı bırakıp gidebilir, rahmetli Özal gibi.
 
O da tıpkı Tayyip Bey gibi bütün Türk ve Müslüman dünyasının ümidiydi. Aniden vefat etti, peki Türkiye onun bıraktığı çizgiden devam edebildi mi yoluna?
Hayır.
En karanlık 10 yılını, 90'ları yaşadı.
 
Allah Tayyip Bey’e hayırlı uzun ömürler versin. Çok duâ alıyor, bu yüzden uzun yaşaması muhtemel. Milyarları bulan yerli-yabancı düşmanları için bu tahmin bir kâbus gibi. Ama seveni de çok ve gerçekten olağanüstü bir aşkla bağlılar.
 
AK Parti kongresinde Sayın Cumhurbaşkanı’nın mesajının tüm salon tarafından ayakta dinlenmesini pek şık bulmamış bazı AK Parti dostları.
Mâkul bir eleştiri bence de. İnsan için en kötüsü başkasında beğenmediği hareketi yapmaktır.
 
AK Parti kitlelerindeki “Tayyip Bey aşkını” gâyet iyi anlıyorum.
Evet sağlam lider lâzım.
Ama lidere de sağlam bir millet lâzım.
Güçlü bir millet yapısı olmazsa, dünyanın en adâletli ve kudretli başkanı gelse ne yapabilir?
 
Sağlam millet derken, 7’sinden 77’sine kadar, çocuğundan yaşlısına kadar iyi yetişmiş insanlardan bahsediyorum.
Birkaç gün önce 9 yaşındaki çocuğumun “gençlik” kutlamalarına "mecburî” olarak götürüldüğü törenleri izlerken geldi aklıma.
 
Yaşı 10’u bulmayan bir çocuğun okuduğu bir şiir dikkatimi çekti meselâ.
“Eyy yüceler yücesi!” diye hitâb ediyordu.
Sümme hâşâ, “Eyy yüceler yücesi!” diye kime denir? Ancak Allahü teâlâya denir.
Bu çocuklara böyle şiirleri okutan zihniyetin yetiştirdiği gençlik ne kadar “sağlam” olur, bir düşünün.
 
Daha ne şiirler var, akla ziyan:
- 19 Mayıs bizim en kutsal bayramımız.
- Her Ondokuz Mayıs, anarız seni/Kulluktan kurtulduk, olduk medeni.
Ve saire, falan filan…
 
Peki ya 14-15 yaşlarındaki kızların, kısa şortlu dans gösterisi neydi acaba?
Her gün televizyonlarda "çocuktan gelin olmaz" diye bas bas bağıran “moderenler”, bülûğ çağına belki yeni girmiş bu kızları yarı çıplak oynatarak ne mesaj vermek istiyorlar acaba?
- “Çocuktan gelin olmaz ama yarı çıplak dans edebilir!” mi demek istiyorlar?
- Yoksa, “Eyy yüceler yücesi” dedikleri “Başkan”ın istediği gençlik bu mu?
 
Böyle eğitim sistemi varken, bu diziler, bu başıboşluk, sınırsız özgürlük, kontrolsüz internet varken;
Müstakbel Başkanımız nasıl bir gençliğe başkanlık yapacak acaba?
Bunlarla yetişen gençliğin içinden nasıl Başkanlar çıkar dersiniz?
 
Ortada sağlam millet diye bir şey kalır mı?
Özü çürü(tül)müş bir millete kimin Başkan olduğunun bir önemi var mı?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.