MEDENİ HAYAT

A -
A +
Türkiye nüfusunun beşte biri İstanbul'da yaşıyor.
İstanbul, bir yüzüyle, şairlere, yazarlara ilham olmuş muhteşem bir şehir. Medeniyetler beşiği yedi tepeli bu meşhur şehirde yaşayıp da ondan etkilenmemiş bir yazar, şair yoktur diye düşünüyorum. Yedi tepenin her biri tarihin muhteşem farklı çizgilerini taşıyan eserlerle donatılmış. Suriçi Türk İslam mimarisinin izlerini taşırken, Beyoğlu Batı mimari tarzının örnekleri ile dolu. Boğaziçi muhteşem cami, saray, köşk ve yalı görüntüleri ile Osmanlı kimliğini âdeta perçinliyor. Eski İstanbul diyebileceğimiz Suriçi, Boğaziçi ve Haliç bölgesinden uzaklaştıkça şehrin tarihî izleri silinmekte, yerini benzerine her yerde rastlayabileceğimiz sıradan yapılara bırakmakta...
İşte şehrin diğer yüzü buralarda karşımıza çıkıyor.
O şairlere, yazarlara ilham olmuş nadide tarihî şehir gidiyor, yerine sıradan binaların alabildiğince yığınlaştığı, ulaşımın felç olduğu, yoğunluktan âdeta boğulan, nefes alamaz duruma gelmiş problemli bir şehir geliyor.
İstanbul'un bu yeni yüzünde büyüme o kadar hızlı ki, bir yandan binalar yapılırken, diğer yandan şehri olabildiğince dolduran kalabalıkların yoğunluğu artıyor. Bu hesapsız büyüme şehri çıkılmaz problemlerle karşı karşıya getiriyor.
Merkezden uzaklaştıkça her yeni semt kendi kültürünü oluşturmuş, eski İstanbul'un o nazik, kibar, saygıdeğer kültürü kaybolmaya yüz tutmuş.  Öyle olmuş ki esnaf esnafı, küçükler büyükleri, komşu komşuyu tanımaz, saymaz hâle gelmiş. Nerede o "Ahh efendim lütfen siz önden buyurun!" diyen nazik insanlar? Nerede o hanımefendiler, beyefendiler şehri? Nerede nezaket? İstanbul'un beyefendisini bulmak artık çok zor...
**
Ne dediğimi anlamak istiyorsanız akşam iş çıkışı saatlerinde herhangi bir metrobüs durağına gidin. Evlerine dönmek için duraklarda yığınla bekleyen insanların hâlini bir görün. Bir metrobüs durağa yanaşmaya görsün! Ne nezaketi, ne önden buyurması efendim? İnsanlar birbirlerini ezercesine içeri girmeye çalışıyorlar. Bazen kavgalar oluyor. Bir yer kapma uğruna, bir an önce eve gidebilme uğruna insanlar birbirlerine giriyorlar. Yumruklar havaya kalkıyor. Kavga ediyorlar. Nahoş sahneler vuku buluyor. Sinirler gergin...
Hele hele o kadınların düştüğü durumu anmak bile istemiyorum. Sıkışık nizam, balık istifi, hiç birbirini tanımayan insanların kucak kucağa gittiği bir ortam...
Bu yoğunluğu Hindistan trenlerinden hatırlıyorum. İnsanlar sıkış tepiş tren vagonlarına sığmaya çalışıyor, yoğunluktan pencerelerden, kapılardan sarkarak gidiyorlar. Vagona sığmak için birbirlerini iteliyorlar. "Bu nasıl bir yaşayış tarzı?" Derdim. Şimdi daha beterinin kendi ülkemde yaşanmasından açıkçası muzdaribim.
Bunun bir çaresi olmalı. Bir çıkış yolu olmalı. Bu böyle olmamalı. Biraz daha kafa yorulmalı. Bir şeyler eksik yapılıyor ama ne? Gerekirse E-5 üzerine Tokyo'daki gibi 2. kat, hatta yetmiyorsa 3. kat yol yapılmalı. E-5 buna müsait. Hatta E-5'in altından metro ulaşımı sağlanmalı. Bu ana arter, şehri medenice taşıyacak hâle getirilmeli. Ne bileyim? Şehir planlamacıları bunun çok daha iyisini düşünüyorlardır herhâlde.
**
Biz ne olduk, ne oluyoruz böyle? Mecburiyetler bizi ne hâllere sokuyor? Sosyal anlayışımızda büyük değişim yaşıyoruz. Biz geliştikçe, makineleştikçe, modernleştikçe medeni anlayıştan, medeni hayattan uzaklaşıyoruz galiba. Bu mecburiyetler bizim bazı hasletlerimizi, değerlerimizi alıp götürüyor gibi...
Bu medeniyet değil! Medeniyet, geçmişten geleceğe izler bırakan, yaşanmasından rahatsızlık duyulmayan tarzın adıdır. Hiç kimsenin gelecekte toptan taşıma aracı (toplu taşıma değil) metrobüsün yolculuğunu hatırladıkça gıpta ile anacağını sanmıyorum.
Temennim şudur ki, insanlar daha fazla üst üste taşınmamalı. Bu durum çok uzun sürmemeli. Çünkü duraklarda tansiyon gittikçe yükseliyor. Birilerinin bunu kötü bir şekilde kullanmasına fırsat verilmemeli.
Çil çil kubbeler serperek dünyayı medeniyetle tanıştıran bu millet, medenice yaşamayı hak ediyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.